Artık açıkça belli oldu ki; yönetsin diye belli mevkilerde olanlar yönetemiyor. İçlerinde seçilmiş de var, atanmış da… Bünye bu beceriksizliklere bağışıklık kazandı ama yine de her yeni gelişme ‘bu kadarına da pes artık’ dedirtiyor. Devlet bakanından, dernek başkanına ya beceriksizine ya da cukkasını doldurmaya çalışanına denk geldik, geliyoruz. Örneğin geçen hafta milli eğitim bakanlığının uzaktan eğitim için hazırladığı EBA’ya erişme şansı olanlar bile erişemedi. Bakana göre bu sevindirici bir gelişmeymiş. Hasbinallah! Deve misali bizim neremiz doğru ki?

LİGLER SAĞLIKTAN ÖNEMLİ

Yaklaşık 15 gün önce ülkemizde profesyonel futbol maçları ve halı saha maçları başladı. Halı saha ayrıntısını biraz ileriye bırakarak, profesyonel liglerle ilgili seçilmiş başkanın akıllara durgunluk veren açıklamalarına gelelim. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir bizzat kendi söyleşisinde bir olay anlatıyor. Oldukça soğukkanlı Özdemir...  TFF’nin seçilmiş başkanı, sezonların başladığı hafta, ekibinde 14 adet covid-19 pozitif vaka çıkan Ümraniyespor yönetimi ile bir görüşmesinden bahsediyor. Diyor ki; ‘Önemli sıkıntılar oldu. Kulüp başkanına (Ümraniyespor’dan bahsediyor) ne olur ilk haftadır, liglere zarar vermeyelim dedim. O da sağ olsun takımını hazırladı, sahaya çıktılar. Onlara teşekkür ediyorum.’

Ümraniyespor o maçta rakibi Bandırmaspor’u 2-1 mağlup edip 3 puanı aldı. Tebrikler Ümraniyespor. Çünkü elimizdeki tek istatistik bu… Bandırmaspor’da maç sonrası bir sıkıntı yaşandı mı, bilmiyoruz. İnsan hayatından söz ediyoruz. Ümraniyespor yönetimi ya da Bandırmaspor yönetimi ‘Başlarım senin ligine, benim sporcularımın ve personelimin sağlığı daha önemli’ demediği sürece daha çok ‘ah, vah’ çekeriz.

CİNAYETE TEŞEBBÜS!

Geçen hafta ise insan hayatına önem veren herkesi hayretlere düşüren bir olay yaşandı. Bu sefer bir üst ligde…  Antalyaspor, Süper Lig müsabakasında deplasmanda Beşiktaş’la karşılaştı. Maç 1-1 berabere bitti. Bitti de sonuçtan daha çok maçın nasıl başladığı önemli. Maçtan bir gün önce yapılan 2 farklı testin sonuçlarına göre Antalyaspor’un İstanbul kafilesinden onlarca pozitif vaka çıktı. Daha sonra il sağlık müdürlüğünden bir test yapması talep edildi. O testin sonuçlarına göre ise ne hikmetse sıfır pozitif vaka ile testten geçildi. Buradan sonra şaşılacak iki gelişme daha var.

İlki Antalyaspor’un akredite olmayan bir laboratuarda test yaptırması sonucunda pozitif vaka çıkınca il sağlık müdürlüğünün devreye girmesi. ‘Akredite olmayan laboratuarın sonuçları negatif çıksa Antalyaspor yönetimi ve il sağlık müdürlüğü devreye girmeyecek miydi?’ akla gelen ilk soru. Peki Antalyaspor yönetimi böyle bir yol tercih ettiği için ceza alacak mı? Tabi ki hayır, PFDK’ya bile sevk edilmediler. Savcılık harekete geçer belki diye bekledim. Birçok konuda olduğu gibi adaleti beklediğim ‘hücreme’ bir çentik daha attım.

İkinci şaşılacak şey ise Beşiktaş yönetiminin ‘Riskli bir durum söz konusu, maçtan önce bir test daha yapılsın. Tüm mali yükümlülük tarafımızca karşılanacak.’ demesine rağmen ve resmi başvuru olsun diye TFF’ye başvurmasına rağmen olan bitenler... Özetle, TFF başkanı Nihat Özdemir ve Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk ve yönetimleri yeni bir test yapılmasına gerek görmediler. Eğer Beşiktaş kafilesinde ya da Antalyaspor kafilesinde test sonucu negatif olup da pozitife dönen olursa bu iki başkan ve yönetimleri cinayete teşebbüsten yargılanmalı. Lam-ı cimi yok, olmamalı.

AMATÖRLER TAŞ MI YESİN?

Profesyonel ligler başladı ama amatör ligler başlamadı. Aslında bu, düşününce doğru karar. Ama buna sebep çok büyük bir yanlış. Nedir bu? Amatör liglerde pandemi koşulları olmasa bile yeterli sağlık ve hijyen tedbirleri zaten yok. Bu her sene eleştiri konusu… Ama öyle ya da böyle takip edilen bir lig başlamıyorken halı sahalarda nasıl futbol oynanmasına izin veriliyor, anlamak güç. Halı sahalardaki soyunma odalarının durumunu orada futbol oynamış ya da izlemiş olan herkes bilir…

***

Aman dikkat, hemen kendinizi koy vermeyin. Çünkü yarınlarımız ne gibi garipliklere gebe bilmiyoruz. ‘Artık bu kadar da olmaz’ dediğimiz her şeyi ertesi gün yutar olduk. Bu sefer sıkalım dişimizi ve artık şaşırmayalım. Hesap soralım.