Ateş İlyas Başsoy, sosyal medya hesabı aracılığıyla okurlarıyla paylaştığı yazısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adaylığı için analiz etti. İşte Başsoy'un o yazısı:

Başkan adayı Kılıçdar’ın oğlu mu, İmam’ın oğlu mu olacak? Nereye gitsem bu konuda bir ton söz duyuyorum. Bu sözleri şöyle toplayayım da ileride bakılacak bir arşiv çalışması olsun. Aşağıdaki sözlerin bazılarını ben de katılıyorum, bazılarını katılmıyorum ve bazı sözler de bana ait.

Bu sözlere herkes ekleme çıkartma yapabilir. Her iki “aday adayı” için de olumlu gerekçeler genellikle akla dayalı, olumsuz gerekçeler de genellikle hislere dayalı. 

Bir not: Buraya “şu” ve “bu” yu koydum ama belki aday başkası olur ve hep beraber “ooo” deriz:)

KILIÇDAROĞLU OLMALI ÇÜNKÜ…

Erdoğan öncesi dönemde bildiğimiz Cumhurbaşkanı kalıbına en uygun kişi Kılıçdaroğlu. 

Seçimi kazanan tüm belediye başkanlarının, İYİ Parti dahil tüm ittifak üyelerinin Kılıçdaroğlu’na minnet borcu var. AKP ve MHP ne yaparsa yapsın, “Hain Kılıçdaroğlu” sözüne sadece on yaşındaki bebeleri inandırabiliyorlar. Dindar kesimde Kılıçdaroğlu’nun büyük itibarı var. On yılda CHP’yi değiştirdi. Milletvekilliği dokunulmazlığı veya bazen genel duruşu nedeniyle Kürtler Kılıçdaroğlu’nu sık sık eleştirse de, 'Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu' sorusuna hiç düşünmeden yanıt verebilirler. 

Kazanma kaybetme konusunda son seçim baz alınır: Son seçimi Kılıçdaroğlu kazandı, Erdoğan kaybetti. İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya, Adana ve Mersin’i alan Kılıçdaroğlu. O bu dengeyi kurmasa, doğru adayları seçmese, örgüt Kılıçdaroğlu’na güvenmese hiçbir yerde seçim kazanılamazdı.

Kılıçdaroğlu olmalı, çünkü işleyişte tam aksi iddia edilse de, günümüzde partisiz Cumhurbaşkanı olmaz. Partiye rağmen Cumhurbaşkanı olunmaz. Erdoğan eski partisine rest çekip yeni bir parti kurduğu için Erdoğan oldu. Adayı parti seçer. CHP’yi sırtlayan, CHP için çalışan kadrolar Kılıçdaroğlu dışında bir maceraya izin vermezler. Muharrem İnce’den yanan diller hala süt içemiyor. 

Kılıçdaroğlu olmalı, çünkü yakın gelecekte parlamenter sisteme dönülecek. Tepede tüm siyasi düşüncelere karşı şefkatli, adil, itibarlı bir ombudsman olmalı, ki bu isim tartışmasız Kılıçdaroğlu’dur. Bize yeni bir Erdoğan, taklit bir Erdoğan veya Erdoğan 2.0 lazım değil. Adaletli bir büyük ağabey lazım. 

Karizma isteyen Orta Doğu’ya gitsin. Bu coğrafya ne çektiyse bireyi hiçe sayan, tahammülsüz, sosyopat “karizmatik” liderlerden çekti.

Kim gelirse gelsin, artık bu ülke saraydan yönetilmeyecek. Farklı düşencedeki insanlarla istişare etmeden kimse “astığım astık” demeyecek. Bu nedenle dinlemesini bilen bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var.

Erdoğan hapse atıldığında Meclis çoğunluğu muhalefette olduğu halde İBB Başkanı yine Refah Partisi’nden olmuştu. O kibarlık, o centilmenlik artık yerini en çıkarcı kasaba hoyratlığına bıraktı. İmamoğlu veya Yavaş aday olduğu anda, o kent AKP’ye geçer.

Meral Hanım ne derse o olur. O da Kemal der.

Ekmeleddin’e oy verdik, Kılıçdaroğlu’na mı oy vermeyeceğiz? Şu anki istatistik durumların hiçbir önemi yok. Aday belirlendiği anda her şey değişir. Muharrem İnce içimize çok mu siniyordu da gece gündüz onun için çalıştık? “Aday Kılıçdaroğlu” dendiğinde bir kişi bile tartışamayacak. O andan itibaren tüm kimya değişecek. İstanbul’da Ekrem, Ankara’da Mansur, İzmir’de Soyer, Antalya’da Böcek, Adana’da Zeydan, Mersin’de Vahap, Kemal Bey için çalışacak.

KILIÇDAROĞLU OLMAMALI ÇÜNKÜ…

Karizması yok. Kodumu oturtmuyor. Merdivene ters bindi, köylü hırbodan yumruk yedi.

İçim ısınmıyor. Halk istemez. Tamam, ben takdir ediyorum ama halk kabul etmez.

Kılıçdaroğlu’nun olmasını CHP kodamanları istiyor, aksi halde hepsi yerlerinden olur. 

Kılıçdaroğlu Alevi, bu halk Alevi’yi seçmez.

İMAMOĞLU OLMALI ÇÜNKÜ…

İmamoğlu doğuştan şanslı: Karadeniz kökenli, Türk, Sünni, ailesi Demokrat Parti geleneğinden.

İmamoğlu genç, karizmatik. Üçüncü nesil “kentlileşmiş” göçmen ailelerin temsili. Nüfusun çoğunluğuna hitap ediyor.

İmamoğlu 31 Mart seçiminde çok başarılı olamadı ama seçim bittiği andan itibaren devleşti. Erdoğan ve Soylu hemşerilerine en büyük kıyakları yaptılar. Oy sayımları, seçim yenilenmesi, İstanbul’daki “Teşekkürler İstanbul” ilanları, Ordu’daki VIP faciası. Tüm bunlar İmamoğlu’nu devleştirdi. Yapay krizler eskiden hep Erdoğan’a yarardı, şimdi İmamoğlu’na yarıyor. Doksanlarda medya şeytanlaştırmaya çalıştıkça Erdoğan’ı parlattı, şimdi Erdoğan’ın beceriksiz medyası ve kurmayları aynısını İmamoğlu’na yapıyor. 

Erdoğan’ın yıllarca ortasında ayakta durabildiği Karadeniz Güneydoğu tahterevallisinde şimdi İmamoğlu duruyor. İmamoğlu nereye gitse halk baştacı ediyor. Abin star bebişim.

Meral Hanım ne derse o olur. O da Ekrem der.

İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır. İstanbul, Ankara filan dinlemez, dozer gibi dalar... Sermaye İstanbul’da, medya İstanbul’da, güç İstanbul’da.

Ekmeleddin’e oy verdik, İmamoğlu’na mı oy vermeyeceğiz? Aday “Ekrem” dendiğinde tüm çatlak sesler kesilecek. Ankara’da Mansur, İzmir’de Soyer, Antalya’da Böcek, Adana’da Zeydan, Mersin’de Vahap, Ekrem Bey için çalışacak.

İMAMOĞLU OLMAMALI ÇÜNKÜ…

İçime sinmeyen bir şeyler var.

TÜSİAD’ın adamı, ANAP’ın devamı. 

Bir yirmi yıl daha bunu mu çekeceğiz?

Müteahhitlerin tercihi.

İmamoğlu iyi de çevresi kötü.

Erdoğan’ın rakı içen oğlu.

CHP Türkiye’dir. TÜSİAD, lobi filan dinlemez, ezer geçer. Kimse bindiği dalı kesemez.

Gelecekte Erdoğan modeli çalışmayacak. Erdoğan modeli Erdoğan’da bile çalışmadı. İmamoğlu gibi bir riski ne CHP, ne İyi Parti alır. Karamollaoğlu, Babacan ve Davutoğlu, Kemal Bey varken İmamoğlu’nu tercih etmez.

Editör: Haber Merkezi