Onun Belediyesi, 1989 Belediyeciliğinin İşaret Fişeğidir

Osman Özgüven İzmir’in Dikili ilçesinde, 1984-1994 ve 2004-2014 yılları arasında dört dönem belediye başkanlığı yapmıştır. On yıl arayla, iki on yıl. Otuz yılda yirmi yıl… Dile kolay.

Osman Özgüven’in her iki dönemi de belediyecilik tarihinde çok önemli bir yer tutar.

İlk dönemi; 12 Eylül diktatörlüğünün tüm ülkeyi saran ağır baskı ve karanlığına karşı Dikiliyi; demokrasi, barış ve emek mücadelesinin öncü odağına ve bir özgürlük adasına dönüştürmüştür.

1989 seçimlerinde İzmir ve Manisa’nın Bakırçay Havzası’ndaki tüm belediyeleri sosyal demokrat belediyecilerin kazanmasında bu örneğin ne kadar etkisi olduğunu ölçümlemek imkânsız olsa da Dikili’nin bölgedeki ve ülkedeki çok sayıda belediyede örnek alındığını ve izinin sürdürüldüğünü söyleyebiliriz.

Bu iz; Ege’de Türkiye ve Yunanistan ilişkilerini yumuşatan, barışın kurulmasına zemin hazırlayan, toplumsal dönüşümün de başlatıcısı olarak görülmelidir.

İkinci on yılında da özünde mevcut bulunan “Toplumcu Belediyecilik” anlayışını, -halkı müşteri yerine koyan(!) neoliberal belediyecilik ve devlet anlayışına karşı, uygulanabilir bir seçenek olarak yaşama geçirmesi, örneklemesi ile anılmayı hak eder.

Osman Özgüven’in belediyecilik wsiyaseti, dayatmacı, baskıcı ve halkları ötekileştiren, siyasetlere karşı, başka bir seçeneğin varlığını ve yapılabilirliğini kanıtlayan inatçı ve isyankâr bir siyasettir.

Dikili sakinlerinin deyimiyle “Bizim Osman” 1944’de Dikili’de doğdu. İhsan Alyanak Belediyesinde İnşaat Mühendisi olarak belediyeciliğe adım attı. 1984 Seçimlerinde, İzmir’in en kuzeyinde, eski bir ‘taş iskelesi’ olan Dikili’de halkın oyları ile ‘Kızıl’ bir belediye başkanı, “Başkan” seçildi.

1985’ten itibaren Dikili; Emek, Barış ve Demokrasi Şenlikleri ile ünlendi. IMF Reçetesi, 24 Ocak 1980 Kararlarını, halka dayatmaktan sorumlu, 12 Eylül cuntasının baskı ve karanlığı sürerken emek güçleri Dikili’de soluklandı, özgüven tazeledi.

Dikili, Kenan Evren faşist yönetimine ve Turgut Özal neoliberalizmine karşı barış, demokrasi, özgürlük, emek, dayanışma ve başkaldırının, kültür, sanat ve siyaset okuluna dönüştü.

Osman Özgüven’de sadece Dikilili ve İzmirlinin değil Hopa’dan Tatvan’a, Edirne’den Ardahan’a halkın “Bizim Osman’ı” olmuştur.

Başına tüm gelenlerin arkasında bu siyasal kimlik vardır.

Yargılanmak

Osman Özgüven, 4736 sayılı Kanununa (2002) muhalefetten, yani;

  • İçme suyunu halka bedavaya yakın vermekten,
  • Elektro çekimi- kan tahlili vb. sağlık hizmetlerini yoksullara bir liraya sunmaktan,

Yargılanmış; beraat etmiştir.

Politik haklılığının gücü, ceza verilmesini engellemiştir.

İhaleye fesat karıştırmak suçlamasıyla iki dosyadan yargılanmıştır. Biri, kendinin iptal ettiği arsa satış ihalesi, diğeri belediyenin kendi şirketinden ‘araç alım’ ihalesidir.

İkisinde de belediye zarara uğratılmamış, kişisel menfaat sağlanmamıştır. Usül ihlalinden Bergama Ağır Ceza Mahkemesi’nce 4’er yıl 2’şer aydan, toplam 8 yıl 4 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay kararı çok kısa sürede onaylamıştır (2012).

“Hukukçu” Başbakan yardımcısının “Bu adam niye hala dışarda?” sorusu süreçte etki yapmış mıdır bilinmez! Ancak, dava yargıçlarının önemli bölümünün “paralel örgütten” tasfiye edildikleri biliniyor.

Bilahare, kamu zararı ve kişisel menfaat saptanmayan durumlarda cezanın ihaleye fesat karıştırmaktan verilmesi düzenlemesi değiştirilmiş, Ceza hükmü kanunla bir yılla sınırlandırılmıştır. Böylece, hükmün açıklanması ertelenmiştir.

Sonuç; halkın vicdanındaki karar tecelli etmiştir!

Çekilen acıları içerde dışarda çeken bilir…