Döpiyes giymiş genç kadınlar, takım elbiseli genç adamlar, açık plan çalışan kalabalık bir ofis. Herhangi bir şehrin merkezinde yükselen plazalardan birindeyiz. Büyük bir şirketin ofisindeki ilişkiler üzerinden anlatılan sevimli bir aşk hikayesini izliyoruz. Ofis görevlisi Nemorino, şirket müdürü Adina’ya aşıktır. Adina zeki, başarılı ve güzel bir kadındır, Nemorino ise getir götür işlerinden sorumlu basit bir ofis görevlisi. Adina, Nemorina’nun dürüstlüğü ve samimiyetinin farkındadır ama doğal olarak ona yüz vermez. Aynı anda şirketin başkanı Belcore de Adina’ya ilgi duymaktadır. Umutsuz Nemorino’nun yardımına yaşam koçu Dulcamara yetişir ve ona her derde deva olduğunu iddia ettiği bir iksir verir. Gaetano Donizetti’nin komik operası “Aşk İksiri” modern yorumuyla oldukça başarılı. Bu sezon 12 Kasım’da son kez Bornova Kültür Sanat Merkezi’nde İzmir seyircisiyle buluşacak olan opera Donizetti’nin bestelediği operalar içinde en çok sevilenlerinden biridir. Operanın metni Felice Romani’ye ait. Eser dünyada ilk kez 12 Mayıs 1832’de Milano’da, ülkemizde ise 10 Aralık 1952’de Ankara’da sahnelenmiştir. Ankara Devlet Opera ve Balesi yönetmenlerinden Figen Ayhan Karakelle’nin sahneye koyduğu eserde, İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrasını konuk şef Romen Vladimir Lungu ve şef Tolga Taviş yönetiyorlar. İzmir Devlet Opera ve Balesi Korosunu ise Hans Joachim Gallus ve Orhan Öner Özcan yönetiyorlar. Eserde başrolleri Eylem Demirhan Duru, Evren Işık, Beril El, Ayşe Özmen, Emre Akkuş, Burak Dabakoğlu, Muzaffer Soydan, Murat Duyan, Cengiz Sayın, Doğukan Özkan, Nejad Beğde, Cihan Özmen, Volkan Şen, Elif İpek, Necla Çetin Tosyalı ve Burcu Ömür Zeybek paylaşıyorlar. Dekor tasarımını Özgür Usta’nın yaptığı Aşk İksiri Operasında açık plan ofis tasarımı fonksiyonel olarak düşünülmüş. Canlı bir ofis ortamının başarıyla yansıtıldığı dekor asma bir kat ile zenginleştirilmiş, sahnede yer alan masalar ve iskemlelerle çok yoğun çalışan bir şirketin sıradan bir günü başarıyla yakalanmış. Gündelik iş hayatını yansıtan şık kostümlerin tasarımıyla Gazal Erten işinde çok başarılı. Eserin ışık tasarımı ise Fuat Gök’e ait. Canlı ve parlak bir tarzda yazılmış olan eser, ilk sahnelendiği dönemde büyük bir başarı kazanır. Eser insani duyguları içinde eriten güçlü müzikal diliyle, bütün duyguları canlı ama yumuşak geçişlerle yansıtıyor. Hikayenin akışına göre karakterlerin içine düştükleri komik ve dramatik anların içtenliği, duygudan duyguya geçişlerdeki müzikal renk tonları büyüleyici bir atmosfer yaratıyor. Eser yazıldığı döneme uygun olarak, 19. yüzyıl başlarında İtalya’nın bir köyünde geçer ama opera günümüze uyarlanarak yeniden sahneye konuyor. Günümüzde çalıştıkları ofislerden çıkıp operayı izlemeye gelen seyircilerin kendi hayatlarıyla bağ kurabilecekleri bir eser sahneye koyan Figen Ayhan Karakelle, “bugünün plaza ofislerinde bu hikaye nasıl anlatılır?” fikrinden yola çıkıyor. Sınıfsal farklar üzerinden anlatılan aşk hikayesinin esası bir çiftlikte geçer. Adina zengin bir kadın, Nemorina bir çiftlik çalışanıdır. Günümüzde ise Adina bir ofisin müdürü, Nemorino da bir ofis çalışanıdır. Şarlatan doktor Dulacamara ise yaşam koçuna dönüşür. Daha iyi bir maaş ve daha iyi bir pozisyon kapma derdine düşen ofis çalışanlarının aksine Nemorino’nun tek derdi Adina’nın sevgisini kazanmaktır. Eser bu sezon son kez 12 Kasım’da Bornova Kültür Sanat Merkezi’nde sahneleniyor. Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü sadece 10 Kasım’larda değil, ardında bıraktığı büyük kültürel mirasın her değerini yaşadıkça anıyoruz. Devlet Opera ve Balesini kuran ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK opera ve bale gibi seçkin sanat dallarını ayrıcalıklı sınıfın eğlencesi olmaktan çıkarıp halka hediye ederek, batı dünyasından farklı olarak, bu sanat dallarının halk için ulaşılabilir olmasını sağlamıştır. Büyük dehasıyla, sanatın bir toplumun kültürel yapılanmasında hayati bir önem taşıdığını bilen ATATÜRK, kurduğu “Devlet Opera ve Balesiyle” ülkenin kültür ve sanat seviyesini yükseltmeyi hedeflemiştir. Daha iyi bir dünya, daha temiz ve iyi bir toplum yaratmak ancak toplumun sanat ve kültür seviyesini yükseltmekle mümkün olabilir. Bunu yıllar önce gören ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü bir kez daha minnet ve sevgiyle anıyoruz.