Bir kaç haftadır gündemi yoğun bir şekilde meşgul eden Muharrem İnce beklenen basın açıklamasını yaptı. Kaprisli aşığın eski sevgiliye sitemi tadında bir açıklamaydı bence. Severek ayrıldık, bahanemiz de yoktu ayrılmak için ama ayrıldık, ben de bahane olarak bunları buldum der gibiydi. Yeniden barışmak istiyorum diyemediği için yolu biraz uzattı. Basın açıklamasına Ahmed Arif'in ‘Hasretinden Prangalar’ eskittim şiirinden şu pasajı okuyarak başladı; Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, kaç leylim bahar, hasretinden prangalar eskittim... Bence çok romantikti. Muharrem İnce halen seviyor. Seviyorsan git konuş be abi, ayrılmayın diyesi geliyor insanın.

***

Eski sevgiliye mektup tadında başlayan açıklama birden bire grup toplantısı havasına döndü. Muharrem İnce adeta CHP Genel Başkanı gibi mühürsüz oy pusulalarından girip doğalgaz ve petrolde dışa bağlılığımıza, enerji politikasından tarım politikalarına kadar birçok konuda hükümeti eleştirdi. Romantik bir şekilde başlayan toplantı bir an da grup toplantısına döndü. Sonra güzel bir manevra ile dönüp CHP’yi eleştirmeye başladı. Oradan Kemal Kılıçdaroğlu'nun dostlarım dediği kişilere, onların ortaklarına ve cümle muhalefete de sitemlerini iletti. Yandaş medyanın kendisine olan ilgisini ve ne kadar güvensiz olduklarını eleştirdi. Eleştirmediği kimse kalmadığına emin olunca da Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi olanları anlattı ve partisini en ağır burada eleştirdi. O konuya girse bir dert, girmese başka bir dert olacağı için burada eleştirinin dozunu biraz arttırarak kendisini o gecenin hedefi olmaktan çıkarmaya çalıştı. Yani o gece yaptığının hata olduğunu, net olamadığını kendisi de biliyor ve bunu partisi ile paylaşıp üzerindeki o ağırlığı hafifletmek istiyor gibi bir izlenim oluştu bende. Ama olmadı, o gece yaşananlar halen bir soru işareti. Öncesinde binlerce avukatla gelip oylarımıza sahip çıkacağız gibi açıklamalar yapıp, sonrasında sessizliğe bürünmek, başkalarını suçlayarak içinden çıkılacak bir mesele değil. Çünkü tarzı ortada, kolay pes etmeyen, mücadele eden, hazır cevap, anında cevap verip reaksiyon gösteren bir siyasetçi, o gece neden sessizliğe büründü? 2014 senesi yerel seçimlerini hatırlayın, Muharrem İnce memleketi Yalova'da bir oyla kaybedilmiş seçime itiraz etmiş, yeniden saydırmış, oy çuvallarının üzerinde uyuyarak mücadele etmiş ve bir oyla kaybedilmiş seçimi beş oyla geri almıştı... Muharrem İnce'den beklenen performans buydu. Ortada böylesi mahir bir performans varken o gece yaşananları kimseye anlatamazsınız Sayın İnce.

***

Muharrem İnce konuşmasında İzmir'e özel bir yer ayırmış gibi geldi bana. Konuşmasının başında 1977 yılında CHP İzmir İl Başkanı Sedat Akvan’dan örnekle başladı İzmir meselesi. Sonra Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken ‘kurultay iradesini hiçe sayarak PM'ye seçilememiş birisini yine aynı göreve atadı’ diyerek isim vermeden İzmir Milletvekili Tuncay Özkan üzerinden bir eleştiri yaptı... "İzmir'de genç bir kardeşim bana hakaret etmiş, onu gözlerinden öperim. Biz de genç olduk onu anlıyorum, hiç üzülmesin. Memleket sevdası ile yapmıştır ama yanlış anlamıştır. Gelip seni bulacağım seninle Endüstri 5.0 konuşacağız" diyerek CHP İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı Ozan Uyan'ı işaret etti. Ozan'ın üzerinden sözlerine devam ederek; "Her bahar parti değiştirip elinde Çorum'un Maraş'ın kanı bulunan, şimdi CHP'li gibi davrananlara da dikkat et oralarda geziyor. Asıl sarayın adamı o'dur. Her yeri karıştırmak için mükemmel özellikleri vardır bunun.” diyerek de CHP İzmir üyesi olan Eski Bakanlardan Yaşar Okuyan'ı işaret etti. Yani Sayın İnce hareketini İzmir'de güçlendirme arayışı içerisinde gibi bir izlenim oluştu bende.

***

Son olarak bir önceki yazımda da belirttiğim gibi Muharrem İnce bir parti kurmayacak, bu çok belli.
Bir gözü önümüzdeki olası bir seçim için masada kendine yer arayışında. Diğer gözü Genel Başkanlıkta. Bu suç mu? Elbette değil herkes Cumhurbaşkanı adayı, CHP Genel Başkanı olmayı isteyebilir, bu çok doğal. Ancak o geceki şaibeler ortadan kalkmadan bu mümkün değil.
Bu şekilde bir hareketle de mümkün değil. 4 Eylül'de başlatacak olduğu "Bin günde memleket hareketi" dönüp dolaşıp yine CHP’de son bulacak bence. Haftaya görüşmek üzere…