Menemen’de, Mustafa Fehmi Kubilay, bekçi Hasan ve bekçi Şevki'nin 23 Aralık 1930'da Cumhuriyet karşıtı bir grup tarafından öldürülmesinin, 90’ncı yıl dönümünde anmalar devam ederken Menemen Olayını anlatan Elmacı, “Menemen Olayı bir bütün halinde görülmeli. Öncesinde ekonomik krizi görmek gerekiyor ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir irticai hakaret olarak geçer. Geriye gitmeyi isteyenlere irticacı denir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne isyandır. Bunun adı başka hiçbir şey değildir. Bu aşamada dinin siyasete alet edilmesini sağlamış Menemen’de. İlginç olan bir şey var, silahlı ayaklananların içinde bir Yahudi vatandaşta var. Kendini mehdi ilan edip kendini peygamber ilan edebilecek kadar cahillik söz konusu. Orada yaşanan bir isyan. Bu duruma müdahale etmek isteyen Kubilay vurulacak, maalesef takip edilip öldürülüyor. Bu çok tepki çekiyor tabi ki. Bu anlamda Menemen Olayı maalesef tarihe geçmiştir” dedi.

‘ANMAK AĞLAMAK DEĞİLDİR’

ADD’nin kurulduğu günden bu yana, Bekçi Hasan ve Şevki’yi, Kubilay’ı andığını belirten Çolak ise, “Aynı gerici zihniyetin Mauammer Aksoy’u, Ahmet Taner Kışlalı’yı ve Bahri Üçok’u katlettiğini bugün Ortadoğu’da aynı zihniyetin devam ettiğini söyledi. Çolak, “Kubilay’ı anmak gerici zihniyetle mücadele etmektir. Bugün Menemen’de Kubilay anıtına çelenk sunumu yapılacak. Bu etkinlik pandemiden dolayı çok fazla kitlesel olmayacak. Bizce anmak demek gidip mezar başında ağlamak demek değil. Devrim şehitlerinin mücadelesini geleceğe taşımaktır. Biz de bu mücadeleyi geleceğe taşımak zorundayız” ifadelerini kullandı. Elmacı da 1930’dan yana Menemen’de anmaların devam ettiğini ve devletin bir tepkisi olarak atfedildiğini sözlerine ekledi.

Doç. Dr. Elmacı, Şehit Kuabilay’ın eğitim hayatını ve geleceğini anlattı. Menemen Olayının, Mustafa Kemal’in çok büyük tepkisini çektiğini ve devlete yapılmış bir olay olarak görüp anında tepkisini ortaya koyduğunu vurguladı. Cumhuriyetin kurucularının çok fazla çektiğini kaydeden Elmacı, o dönem yayınlanan fetvada, insanların öldürülmesinin caiz olduğunun söylendiğini ve eğitimli olmayan insanların bunlara inandığını belirtti. Mustafa Kemal’in dinin bu kapsamda kullanıldığını fark ettiğini ve bu durumun önüne geçmek için çalışmalar başlattığını söyledi. Elmacı, 15 Temmuz Darbe Girişiminin de bu tarz eylemlere benzediğini ve her dönemde bu olaylara karşımıza çıktığını söyledi. Menemen Olayında tekke ve zaviyelerin farklı boyutlara gittiğini ve maddi durumlarla dinin siyaseten kullanılmasının etkili olduğunu dile getirdi. Elmacı, “İsmet Paşa’nın söylediği söz vardır, ‘Bunlar aslında şeriat istediklerini söylüyorlar ama ellerinden rant gittiği için böyle davranıyorlar’ diyor. O dönemde nokta atışı yapmış konuyla ilgili” dedi ve Kubilay’ın bir simge olduğunu belirtti. Elmacı, “Olaydan sonra devletin yöneticilerinin ufku genişletmeye çalışıcı önemli çalışmalar kaydettiğini, Mustafa Kemal’in Medeni Bilgiler Kitabının müfredata girdiğini söyledi.

‘EĞİTİMİ LAİKLİKTEN ARINDIRDI’

“AKP iktidarı, iktidara getirildiği günden bugüne kadar eğitim sistemimizi laiklikten ve tarihten arındırdı. AKP cemaatlerle iş birliği halinde ve bu cemaatlere teslim etti” diyen Çolak, “Bu cemaatlerde çocuklara taciz tecavüz oldu. Bunları herkes biliyor ama oraya giden ailelerin hiçbiri zengin değil. Hepsi emekçi insanlar. AKP, cemaatlere sınav sorularını verdi. Gençlerimiz bunlara çok büyük tepki içinde. Eğitim parası olanın okuyamadığı bir hale getirildi. Şu anda Türkiye’de bir sürü gencin tableti yok. Derslerin hiçbiri sağlıklı yürümüyor. ADD olarak bu sorunları yüreğimizde hissediyoruz. Yüreğimizden geçmeyen hiçbir söz ağzımızdan çıkmaz” şeklinde konuştu. Daha sonra Çolak, Atatürk’ün Bursa Nutku’nda gençlikle ilgili söylediği sözleri okudu.

Editör: Haber Merkezi