İzmirli gazeteci Gökmen Ulu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili yaptığı bir haberden ötürü, iki yıl önce tam bugün, 19 Mayıs 2017’de Bostanlı’daki evinden gözaltına alındı ve tutuklandı.

O gün sabahın erken saatlerinden, Ulu’nun tutuklandığı ana kadar evinin önünde gelişmeyi takip edip, okurlarımıza an be an ulaştırdım.

Evinin önünde açıklama yapan Gökmen Ulu, “Gazeteci haber yapmazsa eleştirilir, haber yaptı diye eleştirilmez. Ömrüm gerçeği aramak, gerçekleri olduğu gibi yazmakla geçti. Biz gizli saklı iş yapmadık, yapmayız.”demişti. Gazeteci dostları, gazetecilik örgütlerinin temsilcileri, milletvekilleri ve komşularıyla birlikte; ailesi uğurladı Gökmen abiyi alkışlarla. Babası arkasından, “Gökmen oğlum, yıkılma sakın” diye bağırdı. Yumruğu havada bindi Gökmen Ulu polis arabasına…

174 gün tutuklu kaldı. Babasını dinledi, hatta ‘Yıkılma Sakın’ isimli kitabını da içeride yazdı. Bir diğer tutuklu gazeteci Ahmet Şık ile anılarını ve içeride nasıl ağır şeyler yaşadığını anlatmıştı. (Kendisi anlatana kadar bende kalsın)

Özgürlüğüne kavuştuğu gün “Şerefimle girdim, şerefimle çıkıyorum” dedi. Cezaevinin kapısında en çok özlediğine, yani oğlu Ege’ye sarılarak yerlerde yuvarlanışını gözyaşlarıyla izledik.

***

Tam 2 yıl sonra, 18 Mayıs 2019’da, uzunca süredir üzerinde çalıştığı belgeselinin galasında buluşturdu binlerce kişiyi. Yılmaz Özdil’in “Türk televizyonculuğunun Zeus’u” dediği Uğur Dündar’ın 50 yıllık televizyonculuk hikâyesinin belgeselinin ilk gösterimi İzmir’de gerçekleşti. Binlerce kişi salona sığmadı, en az salondakiler kadar da dışarıda kurulan ekranlardan izleyenler oldu.

Tüm bunları; ‘düştüğü yerden bir avuç toprak alarak ayağa kalkmasını bilen’, ‘küllerinden yeniden doğan’, türlü haksızlıklara uğramasına rağmen, sebatla inandığı değerler uğrunda yaşamaya devam eden bir gazetecinin direnç ve kararlılığının çok kıymetli olduğuna inandığım için yazıyorum.

‘Televizyonculuğun Zeus’unun hakkını Gökmen Ulu muhteşem belgeseliyle vermiş, ‘Sezar’ın hakkı da Sezar’a olsun’ diye hatırlatıyorum.

Hem cezaevlerine hem de özgürlüğe bir adım mesafedeyiz hepimiz. Karanlık ve aydınlığın bıçak sırtındayız.

Sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemeyenleri alkışlamak, cesaretin bulaşmasına yardımcı olacaktır.

***

"Yollarımız ayrı olsa da varmak istediğimiz yer aynı" derim hep, kahkaha ile güler. İyi ki varsın Gökmen Ulu, kararlılığın ve direncinle umut oluyorsun hepimize.

Editör: Haber Merkezi