Türkiye son 2 hafta 2 bakanın meşhur sözlerini tartıştı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptıkları işin hassasiyetini hiçe sayan, ciddiyetsiz ve aslında itiraf gibi açıklamalarda bulundular. Pandemi döneminde en çok onlardan haber bekleyip durdu oysaki on milyonlarca insan. Açıklamaları, aldıkları kararlar milyonlarca insanı etkileyecek değer ve nitelikteydi. Peki ya bu bakan beylerin nitelikleri?

Milyonlarca öğrencinin derslerini izlemek için girmeye çalıştığı Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemi çöküp sisteme giriş yapamayan öğretmenler ve öğrenciler 'çok kalabalık' uyarısıyla karşılaşınca Milli Eğitim Bakanı Selçuk, "Taleple birlikte yoğunluk oldu" diye buyurdu. İşi sulandıran bir açıklama sadece. Bakan olarak kaç öğrencinin hangi gün hangi saatte sisteme dahil olacağını bilmiyordu anlaşılan. Ya da daha vahimi bilip ona göre bir alt yapı geliştirememişti. Ya da bilip geliştirmek isteyip becerememişti. Ya da son seçenek ‘’nasılsa bu kadar kişinin internet bağlantısı ve bilgisayarı yoktur’’ varsayımında bulunmuştu Sayın Bakan. Özetle, MEB bu uzaktan eğitim mevzusuna hazırlıksız yakalandı. Öngörüsüz davrandı. Çareyi de “Bu aslında bir taraftan da bizim için olumlu bir haber” diyerek kendi seçmenine argüman yaratmakta buldu. Aynı kişi, “Uzaktan eğitimde dünyadaki 3-5 ülkeden bir tanesi Türkiye” diye duyurmuştu EBA’yı. Yani yanlış bilgi vererek yine algı yaratmıştı. Toparlarsak; ya beceriksizlik ya yalancılık ya ciddiyetsizlik. Siz seçin sevgili okur.

Geçelim diğer ‘’beyaz yakalı’’ bakana. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in gerçek vaka sayısının söylenenin 20 katı olduğunu duyurmasının ardından, Sağlık Bakanı aslında açıklanan rakamın vaka değil hasta sayısı olduğunu itiraf etti. Hastalığın semptomlarını göstermeyen pozitif vaka sayılanların aslında vaka olmadığını söyleyiverdi. Birkaç saat için Türkiye’den gelen yolcuları 14 gün karantinaya alacağını açıkladı İngiltere. Neden mi? Türkiye, bu süreçte uluslararası standartlara uymadan bu süreci takip etmişti. Köşeye sıkışan yere göğe sığdırmadığınız Bakan Bey bu defa da verilerin gizlenmesinin 'ulusal çıkarları koruma' amacıyla yapıldığını açıkça dile getirdi. Her siyasal İslamcı gibi o da gitti ‘milli beka’nın arkasına saklandı.

Selçuk ve Koca’nın ortak özelliği patron olmaları. Birinin özel okul zinciri diğerinin ise özel hastane zinciri var. İkisi de seçilmiş değil. TBMM dışından kabineye atandılar. Siyaset bilmeyen ve partilinin dilinden anlamayan bürokrat her ikisi de. AKP milletvekillerinin de onlara ulaşamadığı yönünde zaman zaman eleştirileri olduğunu biliyoruz. Ama bana kalırsa ikisinin bu ortak özelliklerinden daha önemli ortak yönleri var: Aymazlık.

Batılı ülkelerden örnek verip “Bu vakalar yaşansa bu bakanların istifası beklenir, etmezlerse görevden alınırlardı” demeyeceğim bile. Tarihin en büyük dönemeçlerinden birini geçerken bu insanlar tarafından yönetilmek ise tek kelimeyle; talihsizlik.

Mevcut kabinede başka bakanlar da var Selçuk ve Koca gibi. Yani özel sektörden gelen patron, beyaz yakalı, ticaret erbabı. Onların beceriksizlikleri de zamanı gelince bu ikisi gibi birer birer dökülecek ortalığa. Benim adaylarımdan birisi Voyage Hotels Group, Didim Tur ve Atlasjet yani AtlasGlobal'in sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy. Malum pandemi döneminde turizm sektörü yerle bir olunca onun icraatlarını pek göremedik. Daha doğrusu turizm alanında yapılması gereken pek mühim bir iş, alınması gereken önemli bir karar olmayınca onun başarı kapasitesini henüz göremedik. Yönetilmesi gereken bir alan olsa ondan da güzellemeler beklemek mümkündü.

Önceki Türkiye’de bakan ya da milletvekili olunca tüm ticari faaliyetlerden çekilmeleri yasa ile garanti altına alınmışken şimdiki Türkiye’de bu faaliyetleri yürütmüş olmalarından ziyade bu ticaretlerini sürdürüp sürdürmediklerini bile bilmiyoruz, bilemiyoruz.

Dilerim ki Bakan Fahrettin Koca’nın “milli çıkarlar” diye bahsettiği şey kendisi gibi patron sınıfına mensup diğer bakanların şirketlerinin geleceği, kazancı, çıkarları değildir!

Tabii değildir. Bunun böyle olduğunu düşünmek vatan hainliği sayılır yoksa 2020 Türkiyesi’nde