Cengiz Aldemir/ANKARA- Meclis Genel Kurulu’nda konuşan TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve HDP İzmir Milletvekili Ekolojist Murat Çepni, bugüne kadar mecliste doğanın, insanın yararına bir yasa yapılmadığını söyledi.

Getirilen bütün düzenlemelerin doğa talanının önünü açmaktan ibaret olduğunun altını çizen Çepni, "Ortada bir kötü yönetimden ziyade düpedüz bir tercih var ve bu tercih sermayeden yana bir tercih ve bu tercih tüm dünyada hem insanlığı hem de doğayı bir yok oluşa doğru götürüyor. Oysa ormana ve doğaya zararlı olan doğal olarak insana da zarar veriyor" dedi.

EKOLOJİK YIKIMIN SEBEBİ KAPİTALİZM

Kapitalist üretim faaliyetlerinin ekosistemlere verdiği zararları dile getiren HDP'li Çepni, "Ekolojik yıkım küresel çapta meta üretiminin artması, atmosferdeki karbon emisyonlarının da artması ve sonucunda ise küresel iklim krizi demek. Ekolojik yıkım 7,5 milyar insanın ortak faaliyeti sonucunda gerçekleşmiyor. Ekolojik yıkım doğrudan sermaye şirketleri ve devletlerin faaliyetleri sonucunda gerçekleşiyor. Ekolojik yıkım, birkaç yüz şirketin ve onların iş birlikçilerinin faaliyetleri sonucunda gerçekleşen bir yıkım. Aynı zamanda emeğin kırımı, işçi sınıfının ölümü demek" sözleriyle tepki gösterdi.

İNSANLAR ZEHİRLENİYOR

Meslek hastalıklarının birçok kere gündeme getirilmesine karşın denetlenme ve çözüm geliştirilmesi konusunun gündeme getirilmediği eleştirisinde bulunan HDP'li Çepni, İzmir Aliağa ve Gaziemir örneklerini paylaşarak, "İktidarlar üretim sürecinde kullanılan ham maddelerin çıkarılması ve işlenmesi esnasında açığa çıkan zehirler; işçinin maruz kaldığı kimyasallar, gazlar, asbest, silikosizte olduğu gibi, yine, İzmir Aliağa'da yaşandığı gibi, asbestli gemilerin sökümünden açığa çıkan kanser vakalarında olduğu gibi. Nükleer atıkların bir bütün olarak Gaziemir'i ve İzmir'i zehirlemesinde olduğu gibi" ifadelerini kullandı.

AKP POLİTİKALARI ÖLÜMLERİ ARTIYOR

Bilimsel Sosyalizmin Kurucusu Filozof Karl Marx'ın "Doğa ile insan arasındaki ilişki bütüncül bir ilişkidir, aralarında hegemonik bir ilişki kurulamaz." sözlerini anımsatan Çepni, yıkımın merkezinde sermaye politikaları olduğunu ve buna karşı çıkılması gerektiğini savunarak, "Türkiye'de günde en az 20-30 işçi meslek hastalıklarından dolayı ölüyor. Ölümlerin yüzde 10'u mesleki kanserlerden kaynaklı. Senede 13 bine yakın insan bu vesileyle hayatını kaybediyor. Yine her yıl 200-300 bin arası işçi meslek hastalıklarına yakalanıyor ve bunların hiçbirisinin esamesi okunmuyor. İşçiler sermaye ve AKP politikalarından kaynaklı her gün açlıkla terbiye ediliyor ve meslek hastalıklarından dolayı hayatını kaybediyor. Kazanan bir avuç zengin ve her durumda AKP etrafında kümelenmiş bir avuç şirket; kaybeden ise her durumda milyonlarca yoksul" eleştirisinde bulundu.

İNSANLAR AÇ KALIRKEN YANDAŞLAR KAZANIYOR

Kutsal değerler arkasına gizlenen şirketler ve "vatan, millet, din, iman" diyenlerin bu süreçlerden zenginleşerek çıktığını vurgulayan HDP'li Çepni, insanların öldüğü ve aç kaldığı bugünlerde AKP yandaşı şirketlerin kâr ettiğine dikkat çekti.

Tarihin en büyük ekonomik krizinin yaşandığı bugünlerde iktidar hortumları kesmek yerine yeni savaş ve işgal politikalarının peşinde gittiği eleştirisinde bulunan Çepni, milliyetçiliğin, hamasetin olduğu yerde soygun ve talanın da olduğunu söyledi.

SÖMÜRÜ DÜZENİNE HAYIR DEMELİYİZ

Ekoloji mücadelenin aynı zamanda politik bir mücadele olduğunu vurgulayan HDP'li Çepni halkların sömürü düzenine karşı birlik çağrısı yaparak şöyle konuştu:

"Ekoloji mücadelesini yürütmek, doğayı, suyu, ormanları, tarım alanlarını kurtarmak için bunun baş sorumlusu olan sermayenin devletine, onun iktidarına karşı mücadeleyi büyütmek durumundayız. Ekmek özgürlük mücadelesini ekoloji mücadelesiyle birleştirmek zorundayız. Savaş politikalarına "Hayır." demediğimiz koşullarda, ırkçı, hamasi politikalara "Hayır." demediğimiz koşullarda bu doğa kırımını engelleme şansına sahip değiliz. Sebep sermaye iktidarının kendisidir. O zaman sermayenin politikalarına karşı işçi sınıfının yanında bir sınıf perspektifiyle örgütlenmek ve yan yana gelmek durumundayız. Çözüm, halktan yana, doğadan yana politikaları geliştirmektir. Zayıf değiliz, güçlüyüz, demokrasi ve özgürlükler perspektifini geliştirmekle mükellefiz diyorum. Sömürü ve talan politikalarına karşı direnen tüm halklarımızı, işçileri, emekçileri, emekçi köylüleri selamlıyorum."

Editör: Haber Merkezi