Bugün Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu faiz kararını açıkladı. Faiz 200 baz puan indirilerek yüzde 16’ya geriledi. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu yedi ay önce göreve geldi. Son 20 ayda bu dördüncü Merkez Bankası Başkanıydı. Biliyorsunuz Merkez Başkanı Başkanları 4 yıllığına bu göreve gelirler, toplam 16 yıl sürmesi gereken bu görevler bir buçuk yılda gerçekleşti. Önceki Başkan Naci Ağbal 4 yıllığına gelmişti göreve fakat 132’nci gününde görevden alındı. Değişimlerin başladığı Murat Çetinkaya dönemi öncesi 1996-2016 yılları arasında, yani 20 yılda sadece 4 Merkez Bankası Başkanı görev yaptı.

Kısa sürede yaşanan ve yaşanacaklara dönelim, bugün açıklanan Merkez Bankası politika faiz kararı hakkında açıklanmadan önce Cumhurbaşkanı’nın iradesi ve zımnen baskısı ile piyasa faiz indirileceği beklentisi içerisine girdi ve döviz ön alarak ve artarak 9,37 liraya yükseldi. Diğer taraftan da faiz kararından bir gün önce sızan bilgilerde Ekim ayını pas geçeceği fısıltısı ve bu konuda anlaşıldığı iddiası doları 9,20’lere geriletti.

Naci Ağbal'ın göreve gelmesinin öncesinde yani damat istifasının öncesinde dolar 8,58 ile zirveyi görmüştü. Merkez Bankası’nın borçlanma ile yurt içi ve yurt dışı bankalardan aldığı ödünç kaynaklar düşüldüğünde net rezervi yaklaşık -48 milyar dolara gerilemişti. O dönemde Cumhurbaşkanının faiz enflasyon denkleminden yola çıkacak olursak, enflasyon ekim sonunda %11,89 ve Merkez Bankası politika faizi %10,25 seviyesindeydi.

Damat Bakan Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden devlet teamüllerine aykırı olarak sosyal medya üzerinden “At izi it izine karıştı” ve “Allah sonumuzu hayreylesin” diyerek ortadan kayboldu. Bakan kayboldu ve buharlaştı, bulamadık. Kamuoyu ve halk, Bakanın nerede olduğunu aylarca öğrenemedi. Bakanlık koltuğu 2-3 gün boş kaldı ama ekonomiyi boş koltuk Bakandan daha iyi yönetti. Paramız değer kazandı. Dolar; 8,58’den 7,59’lara geriledi ve Lütfü Elvan Bakan, Naci Ağbal da Merkez Bankası Başkanı oldu. Yeni Başkan 8 Kasım'da bankacılarla görüştü ve 9 Kasım'da yaptığı bir yazılı açıklama ile enflasyonla mücadele edeceğini söyledi. 19 Kasım'da başkanlık ettiği ilk Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 475 baz puan artırarak % 10,25'ten % 15'e çıkardı. Aldığı bu karar piyasalara güven verdi. Arkasından 17 puana ve Mart ayı toplantısında da 200 baz puan artırarak % 19’a çıkarttı ve görevden alındı.

Naci Ağbal’ın bu kararının arkasında 1994 ve 2001 krizleri sonrası alınan tedbir ve kararların tecrübesi yatıyordu. Ne oldu da 1994-2001 krizleri gibi birkaç ay sonra normalleşme olmadan 2018-2021 ekonomik krizi anlamı taşıyan kronik kriz haline gelmedi. Geçmiş krizlerden ders alarak bu krizin kronikleşmesine yol açılmamış olunurdu. 1994 krizinde kur artışı yaşandığında iktidar hemen faiz artışı ile tırmanışı frenledi. İki defa üçer aylık % 406 faizli tahvil düzenledi ve TL dövize değil de faize yöneldi. Bir daha bu oranda faizi tekrar etmedi. 2001 Krizinde de benzeri şeyler yapıldı. Gecelik faizleri % 7500’lere çıkartarak döviz kurunu frenledi. 19 Şubat 2001 Krizi öncesi enflasyon % 33’lerde dolaşırken iktidar, birer aylık tahvil satışları yaptı. İlk tahvilde faiz % 144’lerde oldu. Mayısta % 139 ve temmuz vadeli de % 129 şeklinde devam ederek normalleşmeye gidildi. Benzer şekilde bu yıllarda TL’yi çok kıymetlendirmeye başladılar. 2002 yılında enflasyon % 73 iken faiz % 136, yani reel faiz 63 puan daha fazla getirisi vardı. 2003 yılında ise enflasyon % 27 iken faiz % 57 civarındaydı. Burada da reel faiz % 30 kadar yatırımcısına kazandırdı. 2018 krizinde de kısmen buna yakın bir mantık yürütüldü. Rahip Brunson olayı Ağustos 2018 de patladı ve dolar kuru 7,21 lirayı gördü. Oysa 2018 ocak ayında 3,78 ve temmuz ayında 4,67 olan kur, kriz ile birlikte 7 lirayı aştı. Aynı dönemde kriz öncesi faiz % 17,75, enflasyon ise kriz ile % 17,90 olmuştu. 13 Eylül 2018’de toplanan Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu politika faizini 625 baz puan artırarak faizi % 24’e çıkardı ve kur geri gelmeye başladı. 2019 yılında ülkeye gelen 50 milyon turist ile dolarda 5 liralar konuşulmaya başlanmıştı. Takip eden aylarda FAİZ SEBEP, ENFLASYON SONUÇ söylemleri çerçevesinde bugüne kadar hep makyajlı gerçeği yansıtmayan ve reel piyasa gerçekleri dışında kararlar alınarak kriz kronikleşti.

Geçen ay, sadece cumhurbaşkanını mutlu etmek için piyasa gerçeklerine aykırı olarak faizi 100 baz puan düşürdü ve dolar fırladı. 8,28 olan dolar kuru 9,37’leri gördü. Geçen ay faiz düşürmeden önce çekirdek enflasyon ve munzam karşılık uygulamaları ile faizin düşüreceğinin alt yapısını oluşturulmuştu. Bugün açıklanan faiz kararı öncesinde geçen hafta Merkez Bankasından 3 kişiyi görevden alması, faizin düşürüleceği yönünde algı oluşturdu. TÜİK enflasyonunun % 19,58, gerçek enflasyonun ise % 45’lerde oluştuğu bu ortamda % 18 olan faizin açıklandığı bir ortamda liranın faize yönelmesini bekleyemezsiniz.

Sonuç olarak geçmişte yaşanan tecrübelerin aksine piyasa ile çelişen bu faiz kararı halka kara kışı yaşatacak önümüzdeki günlerde, karar sonrası hemen dolar 9,50, Euro ise 11,06’yı gördü. Bu yüksek kur ile önümüzdeki günlerde başta enerji olmak üzere peş peşe her şeye yapılan zamları göreceğiz. Sadece bununla kalmayacak, enflasyonda tırmanışa geçecek. Damat giderken, Naci Ağbal görevden alınırken “Allah sonumuzu hayreylesin” demişti. Ben de, Allah Islah etsin bunları diyorum.