Gizem TABAN/İZGAZETE- Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir programı kapsamında önce depremzedelerle bir araya geldi, ardından ise partisinin Bayraklı 1. Olağan İlçe Kongresi’ne katıldı. Bayraklı Tepekule Kongre Merkezi’nde yapılan kongre büyük coşku içinde gerçekleşirken Sami Sapan DEVA Partisi Bayraklı İlçe Başkanı seçildi. Kongrede; DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcıları; Sanem Oktar ve Selma Aliye Kavaf, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Aydın, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, DEVA Partisi il yöneticileri, ilçe başkanları ve yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri yer aldı. Kongrede konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan ve İl Başkanı Ösen, çarpıcı mesajlar verdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın kongrede yaptığı konuşmada öne çıkan açıklamalar şöyle:
 

‘DİNLEYEN, İZLEYEN BİR PARTİYİZ’
Kurulduğumuz günden beri her şehri mahalleyi ziyaret ediyor, toplumun tüm kesimleriyle bir araya geliyoruz. Sadece politikalarımızı anlatmıyoruz, bol bol dinliyoruz. Sadece anlatan değil izleyen dinleyen bir partiyiz. Bu ziyaretlerden sonra dönüyoruz masalarımıza harıl harıl çözüm üretmeye çalışıyoruz. Her derde, talebe en gerçekçi çözümleri bulmaya çalışıyoruz. İktidarımızın ilk 90 günü ve 360 gününde uygulayacağımız politikalarımızı açıklıyoruz. Siyaset yapanların bazıları topumdaki fay hatlarını kullanıyor, ötekileştiriyor ve bunun üzerinden siyaset yapıyor. Bazıları ise gerçekleştiremeyecekleri vaatler verip günü kurtaracak bir siyaset yapıyor. Bu toplum bu tür siyaseti hak etmiyor. Vatandaşlarımız bu anlayışı topyekün reddediyor. Her gün fakirleşen halkımız boş vaatler değil, gerçek, dürüst ve ortak aklı temel alan bir siyaseti tercih ediyor. Deva tam da bu talebi karşılamak için yola çıkmış bir parti.

 

‘AFET YÖNETİMİ EYLEM PLANIMIZ HAZIR’
Yaklaşık 1 sene önce İzmir’de yaşanan depremde 117 vatandaşımızı kaybettik. Depremin hemen ardından Bayraklıyı ziyaret ettik, acıları paylaştık ve talepleri dinledik. Depremzedelerin sözleri hala kulağımda, acıları hala yüreğimde. 17 Ağustos’ta Afet Yönetimi ile ilgili eylem planımızı kamuoyuyla paylaştık. İktidara geldiğimizde ilk 90 gün ve 360 günde ne yapacağımızı madde madde anlattık. Boş keseden atmak değil somut ve net bir eylem planı açıkladık. Çünkü biz sorumluluğumuzun gayet farkındayız, afet yönetiminin önemini biliyoruz. İnşallah iş başına geldiğimizde bu eylem planlarının uygulanmasına ilk günden itibaren başlayacağız. Ne söz verdiysek yerine getireceğiz. Bu plan kapsamında açıkladığımız bazı maddeler şöyle: Mağduriyet yaşayan afetzede vatandaşlarımız için hak sahipliği kavramını değiştireceğiz, geliştireceğiz. Yakınlarını kaybeden acılı vatandaşlarımızın hak arama sürecinde mağdur olmalarına izin vermeyeceğiz. Maddi zararları tazmin edecek mekanizmaları kuracak, DASK sigortasını tüm afetleri kapsayacak şekilde genişleteceğiz. Depremle mücadele sorumluluğunu belediyelerle paylaşacağız, yerel afet ve risk haritası oluşturma zorunluluğu getireceğiz. Hem afet öncesi hem sonrası için önlem alacağız. Alışılmış siyaset tarzını elimizin tersiyle itip gerçekçi, programlı çalışmalar yapıyoruz. Hamasetle, kavgayla vakit kaybetmeyeceğiz. Dersimize çalışıyoruz, emaneti teslim almaya geliyoruz. 


 

‘YENİ BİR MEVUZATA İHTİYAÇ VAR’
Geçen yıl depremden etkilenen vatandaşların oluşturduğu derneği ziyaret ettik. Depremin üzerinden 1 yıl geçmiş ama hala belirsizlikler var, çözüm üretilememiş, ne olacağını bilemeyen çok sayıda vatandaşımız var. Afet konusunda ülkemizin adalet ve eşitlik ilkelerine göre konumlanmış yeni bir mevzuata ihtiyacı var. Sel, afet, deprem oluyor, hangi mağdura hangi şartlarda yardım edileceği ile ilgili bir kurallar listesi yok. Bir yerde sel oluyor, afet oluyor herkes Cumhurbaşkanı ne diyecek diye bakıyor. Bir ülke böyle yönetilmez. Afetlerle ilgili açık ve şeffaf bir süreç işlemesi lazım. Hasar tespitleri ile alakalı büyük bir belirsizlik var. Hasar tespit çalışmalarının tarafsız ve bağımsız otoriteler tarafından yapılması gerekiyor. İşin içine siyaset girince objektif olmuyor. Burada mesele can meselesi. 

 

‘KANAL İSTANBUL’ ÇIKIŞI
Depremlerden önce hazırlık önemli. Zayıf binalarla ilgili hızlı bir şekilde dönüşüm programları başlatmak bu işin olmazsa olmazıdır. Hükümete defalarca çağrı yaptık, dedik ki; Kanal İstanbul diye tutturuyorsunuz, kaynak bulursanız dünyanın parasını ayıracaksınız, kaynak bulursanız depreme hazırlığa ayırın, deprem karşısında en zayıf olan binalardan başlayın, ülkeyi depreme hazır hale getirin dedik. Kanal İstanbul deyince bir rant görüyorlar, öncelik sebebi bu. Oysa ülkemizin bir sürü acil ihtiyacı var. 


‘MERKEZ BANKASI TEK KOLLA MÜCADELE EDİYOR’
Merkez Bankası faizi yüzde 18’e indirdi, hazinenin borçlanma faizlerinin 2 buçuk kat artmasına sebep oldu. Zannediyorlar ki; ’biz talimat verirsek Merkez Bankası faizi indirirse ülkede faizler inecek…’ Siz bunu rüyada görürsünüz! Merkez Bankası’nın bağımsızlığı yok. Bu ülkede kurun da faizin de enflasyonun da düşmesinin, makul seviyelerde seyretmesinin tek yolu var; o da güven. Sizin güven oluşturmanız gerekiyor, bunu anlayamadılar. 20 yıllık iktidarın bunu anlayamamış olmasının sebebi işin ehli ve dürüst kadrolar çok az. Bunlar olmayınca çözüm üretemezsiniz. Sadece ekonomide doğruları yapmak bile şu an Türkiye’nin ekonomisini düzeltmez. Hukukun üstünlüğünü yerle bir ettiyseniz, bunun üzerine bir ekonomi inşa edemezsiniz. Merkez Bankası şimdi tek kolu kırılmış, tek kolla mücadele etmeye çalışan yalnız bir kurum. Çünkü rezervler eksi 52’ye düşmüş. Merkez Bankası başkanlığı mevsimlik işçiye döndü. Siz 3 ayda bir başkanı değiştirirseniz kimse ona inanmaz. Cumhurbaşkanı ülkenin Anayasası’na bağlı hissetmiyor. ‘Görevimi tarafsızca yapacağıma yemin ederim’ diye göreve başlıyor, ama tarafsızca görevini yaptığını kabul etmek mümkün mü? Anayasa mahkemesi karar alıyor, Cumhurbaşkanı uymuyor. Siz bu hukuksuzlukla bu ülkenin ekonomisini düzeltemezsiniz ve düzeltemeyeceksiniz. 

 

‘BU KRİZİ DE BİZ ÇÖZECEĞİZ’
Kimse vatandaşın hesabının peşinde değil, herkes kendi hesabının peşinde. Bu ülke gittikçe fakirleşiyor, bunun nedeni iş bilmezlik. Ülkeyi yönetenler işlerini bilmiyor, bildiklerini zannediyorlar. Üzülerek söylüyorum ki bu ülke bu yüzden kaybediyor. Ülkemiz derin bir ekonomik krizin içinde ancak her ne kadar derinse de bu hükümetin ülkeyi krizden çıkartma ihtimali yoksa da biz şuna güveniyoruz; bu ülke ehil ve dürüst insanlar tarafından yönetildiğinde çok çabuk ayağa kalkar. Bu ülkenin potansiyeli buna müsait, yeter ki yetki doğru ellerde olsun. Yeter ki şeffaf hesap verebilir bir zihniyet, planlı programlı çalışma olsun. 2002, 2008 ve 2009 krizlerini biz çözdük, bu krizi de inşallah biz çözeceğiz. Hedefimiz çok net; bu topraklarda eşit vatandaşlığı hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Kimsenin yaşam tarzı, inancı, etnik kimliği nedeniyle ötekileştirilmediği bir Türkiye hayal ediyoruz. 

 

‘KÖTÜ TABLOYU DEĞİŞTİRECEĞİZ’
Eğitimde fırsat eşitliği yitirilmiş durumda. Maddi durumu iyi olanla ile olmayan arasındaki aileler arasında eğitim makası çok açıldı. Hiç bu kadar açılmamıştı. Maddi imkanları sınırlı bir ailenin çocuğunun iyi üniversiteye hazırlanması ve kazanması neredeyse hayal oldu. Hukukta ve eğitimde gereken yapılmazsa Türkiye orta gelirli ülke olmaktan çıkamaz, yüksek gelirli ülkeler arasına giremez. Ama bu tablo kader değil, biz tüm bu kötü tabloyu değiştireceğiz. Biz, dert tasa dolu gözler umut dolana kadar, boş tencereler dolana kadar, kadrolar liyakatle dolana kadar buradayız. Artık Deva Partisi var. Artık Bayraklı’nın, İzmir’in Türkiye’nin devası var. 


 

‘DERTLERE ORTAK OLUYORUZ’
DEVA Partisi İzmir İl Teşkilatı olarak yaptıkları çalışmaları anlatarak konuşmasına başlayan İl Başkanı Seda Kaya Ösen ise, “Türkiye siyasi tarihinin en hızlı teşkilatlanan partisi olarak ile İzmir’deki 12’nci İlçe kongremizi gerçekleştiriyoruz. İzmir Teşkilatımızın Kadınları, şehrimizde yardıma muhtaç hangi kadın varsa adliyelerde, sokaklarda, evlerde gezerek el uzatıyor; İzmir Teşkilatımızın Gençleri, partimizi anlatmak için üniversite kapılarında, evsiz kalan gençlerin kendine yurt edindiği sokak parklarında, uzun mesailer harcıyor, dertlere ortak oluyor. Tam 1 sene önce, kurucularımızla beraber çıktığımız bu yolda, bugün güzel İzmir’in 30 ilçesinin 24’ünde teşkilatlanmasını tamamlayan DEVA Partisi İzmir İl Teşkilatı böylelikle, İzmir’de yaşayan toplam nüfusun yüzde 95’ine ulaşmış durumdadır. Bizlere verilen yol haritasını eksiksiz bir şekilde uygulayarak İzmir İl Teşkilatını, kırsal-metropol ayrımı yapmadan, hayalini kurduğumuz eşit ve liyakatli Türkiye’nin birer örneği olarak her ilçe yönetiminde uygulamayı hedefledik. DEVA Partisi İzmir Teşkilatı olarak inanıyoruz ki, bugün Türkiye’de siyaset yapmak her vatandaşımız için bir zorunluluk durumu almıştır. Değerini her gün erittikleri Türk Lirası, işsizlik ve enflasyonla mücadelesizlikle yol geçen hanına dönen sınırlarımıza, doğal afetlerden sonra destek vermeyen aksine para isteyenlere karşı; yeter söz milletin! diyebilmek her birimiz için artık bir ödev haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.

 

‘VATANDAŞLAR MAĞDUR EDİLDİ’
İzmir’de 30 Ekim 2020’de gerçekleşen deprem ve sonrasındaki sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ösen, açıklamalarının şöyle sürdürdü: “İzmir Depremi’nde, 117 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bini aşkın yaralımız hastanelere kaldırılmıştı. Binlerce binamız hasar almış, içlerinden yüzlercesine yıkım kararı alınmıştı. Geçen 1 yıllık süre zarfında vatandaş yaralarını sarma noktasında, son yıllarda alışık olduğumuz şekilde yalnız bırakılmış, binlerce vatandaşımız mağdur edilmiştir. Emsal artışı- müteahhit-bürokrasi üçgeninde debelenen yurttaşlarımız hem canından hem de malından olurken, deprem sigortası sistemi sağlıklı işlememiş, insanımızın canından ve malından sorumlu olan hükümete karşı yine insanımızın güveni yerle yeksan olmuştur. Böylece dün Elazığ ve Van’da vatandaşlarımızın yaşadığı acı tecrübeler, İzmir en orta yeri Bayraklı’da da yaşanmış oldu. Her geçen gün şunu rahatlıkla anlıyoruz ki; Artık Türkiye’de herkesin acısı, kederi, geleceği ve çabası ortak hale gelmiştir.”

 

‘DAİME SİPER OLACAĞIZ’
Ösen ayrıca, “DEVA Partisi, sonradan değil, yola çıktığı ilk günden bu yana merkezin ve herkesin adresi olmuştur ve olacaktır. Kutuplaştıran ve ötekileştiren siyasi geleneklerin, radikalizmin, rövanşist duygularını silip atamayanların, bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le ve değerleriyle örtüşemeyenlerin karşısında, merkezin temsilcileri bizler, daima tek bir vücut olarak siper olacağız. Bugün yeni seçilecek arkadaşımızla birlikte Türkiye’nin huzuru, barışı, kardeşliği ve refahı için mücadele etmeye burada hep birlikte söz veriyoruz. Partimiz Bayraklı’ya, İzmir’e, Türkiye’ye Deva olsun!” dedi.

 

‘İZMİR’İN DEVASI HAZIR’
DEVA Partisi Bayraklı İlçe Başkanı Sami Sapan, “Mazbata aldıktan sonra teşkilatımızı oluşturup sahaya indik ve sorunları dinlemeye başladık. İnsanlar mutsuz ama artık bilinçli, sorunu bildiği gibi devasını da biliyor. İnsanlar bugün umutlu neden? Çünkü İzmir’in devası hazır, Genel Başkanımız İzmir’de” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi