Uçuruma doğru gidişin daha da hızlandığı son iki, üç yıldır beynimi kemiren soru şu; ‘Tamam iktidarın oy oranlarında büyük bir çözülme var ama hala nasıl yüzde 30’larda kalabiliyorlar?’  Sistemden nemalanan küçük bir grup dışında halkın tamamının, geçim zorluğu olarak başlayan sıkıntısı, yoksulluğa, yokluğa ve sonunda açlık gerçeğine dönüşmüş durumda. Öyle işsiz olup da geliri olmayanlar değil, artık iyi kötü bir işi olup ama geliri açlık sınırında olanlardan söz ediyorum. İşsizlerin hali ne yazık ki artık ‘mevlam kayıra’ durumu… 

Her biri gelecek kaygısı ile yaşayan, ülkeden umudunu kestiği için çoğunluğu yurt dışına gitmeyi hedefleyen gençlere ‘dünyayı gezin’ diyebilen, kendi ‘sağlıklı beslenme diyetini’  halka tavsiye eden bir zihniyetin, ülkedeki açlık ve sefaleti gördüğünü söylemek mümkün mü? Belli ki, bambaşka bir dünyada kendisi!..

Oysa durum hiç olmadığı kadar kötü!.. Enflasyonda Sudan, Somali ligindeyiz ve bunun savaşla filan da ilgisi yok!.. ‘Geliyorum’ diye bağırarak geldi bu ekonomik veriler! Her geçen gün yoksullaşan ‘doymak için yaşayan’ büyük çoğunluğun içinde hala ülkeyi bu hale getirenlere oy vermeyi içine sindirenlerin olması (başta muhalefet) üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Demek ki kötü ekonomi, açlık yokluk, yoksulluk bir iktidarı seçimde göndermeye yetmiyor. Eski dönemlerde bunun çok daha azı, iktidarı gönderirdi.  Şimdi bakıyorsunuz kimilerinde adeta ‘celladına aşık olma’ hali var ama bu insanlara gerçekleri anlatma, umut olma noktasında da bir zafiyet var. Güven ve inandırıcılık muhalefetin hala sağlayabildiği bir durum değil. Muhalefetten iktidara gelirlerse ne yapacaklarına ilişkin güven ve umut veren ciddi bir ekonomik program bekleniyor ancak Parlamenter sisteme dönüş dışında somut bir açıklama olamıyor. Bu da şu anda iş, aş derdine düşmüş halkın beklentisini karşılamıyor. 

Hal böyleyken iktidar bir de hukukçuların Anayasa’ya aykırılığına dikkat çektiği ucube bir seçim sistemini ülkeye dayatmaya çalışıyor. Artık tamamen ‘yandaş’ hale getirilen AYM bu yasayı geri çevirir mi, hiç sanmıyorum. Sandıkları kendi dönemlerinde işe aldıkları en genç hakimlere teslim etmeye çalışmaları bile başlı başına büyük sorun. Seçim yasası bu haliyle bırakın milli iradenin sandığa yansımasını, sandık güvenliğini bile riske sokabilir.  Görünen o ki iktidar sandık güvenliğini değil güvensizliğini amaçlıyor. Bin türlü ince ayak oyunlarıyla seçimi dizayn etmeye çalışan iktidar karşısında daha etkili bir muhalefet beklemek hakkımız değil mi?..