Ünlü moda tasarımcısı Barbaros Şansal Kemeraltı Hayat Platformunun hazırlayıp sunduğu Kemeraltı Sohbetleri ’ne konuk oldu. İzmir ve Kemeraltı için çarpıcı açıklamalarda bulunan Şansal “ İzmir’e asıl ihanet eden bence yine İzmirliler oldu'' dedi.

-İzmir sizin için ne demek önce onu öğrenelim isteriz

“Ben tesadüf en Ankara'da doğdum ama İzmir Güzelyalı'da küçük çocukluğum geçti.

İzmir' de benim küçüklük anılarım çok. Babam annemden ayrıldıktan sonra ve başka bir eş aldı ve babam İstanbul'da olmasına rağmen evlendiğinde İzmir'e yerleşti. Annen İzmirli olmasına rağmen yeniden evlendi oda İstanbul'a. Yani işte bende babamla yeni annenin yanına İzmir'e yerleştim. İlk önce 1370 dakika önce Güzelyalı'da oturuyorduk. Sonra 1279 sokağa taşındık. Atatürk Lisesi'nin arkasında, kitap evinin üstüne Amerikan Kültür Derneği nin oralar. Oradan da Talatpaşa Bulvarı'na taşındık. İzmir benim için çok güzel ve çok özel anı, yer ve dostluklarla doludur. Örneğin ben sahne oyunumu İstanbul dışında bir tek İzmir'de Suat Taşer Sahnesi’nde 14 Şubat Sevgililer Günü AŞK İçin gösterisi için İsmet İnönü Kültür Merkezindeydim.

Kemeraltı Çarşısı’na gelirsek; benim ilk takım elbisem oradandır. Ortaokulda okurken Cengiz mağazası vardı Kemeraltı'nda, yeni yapılan binanın girişinde solda hiç unutmam petrol yeşili takım elbisem olmuştu.

İzmir’e geldiğimde oraya has bir şeyler istiyorum ben. Cumhuriyet Meydanı'ndaki eski sandviç istiyorum. İskeleye geldiğim zaman içinde beyaz peyniri, ince sivri biberi, domatesi olan çıtır çıtır kumrusunu istiyorum. Kameraltına girdiğim zaman o karanfilli limonatayı özlüyorum, oradaki ızgaracıları bekliyorum, pidecileri gözlüyorum ama çarşının ortasında yağ kokan bir döner kesildiği zaman Kemeraltı’nın tabii ki beni cezbetmiyor. Otopark sorunu özellikle Basmane yoluna giden ana caddedeki dükkânlar örneğin ve arka taraflar tamamen tesettür giyim anlayışına döndü.

“KEMERALTINA İLK DARBEYİ YKM MAĞAZISI VURDU”

Kemeraltı Çarşısı’na bence ilk darbe aldığı dönem 70’lerde YKM Mağazasının açılması oldu.

1-Kemeraltı'nda satılan her şey Yeni Karamürsel mağazasının içinde de vardı. Ve bir alt geçit yapıldı, yaya yolcuyla Kemeraltı’nın bağı kesildi. Çarşıya ulaşımı zorlaştırdı.

2- Pasaport örneğin eski günlerini lazım. Yine bilinçsiz bir şekilde Kordon dolduruldu. Bir de garip bir havai beton aklı başına kadar geçirildi yani şehrin Merkezine ulaşım kilitlendiği için Kemeraltı'na ulaşım zorlaştı arabasını park edemiyor, gelemiyor. Nasıl gireceksin? Biraz fedakârlık yapması gerekiyor. Bunun için Kemeraltı kalan yapılarıyla camileri ile sinagogları ile kiliseleriyle Osmanlı döneminin gerçek Medeni kentlerinden biri olarak hala o havayı teneffüs etmenize izin veriyor.

Nesilden nesile ulusal değerlerimizi kültürlerimizi koruyup aktarırken sadece para görürseler amfi rahmetiyle değil de gelecek nesillere geçmişimizi anlatacak bir tutum içine girersek çok daha uzun soluklu ve uzun nefesli yaşatabiliriz.

“ TARİHİ İMHA EDEREK YENİ BİR TARİH YAZAMAZSINIZ. TARİH YAZILMAZ, TARİH OKUNUR.”

Tarihe baktığımız zaman Sümerlerden, Hititlerden, Lidyalılardan, Spartalılardan, Romalılardan, Bizanslılardan, Anadolu Selçukluların, Karamanoğullarından Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti dâhil edebiliriz sürekli gasp, yağma ve işgal ve üzerine bir katliam ile tarihi imha ederek yeni bir tarih yazmak hiçbir işe yaramaz. Arkeoloji dediğimiz bir meslek ve bir bilim dalı var oradan tarihi okuyabilirsiniz zaten tarih zaten yazılmaz okunur ve yorumlanır. Tarihi yazan kalemin ne kadar doğru yazdığını bilemiyoruz.

“ Kemeraltı sadece ben hangi çok uluslu şirketlerin rant alanı ya da bir ticaret merkezi olarak görülmemeli. “

Kemeraltı'nda nice hikâyeler saklı. Belki cinayetler, belki aşklar, belki büyük siyasi olaylar.

Mesela İzmir mezatları vardı 1920'lerde başlayan biliyorsunuz ki o zaman Maliye Bakanı hakkında soru önergesinde verilmiştir. Malların satışlarına başlandığında Karşıyaka'daki Ermenilere ait üçer beşer, beşer onar; gönderilmiş Osmanlı tebaasının malları satmak o kadar uzun sürmüş ki bunun 20 yıl süreceğini düşünüldüğü için toptan toptan verilmeye başlanmış.

Bakınız başkalarının başarısızlığı üzerine başarı, umutsuzluğu üzerine umut, acıları üzerine mutluluk inşa ederseniz sizin geleceğiniz de aynı hâkimiyeti yaşayacaktır. Geçmiş geleceğin aynasıdır. Sizin orada her taşın altında bir hikâye var.

Adaletsizlik kötüdür ama adaletsizlik ölümden beterdir oradaki esnafın kazancı belki sahafı ya da kuyumcuyusu belki biraz daha fazla kazanıyor ama bu Esnafın platformları dernekleri ne şekilde, nasıl bir takım imkânlar sağlıyor.

“Birbirinin aynı mallar Kaliteyi düşürüyor”

İcatlar kalkınmanın temelidir eski köye yeni adet, başımıza icat çıkarın buluşlarla gibi yenilikler bir bizi ileriye taşıyacak olan. Evet, Antep'te yapılan bakır kapaklı kahve fincanı, fesi satalım ama biz orada bir tane keten şapka bulamıyorsa yazın giymek için o zaman Kemeraltı'nda ne yapalım? Fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen Kemeraltı yaşayacaktır. Bununla mücadele edilecektir, sermaye orayı rant odağı olarak görebilir ama bu iş sadece resim yapmakla, uygun olmayan restorasyonlarla da olmaz. Örneğin orada eski bir hanı Otel yaptılar, hatta açılışına geldim, imza günü de düzenledim orada ama o da seçilen mobilyalar, perdeler, renkler... Kardeşim oranın Kemeraltı’yla, İzmir’le ne alakası var. Örneğin neden odasına girdiğimde bir Ödemiş ipeğinden bir örtüyle karşılaşmıyorum.

“YAŞAMIN OLMADIĞI YERİ YAŞATAMAZSINIZ “

Örneğin o iki katlı dükkânlar neden sanatçılara, kadınlara, STK ‘lara açılmıyor. Bakınız ikametin olmadı, geceleri aydınlatılamayan yerler yaşamaz. Yaşatamazsınız. Eskiden Kemeraltında zanaatkârlar, esnaflar, tüccarlar, sanatçılar o dükkânların üst katlarında yaşadı alt katlarında satışlarını, sergilerini yaptılar. Açın o yerleri öğrencilere, sanatçılara ya da kooperaiflere onlarda bir hayat konuklayacaklar orada. Ama yok hayalet gibi her dükkânın üstü. İzbe, yıkık halde.

“ÜST ÖRTÜYÜ BİLABEDEL BEN TASARLARIM “

Yaşayan bir Kemeraltı görmek istiyorsanız o üst örtüden de bir an evvel kurtulması lazım. Bakın hazreti Google yazsanız güzel şeyler çıkar ortaya. Öyle büyük mega, mastar projelere gerek yok. Doğru renlerle, doğru dizilimle öyle güzel yapılır ki. Mesela bir ses sistemi ile neden müzik verilmez çarşıya. Bunlar öyle çok büyük maliyeti olan şeyler değil. Halktan kazandığınızı halka aktarın. Ki Tunç Soyer bunu yapacaktır inanıyorum. O benim gönlümü balık çiftlikleri mücadelesinde kazanmıştı zaten. Tunç Soyer ‘e söyleyin; eğer istenirse, sizlerden de böyle bir talep var madem üst örtüyü büyük şehir belediyesi için de Konak Belediyesi içinde seve seve gelir, tasarlar ve yaparım. Her şey İzmir ve İzmir’in o her şeyi hak eden insanı için değer.

“İZMİR’E ASIL İHANET EDEN YİNE İZMİRLİLER OLDU “

İzmir’i İzmir yapan o kadar çok şey vardı ki... Fakat son yıllarda gidip geldikçe İzmir için diyebilirim ki İzmir’e asıl ihanet eden bence yine İzmirliler oldu. Bakın o Alsancak’taki yerler böyle İstanbul Zekeriyaköy özentisi Güzellbahçe bilmem ne.

Bakınız; İzmir’in halkı Türkiye Cumhuriyeti'nin bir tanesidir gülmeyi bilen, açık sözlü, açık görüşlü... Bir şehri sadece öğrenci turizmi ile yaşatmak, bir İzmir yaratmak mümkün değildir. Üniversitelere yüz binlerce öğrenciyi doldurarak; özellikle Vakıf üniversitelerinden bahsediyorum.

Geçen sene ziyaret ettim ve Çeşme, Alaçatı bir daha adım atmamaya karar verdim. Yani ben böyle bir şey beklemiyordum. Bir sürü her yeri silikonlu, botokslu ve estetikli bir sürü garip kadın, bir sürü döşü kıllı Gurbetçi her tarafta. Çağla’nın bizim Çağla Kubat'ın yıllar önce bana anlattığı Alaçatı nerede?

Editör: Haber Merkezi