Yeni bir düzen kuruluyor. Kimine göre sanal ortama aktarılan dünya haritasının satışa açılması. Sanal ortamda izlediğiniz bina, tarihi eser, köprü, dağ, çayır, nehir yani Google Earth’de gördüğünüz ne varsa sanal dünyada sahiplenilebilmesi “oyununun” adı. Ancak, herhangi bir şeyi aldığınız zaman bunun bir bedeli var, o da bitcoin veya nakit olarak internetten ödeniyor. Burada dev organizasyonlardan satın alma yaparsanız, ileride büyük kar elde edersiniz. Öte yandan girdiğiniz sanal ortama rakip çıkan birisi daha fazla müşteri çekerse, verdiğiniz parayla kalırsınız. Boğaz Köprüsünün bir ayağını aldım, Sultanahmet Camii’nin bir minaresi benim der övünürsünüz.

Bu düzenin adı, Metaverse. Meta İngilizcede “ötesi”, verse ise Universe, tek evrenin, evren kısmının birleşmesinden oluşur. Facebook adını bunun için Meta’ya çevirdi diyorlar.

Bir tanıma göre, Metaverse “bütün sanal dünyaları, interneti ve arttırılmış gerçekliği de içine alan, geliştirilmiş fiziksel gerçeklik ve fiziksel olarak kalıcı sanal alanın yakınsamasıyla oluşturulan kolektif bir sanal paylaşılan alandır.”

Anlaşılması ilk başta zor, ancak bu konu bir alış-satış işinin abartılı tanımından başka bir şey değil. Borsada hisse senedi, kripto para alışı gibi bir yatırım konusu. Peki, ayılar ve boğaların olduğu menkul kıymetler borsasında kim kazanır? Tabii ki büyükler, zira manipülasyonu onlar yapar vatandaşın parasını hortumlarlar. Kripto para da öyle olmadı mı? Hatta bazıları parayı kapıp kaçtı, kaçıyor.

Peki hisseleri alanlar, kripto paraya yatırım yapanlar ve şimdi metaverse’den parsel, bina alanlar neden böyle yapıyorlar? Bir kısmı parasını yatırım amacıyla korumaya çabalıyor, bir kısmı da parayı “havadan” kazandıkları için ne yapacaklarını bilemiyorlar.

Son model arabaya yaslanıp, burnuna şeker pudrası çektiğini iddia edenlerin sayısı az değil.

Onların aldığı arabanın ve şeker pudrasının bedeli, vatandaşı yoksullaştıran paradandır. Başkasının katma değer üreterek elde ettiği paranın üzerine oturmaktır, başka bir şey değil.

Bu parayı trollük yaparak kazanmak mümkün değil. Ama trol ordusu yaratırsanız arabayı da pudra şekerini de alırsınız.

Metaverse sadece para alışverişi değil ancak kendinizi sanal gerçeklikte zihninizi uyandıracak bazı değerleri de kafanıza sokar. Metaverse âleminde tacize uğrayan kadınların bu duygusu, sanal âlemde bir erkeğin ona yaklaşmasıyla gerçek dünyada olduğu sanısını vermesinden ileri gelir.

Kanımca, insanları kendi parasıyla eğitmekten başka bir şey değil, şimdilik. Peki, ileride bu “eğitim” nasıl gelişir? Sonrasını hayal etmek için biraz çaba harcamak gerek.

Yaşamın gerçeği ise, Kanal İstanbul Projesi ile halka mutlu ve müreffeh bir Türkiye imajı verirken, öte yandan Arap Emirinin annesine, damadına, yakınlarına oradan arazi almaktır. Ürdün’deki bir emlak ofisinin ilanlarındaki gibi tarla konumundaki yerleri ileride arsa olacak diye satmaktır.

Televizyonlarda Ürdünlü emlakçının reklamını izlerken, internette sahte bal satan tacirleri anımsadım, içim acıdı.

Türkiye’nin mallarını kılığı kıyafeti, ofisi, kendisi düzgün olmaya fukara Araplar pazarlıyor.

Biz buna müstahak mıyız? Tabii ki değiliz.

Bu nedenle, kamera ile takibe alınan İmamoğlu’nun açıklamasındaki şu sözlere kulak kabartalım: “O araziler, tekrar İstanbul’un çok sağlıklı tarım arazileri olmaya devam edecek. Aldıkları günkü fonksiyonuyla devam edecek. Yani o gün tarım arazisi olarak aldılarsa ileride de tarım arazisi olacak. O gün rekreasyon alanı ise öyle kalacak.”

Birileri hayal alemine girip Metaverse’den arazi aladursun, yandaşlar bu dünyada malı götürmeye devam ediyor.