Birleşmiş Milletler’in 2019 yılında yayınladığı raporda şöyle bir tespit yer alıyor: “Kadınlar için en tehlikeli yer evleridir.” İçişleri Bakanlığı’nın ve kadın örgütlerinin verileri bu tespiti doğruluyor; kadınlar en çok evlerinde öldürülüyor. Katiller yabancı değil, en yakınımızdaki erkekler. Çünkü evler yalnızlaştırıldığımız, izole edildiğimiz, mahrem olarak toplumdan soyutlanmaya çalışılan yerler. Evler, toplumsal cinsiyet rollerinin; “kadınlık” ve “erkeklik” rollerinin sistematik olarak yeniden üretildiği yerler. Biz kadınlar, Hayatın olağan seyri içerisinde dahi canavarca hisle, tasarlanarak, işkence edilerek çoğunlukla evlerimizde öldürülüyorken şimdilerde bu olağan dışı Koronavirüs günlerinde hayatımız çok daha zorlu bir hal aldı. Ne yazık ki savaş, ekonomik kriz, salgın gibi günlerde bu durumdan en çok etkilenen kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+ bireyler oluyor. Karantina sürecinde kadınların ve (şiddet uygulayan, şiddet uygulama potansiyeli olan) erkeklerin aynı evde, bir arada kalma zorunluluğu kadınlar için ayrıca bir tehlike arz ediyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırlamış olduğu Korona Günlerinde Kadınlar İçin Şiddetten Korunma Klavuzu’nda yer alan “Kadınlar İçin Koronavirüs Pandemisi Nedir?” başlığında şu bilgileri görüyoruz: “Karantina döneminde kadına yönelik şiddet Çin’de 3 kat artmış. İtalya, 24 saat şiddet hattının çalıştığını duyuruyor. Avusturya, özel yasa çıkacak diyor. Fransa’da eczacılar, şiddete uğrayan kadınlarla “maske 19” gibi parolalar kullanacak ve polise bildirerek yardımcı olacak. Türkiye’de acil paketler, yasaklar, her türlü önlem konuşuluyor ama hiçbiri kadınların karşılaşacağı tehlikeleri içermiyor. 15 gün içinde destek hattımıza gelen başvurulardan Türkiye’de kadınların karşılaştıkları zorlukların bir kısmı şöyle: Kadınlar virüsün bulaşma riskinden ötürü darp raporu almak için hastaneye gitmekte tereddüt ediyor. Okulların kapanması ile ailesinin yanına dönen öğrenciler şiddete tanık olduklarında şikayetçi olmak istiyor. Ancak öğrenciler, babaları ağır risk kapsamında ise şiddeti şikayet etmekten vazgeçiyor. Şiddete uğrayan ya da tanık olanlar, saldırganın korona günlerinde sağlıksız koşullarda kalacağından kaygılanıp şikayetçi olmaktan vazgeçiyor. Kolluk birimlerinin Koronavirüs günlerini bahane ederek 6284 kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gözlemleniyor. Koronavirüs günlerinde şiddet failleri ile ilgili tebdirlerde aksaklıkla karşılaşma endişesi, kadınları haklarını kullanmaktan geri düşürüyor. Bu durum “saldırgan salınırsa şiddetini artırır” endişesi doğuruyor. Barolara yapılan adli yardım başvurularının önceki haftaya göre ciddi oranda azaldığını görüyoruz. Kadın cinayetleri artıyor: Koronavirüs tespit edildikten sonra ilk 15 gün içinde erkekler tarafından 12’si evinde olmak üzere 18 kadın öldürüldü. Kadına yönelik şiddet daha görünmez kılınıyor. Koronavirüs günlerinde kadınlar için acil önlem paketinin açıklanması şart. Virüse karşı sosyal mesafelendirme, tespit (test), karantina, tedavi gibi aşamalar ile çeşitli yapılacaklar belirlidir ve bunlar üst düzey ele alınıyor. Aynı şekilde bu günlerde kadınlar için de İstanbul Sözleşmesi’nin çizdiği doğrultuda önleme, koruma, kovuşturma, politika geliştirme maddeleri etkin ve bütünlüklü uygulanmalıdır. Virüsten korunmak için alınan tedbirler, kadınları şiddetten koruma karşısında engel oluşturmamalıdır. Bunun için başta virüse karşı alınan önlemler ve uygulamalar toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğu bilinci ile bütünlüklü olmalıdır.”

Salgın sürecinin daha zaman aralığı belirsiz; kadınların güvenliği için acil olarak önlemler alınmalı.

1. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi etkin uygulanmalı

2. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kamu spotu, canlı yayın ve eğitimler düzenlenmeli

3. Çağrı ve destek hatları 7/24 ulaşılabilir olmalı ve yaygınlaştırılmalı

4. Kadınlar için de şikayet ve başvuru mekanizmaları dijital ortamda oluşturulmalıdır

5. Şiddetle ilgili üçüncü kişilerin ihbarı titizlikle ele alınmalı

6. Sığınmaevleri Koronavirüs tedbirlerine uygun olmalı ve ihtiyaç halinde şuan kullanılmayan mekanlar kadınların güvenli barınma hakkı için kullanıma açılmalı

7. Yargı ve infaz da aksama olmamalı, tüm gelişmelerle ilgili kadınlara bilgi verilmeli

8. Ev içerisinde eşitlikçi ve kolektif emek teşvik edilmeli

9. İşyerlerinde çalışanlar ücretli izne çıkarılmalı, işten çıkarmalar yasaklanmalı

10. Kayıt dışı çalışan ve göçmen kadınlar için ayrı destek mekanizmaları olmalı

Okuyucuya sevgi ile.