Para veya paralar nerede. Geçtiğimiz aydan beri muhalefet partileri alanda ve sosyal medyada birçok örneklerle paraların nerede oluğu nerelere harcandığını sordu.  Bu paraları sorarken öncelikle ekonomiden sorumlu şu an hala nerede olduğu hakkında medyada herhangi bir bilgisi olmayan resmi adı Hazine ve Maliye Bakanı, herkes tarafından konuşulan adı ile Damat Bakan, yani eski bakan Berat Albayrak’ın Merkez Bankası üzerinden kamu bankaları da kullanılarak halkın rezervi olan merkez bankasının rezervlerini, kimine göre 120 kimine göre 130 milyar dolar arasında bir rezervin ihalesiz kime, neden ne amaçla satılarak merkez bankasının kasasının boşaltıldığından bahsetmektedir. Ağırlıklı olarak bu paranın nerede olduğu sorgulanmaktadır. Sorgulanmakta derken iktidar tarafından bir sorgulama söz konusu değil, hesap verilmeden çekip gidilen bir makamdan bahsediliyor.

Gerçekten İçişleri Bakanı, bu ülkede bakanlık yapmış, ülkenin cumhurbaşkanının damadı olan bir şahsı, bir eski bakanının nerede olduğu hakkında bir açıklama dahi yapmıyor. Hadi diyelim 120 milyar dolar sattı Merkez Bankası ve şu an 120 milyar dolara ilave olarak -49 milyar rezerv durumu. Nasıl oldu da bu hale geldi. Burada sorun kamu kaynağını kullananların sorumsuzlukları ve tüyü bitmemiş yetim hakkını hovardaca sarf edenlerin hiçbir hesap vermeden çekip gitmeleri. Aynı rezervi yeniden oluşturmak yıllarımızı alacak gibi görünüyor.

Sadece merkez bankası rezervi mi? Daha sayısızca konularda aynı savurganlık, aynı sorumsuzluk, aynı hesap vermeme şiddetle devam etmektedir. Birkaçını hatırlayalım isterseniz.

Beşli çeteye ve onların bir altında 15-20’li çete ve kan emicilerine verilen kaymaklı, dövize endeksli ihaleler, bunlar yetmiyormuş gibi yaklaşık 140 kez vergi üzerinden indirimler, devlete karşı yükümlülüklerde borçların indirilmesi silinmesi, üstüne üstelik birde utanmadan sıkılmadan halkına küfür ve hakaret edilmesi… Mehmet Cengiz hala devleti soymaya devam ediyor, aslında bu çetelerin bir kabahati de yok asıl suçlu olanlar bu soygun ve vurgunlara çanak tutan, kendilerine emanet edilen halkın kaynağını hesap vermeden bu çetelere peşkeş çekenlerdir.

Yine, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından şehit yakınları ve gaziler için başlatılan bağış kampanyasında 309 milyon TL tutarında para toplanmıştı. CHP’nin aylarca paranın nerede olduğu konusuna kamuoyunun dikkatini çekmesinin ardından kampanya kapsamında toplanan paranın kurulan Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na aktarıldığı ifade edilmişti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 10 Aralık 2019 tarihinde TBMM’de Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken “Yardım toplama döneminde intikal eden bağış miktarı, Ziraat Bankası’nda nemalandırılmak suretiyle toplam 338 milyon 971 bin 731 TL olarak 2 Ocak 2019 tarihi itibarıyla tek Hazine kurumlar hesabına aktarılmıştır” dedi. 251 şehidin aileleri ile 2 bin 731 gazi haklarının ödenmesini bekliyor. Vatandaştan bu insanlar için topladığı paraları ödemek yerine, AKP Genel Merkezi önünde hakkını arayan gaziler darp edilerek, gözaltına alındı. Şimdi soralım bu paralar nerede…!

Beşiktaş’ta meydana gelen terör saldırısının ardından hayatını kaybedenlerin ailelerine destek vermek amacıyla başlatılan kampanyada toplanan 52 milyon TL tutarındaki bağış toplanmıştı. Bu bağışın da 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kurulan, yeri ve yöneticilerinin yeri belli olmayan adresi boş olan Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na aktarılmasına karar verildiği ortaya çıktı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, söz konusu bağışın adresi ve yöneticileri belli olmayan vakfa aktarılmasının hukuksuzluk olduğuna işaret etti. Beşiktaş’ta 10 Aralık 2016’daki terör saldırısında 38’i polis toplam 46 kişinin hayatını kaybetmişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yönetim Kurulu boş, kim bu vakfın yönetim kurulu? Bu vakfın adresi niye yok?” sorularını yöneltmişti. Geçen ay Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla, ATV Genel Müdürü Metin Ergen ve Kanal D Genel Müdürü Murat Saygı, Vakıf Katılım Bankası Yönetim Kurulu başkanı Öztürk Oran, eğer kalmış ise bu paraları yönetmek için mütevelli heyeti olarak atandı. Şimdi soralım bu paralar nerede…! Bu ve benzeri örnekler oldukça fazla.

Devletin kendilerine yüklediği görevi suiistimal edenlere verilecek bir örnek açıklayacak olursak, 1996-2001 yılları arasında Merkez Bankası başkanı görevini yürüten Gazi Erçel’in 2001 krizinde görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapse mahkûm edilmesidir. Ne yapmıştı Gazi Erçel, 2001 ekonomik krizi sürecinde bankanın çalışma saatleri dışında piyasaya 124 milyon dolar sattırdığı, Halk Bankası'ndaki 57 milyar (Altı sıfır atılmış şekli ile sadece 57 bin lira) kişisel mevduatını devalüasyondan 2 gün önce 83 bin 952 dolara çevirerek kendisine çıkar sağlamış ve devletin parasını sorumsuzca birilerine satmıştı. Şimdi gelelim damat bakanın 124 milyon değil, 124 milyar doları kime, neden, ne zaman hangi koşullarda sattığının hesabının verilmemesine… Halk doğru soruyu soruyor PARALAR NEREDE…!