Devletlerde kurumsal olmak önemlidir. Bu kurumsallıkta insan hakları, bireyin hakkı, özgürlükler, bireyin güvenliği, eğitim, görevlere seçilmede yeterlilikler gibi konular Anayasa ve yasalarla belirlenir ve buna herkes uyar. 

Yazılı olmayan Anayasa var mıdır? İngiltere’de 1215 yılında imzalanan Magna Carta (Büyük Sözleşme) veya Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) bunun bir örneğidir.  “Magna Carta, İngiltere Kral'ı John'un (Yurtsuz Kral John), sınırsız yetkilerinden feragat ettiği, hukukun kendi arzularından daha üstün olduğunu kabul ettiği, tarihin akışını değiştiren bir antlaşmadır.(Vikipedi)

Prusya Kralı İkinci Friedrich 1740 yılından 1786 yılında ölümüne dek hükümranlığını sürdürdü Savaşların birçoğunu kazandı. Ağır yenilgilerden sonra bile düşmanlarını alt etmeyi başardı. Savaşlardan sonra ülkesinin refahı ve kalkınması için büyük çaba harcadı.  Bunun için adaleti ve eğitimi ön planda tuttu. Kral olarak en güçlü döneminde yeni bir saray yaptırmak isterken, arazi içinde kalan bir değirmenin sahibinin direnmesi öyküsü anlatılır. Teklif edilen tüm paraları reddeden değirmenciye kral Friedrich “Ben kralım, gerekirse parasız alırım” dediği zaman değirmencinin yanıtı efsane olmuştur: “Berlin’de hâkimler var” Öykünün devamında saray değirmenin dışında yapılır. Değirmenci krala her sabah sıcak bir ekmek getirir. Kral dostlarına şöyle anlatır: "Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi."  Bu da başka bir kral ve halk ilişkisi öyküsü.

İngiltere’de kral sınırsız yetkilerini bırakır. Almanya’da kral birey hakkını özgür hakimlerin kararına teslim eder. 2015 yılına geldiğimiz zaman, bir de görürüz ki bir lider sınırsız yetkiler alır ve “hâkimliği, savcılığı” da kendisi yapar.

Kurumsallık esastır dediğimiz zaman, İngiltere’de yazılı anayasa yok, ama 1215 Büyük Sözleşmesi hala geçerli. Almanya’nın devlet sistemi ve birey hakları konusunda kimsenin bir kaygısı yok. Türkiye’de ise bir diploma tartışması sık sık gündeme geliyor.

“Ben yaptım oldu”, “Atı aldım Üsküdar’a geçtim” diyenlere hoşgörü ile bakan bir halkımız var. Gerçekten hoşgörüyle mi bakıyorlar, yoksa çaresizlikten mi böyle davranıyorlar, bu tartışılır.

TÜBİTAK’ta sahte diploma ile görev yapan birisini, sahte diplomaları araştırma görevine vermişlerdi. Yakınlarda yine sahte diploma ile banka yönetim kuruluna giren güreşçilere tanık olduk. Bu arada diploması seçilme yeterliliği sağlayamayan birisi de seçilmiş olabilir mi acaba diye soranlar çıkıyor.

ANKA Ajans’ın haberine göre, Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversite diploması hakkında, Marmara Üniversitesi Rektörlüğüne bilgi edinme başvurusu yaptı. Üniversite rektörlüğü bu başvuruyu reddetti. Gerekçe de şöyle: “Mezun olan öğrencilerimize ait bilgiler, reşit olan kişinin bilgisi, rızası ve onayı dışında üçüncü kişilerle paylaşılmamaktır”

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), başvurusunu YSK’ye, TBMM’ye, ÖSYM’ye, MSB’ye, Eyüp Lisesi’ne, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yapmış ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diploma bilgisinin kamuoyu ile paylaşılmasını istemiş.  Başvuruyu yanıtlayan, Rektör adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kurt, herhangi bir işlem yapmadıklarını bildiriyor ve ekliyor: “Üniversitemizde kayıtlı, ilişiği kesilmiş ve tabi olduğu müfredat programını tamamlayarak mezun olan öğrencilerimize ait bilgiler, kişisel verilerin gizliliği kapsamında olduğundan, reşit olan kişinin bilgisi, rızası ve onayı dışında yakın akrabası olsa dahi üçüncü kişilerle paylaşılmamaktır. ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’ uyarınca ilgi tarihli dilekçede talep edilen belgeler ve bilgiler hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.”

Hukuk devletinde diploması yetersiz bir kişinin görev yaptığı süredeki imzaları yani kararları iptal olur. Türkiye’de taraftarlar diploması var ne olmuş, derler. Muhalefet de konuya fazla dokunmaz. Onların bakış açısı haklı olabilir: Önemli olan diploma değil, anlayış. Ama yakın tarihte diploması yetersiz birisinin “tek adam” olmasının acısını yaşayan milletler var.

Gerçekten istediğimiz evrensel hukuk kuralları içinde, bireyin adaletinin sağlandığı çağdaş bir düzen.