HP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle başlattığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" miting serisinin 69'uncusunun gerçekleştiği Sultanbeyli Kent Meydanı'nda konuştu. Dün tahliye olan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in de bir konuşma yaptığı mitingde Özel, "İlk kez bugün, mitingden saatler öncesinden başlayarak bu otobüsün üzerinde müzik çalmadı, çalmayacak. Çünkü bugün yüreğimiz dağlanıyor. Azerbaycan'ın Zafer Bayramı törenlerine katılan sonra yurda dönen kahraman askerlerimizi taşıyan askeri kargo uçağı Gürcistan-Azerbaycan sınırında düştü. 20 yiğit evladımızı, 20 iyi yetişmiş pırıl pırıl askerimizi, canımızı kaybettik. Onun için bugün burada şarkı yok, burada neşe yok, ben burada Sultanbeyli'den sizi ve televizyonlarının başında bizleri izleyen herkesi bir dakikalık saygı duruşuna ve ardından İstiklal Marşımızı hep birlikte okumaya davet ediyorum" ifadesini kullandı.
ŞEHİTLER İÇİN İSTİKLAL MARŞI VE DUA OKUNDU
Özel'in sözlerinin ardından bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı'nın ardından aynı zamanda imam olan CHP Arnavutköy İlçe Başkanı Tekin Aras, şehitler için dua okudu. Duanın ardından Özel, şunları kaydetti:
"Son zamanlarda çok kötü haberler aldık. Gebze'de çöken binada 4 vatandaşımızı kaybettik. Dilovası'nda yangında 3'ü çocuk 6 kadın işçimizi kaybettik. Diyarbakır'da iskele çökmesinden dolayı 4 işçimizi kaybettik. Hem onların hem iş kazalarında, iş cinayetlerinde, vatan savunmasında hayatlarını kaybedenlerin, tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu memleket için görev yapan herkesi, polisimizi, askerimizi Allah korusun, böyle acıları bir daha yaşamayalım inşallah.
"BİZ KAZANACAĞIZ, HAKLILAR KAZANACAK, MASUMLAR KAZANACAK, ADALET KAZANACAK"
Dün ilk kez bir güzel haber aldık ve dün bu saatlerde Silivri Cezaevi'nde olan seçildikten sonra 209 gün görev yapabilen ardından 377 gün hapiste yatan, dün bu saatte cezaevindeki hücresinde olan Ahmet Özer, özgürlüğüne kavuştu. Onun bir an önce görevine dönmesini beklerken, Silivri'de, İzmir'de, Antalya'da, Afyon'da, Gebze'de, Bolu'da hem partimizin belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bürokratları hem de Türkiye'nin tüm cezaevlerindeki siyasi tutsakların özgürlüklerine kavuşmasını ve hep birlikte onları bu otobüsün üstünde özgürlüklerini kutlayacağımız günleri bekliyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin İstanbul'da en güçlü olduğu ilçelerden birindeyiz. Geçmişte gücümüzün çok düşük olduğu, güç kazandığımız ama arzu ettiğimiz noktada olmadığımız bir ilçedeyiz. Bugün Silivri'deydim. Dün devletin ajansının ve televizyonunun alet edildiği haysiyet suikastları duruyordu. Ama onların hiçbirisi başlarını öne eğmemişlerdi. Hepsi bir şeye bakıyordu. Bakalım bugün iddianameden sonra ilk miting ne olacak, Sultanbeyli nasıl olacak? Verdiğiniz destek için, bu tarihi duruşunuz için tüm arkadaşlarımız ve aileleri adına teşekkür ediyorum. Siz böyle durdukça zulmeden abad olamayacak. Biz kazanacağız, haklılar kazanacak, masumlar kazanacak, adalet kazanacak.
"CANLI YAYIN İSTİYORUZ, MİLLETİN ÖNÜNDE HESAP VERMEK İSTİYORUZ"
Silivri'deki ve tüm cezaevlerindeki yiğitler, Sultanbeyli'nin bu sesini duyuyor, hücreleri bu sesle umut doluyor. Öyle bir adalet krizinin içindeyiz ki 19 Mart sivil darbesinden 237 gün sonra, neredeyse 8 ay sonra nihayet o iddianame yazıldı. Aylardır bekledik. Artık sabrımız kalmadı dedik. Yazın şu iddianameyi de hem iftiralarla hesaplaşalım hem kendimizi savunalım, hem de bu iddianamedeki haksızlıkları, yalanları yargılayalım dedik. Ekrem Başkan, bütün arkadaşlar, parti olarak biz, bütün aileler bekliyoruz ki cesaretiniz varsa yargılamaları canlı yayınlayın, millet haklıyı da görsün, iftiracıyı da görsün. Ben bunu söylediğimde Devlet Bahçeli de destek vermişti. Bunu bütün muhalefet partileri destekliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden ses çıkmıyor çünkü onlar yaptıkları kumpası biliyorlar, bu davanın hukuki değil siyasi olduğunu, Ekrem Başkan'ın önünü kesmek için olduğunu, CHP'yi iktidardan uzaklaştırmak için olduğunu biliyorlar. Değilse sayın Erdoğan hodri meydan. Canlı yayın istiyoruz, milletin önünde hesap vermek istiyoruz. İstifaya davet ettiğiniz kişi güya soruşturma gizli, 'Bir ahtapot var, kolları bütün Türkiye'ye uzanıyor' dedi. O gün o bunu dediğinde karşısına gerçek ahtapotu çıkarıp gösterdik. Kollarını gösterdik. O gün bugün ahtapot demedi ama iddianamede daha ilk sayfada ahtapot yazıyor, 4 kez yazıyor. Buradan soruyorum, ya bu iddianameyi yazan her zaman söylendiği gibi haftada bir gidip yürütmenin başına bilgi veriyor, emirlerini alıyor, ya da bu ülkeyi yöneten kişi bu yargılamayı yapanlara doğrudan talimat veriyor. Hangisi olursa olsun o ahtapotun kolları değil ama bu milletin adalet arayan iki eli yakanızdadır, bunu bilesiniz.
"KENDİNDEN BİLDİĞİN İŞİ BAŞKASINA KARA DİYE ÇALMA, OTUR OTURDUĞUN YERDE"
İddianamenin başında Ekrem Başkanı suçluyorlar. Zenginleşmek için yaptı diye. Ekrem Başkanın, siyasete gelene kadarki zenginliği belli, edindiği mal mülk belli, siyasetten sonraki kısmı belli. Arkadaşlarımız masumdur, iddianame bir iftiranamedir. Bırakın boş olmayı bomboştur. Buradan Sultanbeyli'den geçmişte son seçimde de en çok oyu AK Parti'ye veren Sultanbeyli'den Sultanbeyli'nin vicdanına, insafına sığınarak, şahitliğine başvurarak soruyorum. Var mısın Sayın Erdoğan. Çıkaralım Siyasi Ahlak Kanunu'nu bir günde. Tüm siyasetçilerin senin de benim de Ekrem Başkan'ın da siyaset öncesinden bugüne kadar kim zenginleşmiş, kimin varlığı artmış, kim haram yemiş, millet görsün, hodri meydan. Burada Özgür Özel'in alyansı var. Hani diyordun ya, 'Siyasete girerken bu vardı. Siyaseti ben bırakırken zenginleşmişsem bilin ki çalmışımdır'. Benim, Ekrem Başkan'ın bizim yüzükten geldiği noktada izah edemeyeceğimiz tek kuruşumuz yok. Ama sen o yüzüğün üstüne neler koydun be adam, neler koydun. Bunu anlat önce. Millete itibar suikastı yapmak kolay. İnsanların haysiyetiyle oynamak kolay. Ama bu kadar büyük kul hakkı yenilmez. Kendinden bildiğin işi başkasına kara diye çalma. Otur oturduğun yerde.
"SENİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAK SUÇSA, MEMLEKETİN YÜZDE 60'I ORTAKTIR BU SUÇA"
Ekrem Başkan, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olmak istiyormuş, biz onu cumhurbaşkanı adayı yapmak istiyormuşuz. Bunu iddianameye suç gibi yazmışlar. Be adam, 23 Mart günü 15,5 milyon insan Ekrem İmamoğlu'nu aday yaptı, suçsa biz bu suçu 15,5 milyon kişi sokaklarda, meydanlarda, sandıklarda işledik. Seçim kazanmaya çalışıyormuşuz. Bugün Türkiye'de yapılan anketlerde en düşük oranla, yüzde 60'la millet iktidar değişsin istiyor, senin gitmeni istiyor, huzur istiyor, iş istiyor, aş istiyor. Seni değiştirmeye çalışmak suçsa, memleketin yüzde 60'ı ortaktır bu suça.
Daha iddianame kabul edilmeden, yargılama olmadan, karar verilmeden, istinaf edilmeden, Yargıtay'da kesinleşmeden her gün hem de başsavcılık eliyle masumiyet karinesi zedeleniyor. Her gün Ekrem İmamoğlu suç örgütü deniyor. Dün de şemalar yayınlayıp milleti inandırmaya çalışıyorlar. Bu şemaları en son Ergenekon'da Balyoz'da yapıyorlardı. Kimseye suçu ispatlanmadan suçlu diyemezsiniz. Olmayan bir örgütü var diye gösteremezsiniz. Mahkeme yerine geçemez, karar kesinleşmeden kimseye suçlu muamelesi yapamazsınız. O örgüt dediklerinin faaliyetine başladığı tarihi yazmışlar, o tarihte yapılan şikayetle Büyükçekmece'de mahkeme görüldü. Geçen hafta Ekrem Başkan o iddiadan beraat etti. Dünkü iddianamede bu suç örgütünün başlangıcını o olaya dayandırmaya çalışıyorlar. İddianame dün çıktığı anda temel dayanağından, taşıyıcı kolonundan yoksun olarak çıkmıştır.
"BURASI ADALETİN ARANDIĞI DEĞİL, BİR KUMPASIN KURGULANDIĞI İDDİANAMEYE DÖNÜŞMÜŞTÜR"
Basit bir şekilde iddianameyi özetleyecek olursak; iddia şudur: Birileri, yani gizli tanıklar, ilk başta 3 taneydi bunlar. Bunlar kimsenin bilmediği, yüzleri kapalı, adları gizli iftiracılardı. Bunların sayısı şimdi 15'e çıkarmışlar. Bu 15 gizli tanık, söyledikleriyle iftiralar atıyor. Başsavcı diyordu ki, 'Kimseyi sadece tanık beyanıyla suçlamıyoruz, mutlaka kanıtını koyuyoruz'. Dün iddianame çıktı ve onlarca arkadaşımızın suçlamalarında gizli tanığın söyledikleri ya da iftiracıların söyledikleri var. Buradan bir çok üzerinde konuşacağımız bir bombayı ifade edeyim. İlk başlarda bir 'Çınar' vardı, her iftirayı o atardı. Sonra bu 'Çınar'la araları bozulmuş. Bu 'Çınar'ın söylediği sözler, verilen vaatler, attığı yalanlar birbiriyle örtüşmemiş. Bu 'Çınar'ı 7'nci kata almamaya başlamışlar. Bu 'Çınar', 6'ncı katta intihara kalkışmış. Buradan bütün adliye muhabirlerinin bildiği intihara kalkışma olayındaki kişi 'Çınar'ın ta kendisidir. Şimdi o 'Çınar'ın aylar önce söylediği ifadeleri 'Çınar'dan almışlar 'İlke' diye yeni bir gizli tanığa söyletmişler. Yalan olduğu, kumpas olduğu buradan belli bir soruşturmada, gizli tanığın sekiz ay önce söylediklerini alıp 'İlke' denen gizli tanığa veriyorlar. Burası adaletin arandığı değil, bir kumpasın kurgulandığı iddianameye dönüşmüştür. Hepsinin farkındayız sonuna kadar da peşindeyiz."




