İz Gazete, başlattığı abonelik sistemine ve yerel medyanın önemine dikkat çekmek amacıyla geçtiğimiz haftayı, ‘Yerel medyayı takip etmiyorsan haberin yok!’ sloganıyla hazırladığı manşetlere ayırdı. Bu kapsamda; İzmir’in çevre sorunlarından kültür-sanat yaşamına, salgın sürecindeki yönetim anlayışından depreme karşı neler yapılıp yapılmadığına ve İzmirli kadınların eşitlik mücadelesine kadar pek çok konuya dikkat çekti. Dün olduğu gibi bundan sonra da Saray’ın değil halkın gazetecileri olmayı sürdüreceklerinin sözünü veren İz Gazete’nin genç ekibi; tüm okurları abonelik kampanyasına destek vermeye davet etti. İz Gazete Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut ise İz Televizyonu’nda Pınar Teke’nin sunduğu ‘Gün Doğdu’ programında yerel medyanın önemini ve neden İz Gazete’ye abone olunması gerektiğini anlattı.

‘TÜM GAZETELER OKUNSUN’

“Biz istiyoruz ki gerçeğin peşinde koşan tüm gazeteler okunsun” diyerek sözlerine başlayan Barut, gazeteciliğin kamu adına yapılan bir iş olduğu ve ülke demokrasisine katkısı düşünüldüğünde birbirinden farklı gazetelerin çokça okunmasının yine yurttaşa yarayacağını ifade etti. Bu anlamda farklı ses ve renkteki gazetelerin birbirine rakip değil, demokrasi ve kardeşlik mozaiğini tamamlayıcı bir unsur olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Barut, “Gazetelerin birbirleriyle yapacağı en büyük rekabet, kimin daha iyi manşet attığı olmalıdır. Bu da tatlı ve gazeteciliği geliştirecek bir rekabettir” diye konuştu.

‘DESTEĞİ OKURDAN İSTERİZ’

Yerel medyanın desteklenmesinin önemi hakkında açıklamalarda bulunan Barut şöyle konuştu: “Bence İzmir’in ulusal bir medyaya ihtiyacı yok. İzmir’in, ulusal medyanın yüzünü yeniden kente çevirmesini sağlayacak çok güçlü ve kurumsal yerel medyaya ihtiyacı var. Bunun yolu da yerel medyanın desteklenmesinden, vatandaşın doğrudan gazete almasından geçiyor. Bugün yerel medyanın önemini çok iyi kavramış olan AKP iktidarı, sözde ‘tasarruf genelgesi’ çıkartarak kamu kurum ve kuruluşlarının günlük gazete almasını engelliyor. Bu doğrudan yerel medyaya vurulan öldürücü bir darbedir. Bu anlamda da İz Gazete, ne iktidar baskısına ne ilan kesme tehditlerine ne de ekonomik krize boyun eğmeyeceği bir sistemi hayata geçiriyor. O da abonelik sistemi. İzmirlilere diyoruz ki; abone olun gazeteniz kapınıza gelsin ve basın özgürleşsin. Bizim destek istemek için okurlarımızdan başka kapısını çalacağımız hiç kimse olamaz” ifadelerini kullandı.

‘İZMİR’E GÜVENİYORUZ’

Vatandaş adına özgür gazeteciliği sürdürebilmek için abonelik sistemini başlattıklarını kaydeden Barut, “Her zaman söylüyorum; hiçbir medya kuruluşu, iktidar baskısından ve ilan kesme tehditlerinden korkmamalıdır; medyanın korkacağı tek şey ‘gerçeği yazmazsam okurumu kaybederim’ düşüncesi olmalıdır. Bunun da tek yolu vatandaşın doğrudan desteğini alabilmekten geçiyor. Bunun aksi; vatandaşın değil Saray’ın çıkarlarını önceleyen gazetecilik anlayışıdır. Bugün medyanın asıl sorunu budur. Biz medyadaki değişimin İzmir’den başlayacağına yürekten inanıyoruz. İzmir’in tarihi, kültürel ve siyasal bakış açısına güveniyoruz. Bu anlamda İzmirlinin de aslında kendisini özgürleştirecek medyasına sahip çıkacağına inanıyoruz” sözleriyle herkesi abonelik kampanyasına destek olmaya davet etti.

‘İZ GAZETE’DEKİ ANLAYIŞI YAKINDAN BİLİYORUM’

İz Gazete’deki gazetecilik anlayışına dair açıklamalarda bulunan ve İz Gazete’nin ayakta kalması gerektiğini ifade eden Barut, “Ben İz Gazete’de 4 yıl önce stajyer olarak başladım ve sonra kadroya geçtim. Şimdi gazetemizde yazı işleri müdürlüğü görevini yürütüyorum. Aslında şuan gazetemizde çalışan birçok arkadaşımız da stajyer olarak başlayıp kadroya geçti. Bu anlamda İz Gazete’deki anlayışın 4 yıldır ne olduğunu çok yakından biliyorum. Bu gazete kurulduğu günden bugüne; halkçı gazeteciliği büyütmek, kadrosunun ve gazetesinin kalitesini geliştirmek, okura daha iyi gazete sunabilmek ve genç gazetecileri yetiştirmek için çalışıyor. Bu anlayışın sürekli kılınabilmesi için İz Gazete’ye destek olunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Editör: Haber Merkezi