Son günlerde gerek görsel ve yazılı medyada gerekse sosyal medyada bir konu çok dikkatimi çekiyor. Toplumsal gerginlik tüm katmanları etkilemiş durumda. Zaten durumu iyi olmayan toplumsal ruh sağlığımız, daha da kötüleşiyor. İzmir'de son zamanlarda gelen cinayet haberlerine baktığımızda ‘Neler oluyor bize?’ sorusunu sormak zorunda kalıyoruz. Bayraklı'da köpek besleme yüzünden yaşanan ve akrabası olan komşu 3 kişiyi sokak ortasında öldüren kişinin savunmasını okudum. Zanlı ‘Şekerim yükseldi’ demiş. Bu kadar kolay mı can almak? Toplumu bu noktaya getiren nedenlerini yetkili makamlar ortaya çıkarmalı ve bunun önlemlerini kesinlikle almalı. Trafikte herkes barut fıçısı. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Tanıdığım birçok kişi trafikte başka kişi oluyor. Daha doğrusu trafikte magandalığı kültür haline getirmiş belirli bir kitleye cevap verdiği anda olayın rengi değişiyor. Bu ülkede yol verme kavgasında adam öldürülüyor. Başka bir açıklama yapmaya gerek var mı? Siz de zaman zaman görmüyor musunuz? Ortalığa savrulan küfürler, araç üstünde tepinmeler, tekme tokat kavga dövüşler. Birden araçtan roket gibi fırlayan ve elindeki bıçakla terör estiren tipler. Hakikaten ne oluyor bu topluma böyle?

GERİLİP BALON GİBİ PATLIYORUZ!

Genel fotoğrafa baktığınızda net bir tablo ortaya çıkıyor. Toplum olarak psikolojik ve sosyal sorunlarla boğuşuyoruz. Şiddet eğilimi toplumun her katmanında artarak büyüyor. Temel neden eğitim yetersizliği ile birlikte ekonomik sorunlar. Bunların üstüne özel nedenler eklendi mi toplumsal şiddettin tüm örnekleri ortaya çıkıyor. Siyaset dili ve kutuplaşma olumsuzluğa katkı sağlayan başka bir neden. Toplum bir balon gibi şişiyor şişiyor ve patlıyor. Kendine zarar verirken çevreye verdiği zarar durumu daha kötü hale getiriyor. Kimyasal anti-depresan ilaçların bir işe yaramadığı ortada. Topluma doğal ilaçlar vermek şart; iyi yaşam, umutlu gelecek, huzur ve barış içinde yaşayacağı bir toplum.

Son cümle: “Kıtlık, yoksulluk, kuraklık, açlık... Ekonomik kiriz, iklim krizi… Bunların hepsini yaşıyoruz. Böyle giderse 'insanlık krizi' çok yakında...”