Eski sendika başkanı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, emek yaşamındaki sorunlarla Anayurt'tan Tamer Arda Erşin'in sorularını yanıtladı.

Beko, 2019 yılı asgari ücreti, iş cinayetleri ve 3'üncü havalimanı işçileri,  emeklilikte yaşa takılanlar, taşeron işçilerin sorunları ve kıdem tazminatını fona devir edecek düzenlemenin yeniden gündeme gelmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Beko, 2019 yılı asgari ücretinin en az 2 bin 200 lira olması gerektiğini; emeklilikte yaşa takılanlara devletin 'gençsin, çalış'- patronun ' gençler varken seni işe alamam' dediğini; kıdem tazminatının işçilerin kırmızı çizgisi olduğunu ve "leş kargalarına" yedirilemeyeceğini söyledi ve 3'üncü havalimanı işçilerinin kendisine gönderdiği mektubu da paylaştı.

Kadroya geçirilen işçilere yılda yüzde 4+4 ücret artışı veriliyor. Bu işçilerin sendikalaşması ve imzalanan TİS'lerden yararlanmasının önünde de engeller var. Bu işçilerle ilgili kanun teklifi verdiniz. Bu teklife geri dönüş oldu mu? Olmadıysa neden hükümet adım atmıyor?

Enflasyonun yüzde 20'yi aşması beklenirken, kamuya geçirilen işçilerin reel ücretleri ciddi biçimde geriliyor, işçiler yoksullaşıyor. Sunduğumuz kanun teklifi bu sorunlara çözüm üretmek için, 696 sayılı KHK'yı yasalaştıran 7079 sayılı Kanunda üç önemli değişiklik getiriyor. Kanun teklifinin yasalaşması halinde: Kamuya geçirilen işçilerin farklı işkolunda yer alması sorunu sona erecek. İşçiler geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketi hangi işkolundaysa o işkolunda yer alacak. Böylece işçiler bünyesine geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketinin eski işçileri ile aynı sendikaya üye olabilecek, aynı toplu iş sözleşmesinden yararlanabilecek. 2020 yılına kadar yeni toplu iş sözleşmesi yapılmasına getirilen engel de kaldırılmış olacak.

İkincisi merkezi idarelerde kadroya geçirilen işçilerin 2020 yılına kadar Yüksek Hakem Kurulu toplu iş sözleşmesine tabi kılınmasına son verilecek. Kadroya geçirilen işçiler, eski kadrolu işçiler için imzalanan kamu toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilecek. Böylece işçiler arasında eşitlik sağlanacak.  Kadroya geçirilen işçiler, 2019 yılında yeni Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü ve protokolün ardından kamu idarelerinde toplu iş sözleşmesinin imzalanması ile birlikte, bu toplu iş sözleşmelerinin kapsamına girecek. Protokol ve toplu iş sözleşmeleri imzalanana kadar işçilerin mağduriyet yaşamaması için işçilere yıllık yüzde 4+4 ücret artışı değil bir önceki yılın enflasyonu oranında ücret artışı yapılacak. İşçilerin sosyal hakları, prim ve ikramiyeleri de aynı oranda artacak.

'ENFLASYON ORANINDA ARTIŞ'

Yerel yönetimlerde kadroya geçirilen işçilerin 2020 yılına kadar Yüksek Hakem Kurulu toplu iş sözleşmesine tabi kılınmasına son verilecek. Belediye şirketlerine geçirilen işçiler, şirketlerin eski işçileri için imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilecek. Böylece işçiler arasında eşitlik sağlanacak. Geçirildiği belediye şirketinde toplu iş sözleşmesi bulunmayan işçilerin mağduriyet yaşamaması için işçilere yıllık yüzde 4+4 ücret artışı değil bir önceki yılın enflasyonu oranında ücret artışı yapılacak. İşçilerin sosyal hakları, prim ve ikramiyeleri de aynı oranda artacak. Bu işçiler de belediye şirketinde toplu iş sözleşmesi imzalanması ile birlikte toplu iş sözleşmesi kapsamına girecek.

'BAKANLA GÖRÜŞECEĞİZ'

TBMM’de olduğu gibi Çalışma Bakanlığının Bütçe görüşmelerinde de konu ile ilgili görüşlerimi ifade ettikten sonra, Sayın Bakan bu konu ile ilgili benimle konuşmak istediğini ifade etti. En kısa zamanda kendisi ile tüm bu konu ve çalışma hayatı ile ilgili bir görüşme yapacağız.

'2 BİN 200 LİRA OLMALI'

Krize karşı asgari ücret tespit komisyonunun toplanması ve 2019 asgari ücretinin 2 bin lira üzeriden tartışılması isteniyor. Hükümet buna kulağını tıkamış durumda. 2019 asgari ücretiyle ilgili beklentilerinin neler, sizce hükümet ve işverenler asgari ücreti ne kadar arttırır?

Asgari ücretle çalışan 10 milyona yakın işçi var. İnsan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını gidermek için ortalama 2 bin 200 lira ücretleri olması gerekir. Asgari ücret işçiler için yapılan en büyük toplu pazarlıktır. Ekonomik kriz, enflasyon sonrası yüzde 35 oranında kayıplar göz önünde bulundurulduğunda, ülkedeki açlık ve yoksulluk sınırı da baz alınırsa, asgari ücretle çalışanları yaşarken öldürmemeliyiz, yaşatmalıyız diye düşünüyorum.

İşçilerin beklediği bir oranda artış olmazsa neler yapılmalı?

Konfederasyonların görevi, ,işçilerin ekonomik, demokratik, siyasal haklarını korumak ve kollamaktır. Bugün işçilerin ve çalışanların, emeklilerin ekonomik krizden, enflasyondan dolayı yüzde 35'lere varan ekonomik kayıpları Avrupa’da bazı ülkelerde olduğu gibi, Eşel Mobil sistemi uygulanarak önlenebilir. Her zamankinden daha fazla birliğe ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde iş, ekmek, gelecek için emek meslek örgütleri acil olarak bir araya gelmelidir.

DEVLET 'GENÇSİN', PATRON 'YAŞLISIN' DİYOR

Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözecek düzenleme yapılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Devletin 'Sen gençsin, git çalış' dediği bu kişilere patronlar “Sen yaşlısın, gençler varken seni işe alamam' diyor. Oysaki emeklilikte yaşa takılanlara, Cumhurbaşkanının dediği gibi, bir yılda 750 milyar değil, 700 bin kişiye emekli maaşı bağlanacak olsa yılda 10 milyar ödenecek. 40 Milyar dolar, yani 200 Milyar TL'yi Suriyeli misafirler için harcadıysak 10 milyar da bizim ülkemizin insanlarına vermemiz gerekirdi. Ayrıca, onlar lütuf değil kazanılmış haklarını istiyorlar.

'LEŞ KARGALARI'

Kıdem tazminatıyla ilgili yine bir fon düzenlemesi gündemde. Sendikacılık yaptığınız yıllarda buna karşı çıkıyordunuz. Fonla ilgili görüşleriniz nelerdir?

Kıdem tazminatı işçilerin kırmızı çizgisidir. Kıdem tazminatı olmazsa işçinin iş güvencesi olmaz. 20 milyon işçi ve sendikaların karşı çıktığı bu uygulamaya izin vermemiz mümkün değildir. Kıdem tazminatını leş kargalarına yediremezsiniz. 

'MEVZUAT YENİLENMELİ'

İSİG'in son açıkladığı sayıya göre Ekim ayında en az 177, ilk 10 ayda en az 1640 işçi can verdi. İş cinayetleri nasıl önlenir, 2012 yılında çıkarılan İş Sağlı ve Güvenliği Kanunu'nu işçileri korumuyor mu?

Ne yazık ki iş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz. AKP iktidarları döneminde ise 21 bin işçi arkadaşımızı kaybettik, bu arada yaralanan ve sakat kalan işçilerimizi de unutmamalıyız. İş bulamadıkları için aileleri dağılıyor.  İşçi sağlığı ve iş güvenliği mutlaka ILO kriterlerine uygun hale getirilmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının sağlıklı ve doğru karar verebilmesi için çalıştıkları işyerlerinden maaş almamalı gereklidir. Emek ve meslek örgütleri ile taraflar birlikte ülkemizin ihtiyacı olan işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını yenilemeli ve dünya standartlarına uygun olarak Meclis’te yenilenmesi için çalışmalıyız.

3'üncü havalimanı işçilerinin tutuklu bulunmasını ve haklarında hazırlanan iddianameyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Silivri Cezaevi’nde DİSK/DEV-YAPI İŞ Sendikası genel başkanını ve işçileri ziyaret ettim. Aylardır yatırılmayan ücretlerini istemek, yatakhanede tahtakurusu olmasın ve servisler düzenli kalksın demek, mesai arkadaşlarının ölmesine karşı can güvenliği talebini savunmak suç değil, haktır. Bu işçi arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmaları gerektiğine inanıyorum. Asıl orada olması gerekenler işçileri ilkel koşullarda çalıştıran İGA yöneticileri olmalıdır.

'HAVALİMANI İŞÇİLERİNDEN MEKTUP'

 Bize gönderilen bir mektubu sizinle paylaşmak isterim. “En insani taleplerimiz büyük bir zorbalıkla bastırılmaya çalışıldı. Gece yarılarında koğuş kapılarımız kırılarak gözaltına alındık. İGA’nın güvenlik binasında kaba dayak, küfür ve hakaretlere uğrayarak sorgulara çekildik. İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak istediğimiz için hukuksuz bir şekilde yargılanarak cezaevlerine atıldık. Bizler hiçbir şekilde suçlu olduğumuzu düşünmüyoruz. Hak istemek suç değildir. Asıl suçlu, biz işçileri insan dışı çalışma koşullarına mahkum eden İGA patronlarıdır. Buradan tüm kamuoyuna sesleniyoruz.Bizleri merak etmeyin. Keyfimiz ve moralimiz gayet yerinde. Sesimize ses olan tüm dostlara selamlar. İnşaat işçisi köle değildir".