Vücuttaki bir yarayı kapanmaya yüz tutmuşken kaşımaya başlar, kabuğu koparırsınız ya hani! İşte o çocukken başıma sıkça geldiği için bildiğim, tatlı tatlı kaşınma hissi ile yeniden yeniden kanatırsınız! Muharrem İnce mevzusunu hep buna benzetiyorum istemsizce. İyi yönetilemeyen krizler partisi CHP’de yine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Kabuğu koparmaya ve yeniden kanatmaya her iki taraf da uğraşıyor üstelik.

Muharrem İnce’nin ‘U dönüşü’ yaptığı birkaç durum oldu şimdiye kadar. Bu ‘yeni parti kuracağım’ mevzusu da benzer bir biçimde sonlanacak. Ama bu süreçte birçok şey tamir edilemeyecek kadar kırılıp parçalanacak maalesef.

U dönüşünün ilk sinyalini yine verdi bile. “%31 oy almış cumhurbaşkanı adayıyım. Bunu %51 yapmak üzere bir hareket başlatıyorum” diyor. Kendisinden sonra CB adayı olarak İmamoğlu ve Yavaş’ın parladığını, parlatıldığını görünce telaşla yapılmış açıklamalara bir yenisini daha ekliyordu. İmamoğlu kendisine sorulan ‘İnce’ soruyu ustalıkla yanıtlayıp bu polemiğin bir parçası olmadı. Üstelik kendisine yöneltilen ‘memleket meselelerine lüzumsuzca karıştığı’ eleştirisini de “Bana İstanbul ile ilgili sorular sorun” diyerek şimdilik duracağı yeri iyi belirledi bana kalırsa.

İnce, ‘gideceğim yer elbette Cumhur İttifakı değil’ diyerek aslında parti kurup Millet İttifakı ile hareket ederek hem baraj sorunu yaşamayacağına hem de CHP listelerinde kendisine yer bulamamış arkadaşlarını bir yerlere taşıma gibi misyon yüklendiğini de belli ederek kendi çevresine güçlü bir mesaj veriyor böylelikle. Ama İnce gibi deneyimli siyasetçinin iyi hesaplayamadığı bir şey var: Ya ittifak modeli iptal edilirse?

***

Meclisin tatilde olduğu dönemde bazı komisyonlar Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu üzerinde çalışacak. Ekim’de TBMM açılınca da bu değişiklikler hızla yasalaşacak. Başkanlık Sistemi’nin mimarı olmakla övünen Burhan Kuzu bile bu modelin revizasyonunun mümkün olduğunu söylemeye başladığına göre Ekim 2021’de yepyeni bir sistemle erken seçim mümkün gibi gözüküyor.

Bu değişikliklerle, dar ya da daraltılmış bölge ve D’hont sistemi ile girilecek seçimlerde o bölgede en yüksek oyu almış parti 1 milletvekilliğini kazanmış olacak. Ülkeyi 81 il üzerinden değil 600 seçim bölgesi üzerinden ilçe bazında hatta mahalleler bazında bölgelere ayırarak meclis çoğunluğunu istediği gibi elde etme planları yapıyor AKP.

İttifakları iptal ederek de parçalayamadığı Millet İttifakı’nı tamamen yok edebilecek böylece. Baraj sistemini de aynen koruyarak Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu ve İnce (olası)’yi saf dışı bırakacak ve 4 partili (AKP, CHP, İyi Parti ve HDP) bir yapıyı mecliste kurmuş olacak. İyi Parti ve HDP de olası bir biçimde baraj altında kalırsa, tadından yenmez AKP için.

Bu durumda MHP de baraj altında kalacağı için başka cinlikler de var kafada. MHP’yi AKP listelerinden meclise taşıyarak hem ittifak oyunu konsolide edecek hem de birçok daraltılmış seçim bölgesinde en yüksek oyu alan parti olacağı için meclis çoğunluğunu rahatlıkla sağlamış olacak.

Millet İttifakı’nı oluşturan ‘5 benzemez’in aynı taktiği uygulaması ne kadar mümkün bilmiyorum. Teorik olarak mümkün ama halkta nasıl bir karşılık bulur şimdiden kestiremiyorum.

***

Ankara’daki siyaset mühendislerin elinde hesap makinesiyle tüm bu kurgu üzerinde çalışacağı bu 2 aylık dönemde Muharrem İnce’nin parti kurarak böylesi büyük bir riski alacağını tahmin etmiyorum. CB adaylığı için el yükseltmek, kendisiyle hareket etmiş yoldaşlarına güçlü mesajlar vermek, kendisini seven seçmene bir mesaj vermek dışında bir sonucu olmayacak bu çıkışın.

Diyelim ki parti kurdu ve ittifak modeli değişti? Barajı aşamayacak kadar oy alacak ve bu oyu İyi Parti ve CHP’den alarak AKP (içinde MHP de olan)’yi en güçlü sonuçla bu seçimden çıkarmış olacak. Sonuç 2002 seçimlerine benzer bir biçimde gerçekleşir böylece. İkinci defa 19 yıllığına bir iktidar süreci başlatmış olur mu bilmiyorum. Ama muhalif kesimlerin umudu olmuş bir İnce, Türkiye İttifakı kurulurken muhalif kesimlerin nefretini üstüne çeker. Yepyeni bir siyaset öznesi olma hayalleri, hırsı sonucu siyaset tarihinin talihsiz bir objesine dönüştürür kendisini.

Siyaseten beğenmesem de söylemekte bir sakınca yok. Akıllı adamdır İnce, bu tuzağa düşmeyecek.