Ekolojik, yaşamın sürdürülebildiği bir toplum için yazıyorum. Özgürlükçü, eşitlikçi, dayanışmacı, paylaşımcı olunmadan ekolojik toplumun gerçekleştirilmesi elbette olası değildir.

Kadınlar yoldaşımız olmazlarsa amacımızı gerçekleştirebilmemiz ve yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamamız hayâl bile edilemez! Kadınlar olmadan asla!..

O zaman öncelikli görevimiz erkek egemen düzene ve egemenliğine son vermektir. Kadınları katleden, eril konuşan, mülkiyeti erkeklerin tekeline veren; kadını yok sayan erkek egemenliğine karşı yıkıcı mücadele vermek ve mutlaka kazanmak zorundayız.

Yaşıyoruz; özellikle siyasal alanda, kadınlara kota verilmesi sorunlarımızı çözmüyor. Kadın başbakanın neler yaptığını 90’lı yıllarda gördük. Şimdilerde umutları olan kadın parti genel başkanının içişleri bakanlığı dönemindeki faili meçhullerin sayısı da meçhuldür. Demem o ki, bu sermayeci düzende kadınları görevlere getirmekle sorunları çözülemiyor. Hani, nasıl sivil var askerden asker, işte sermayenin görevlendirdiği kadınlar da erkeklerden erkek!

Önemli olan ortak mücadelelerimizle ekolojik toplumsal yapıyı inşa ederek, erkek egemen topluma ve egemenliğine son vermektir. Bu zaferi ekonomik, politik, kültürel alanlarda olduğu gibi her alanda kazanabilmeliyiz.

Zaten, hiyerarşik toplumun erkeğin kadın üzerindeki egemenliğiyle başladığını biliyoruz. Eğer bir düzen hiyerarşik yapıdaysa, orada özgürlükten, eşitlikten söz edilemez. Erkek egemenliğinin, sınıflı toplumlar olarak gelişmesini, güçlenmesini artırdığı da tarihsel toplumsal gerçektir. İşte erkek egemen, mülkiyetçi toplumun bugün geldiği aşama ortadadır: Doğaya egemen olma çabaları, kadını köleleştirme... Ülkemizde yaşadıklarımıza bakar mısınız? Ekolojik yıkım ve kadın cinayetleri, kadına şiddet koşut olarak geliştiriliyorlar!

Kadınların mücadelesi toplumsal kurtuluşu da sağlayacaktır. Kadınların boyunduruktan kurtulmaları, toplumun boyunduruktan kurtulması demektir. Yani kadınlar Lilith olmalıdırlar. Lilith, Âdemin ilk eşidir. Var oluşu Âdem’ den bağımsızdır. Âdem ile eşittir. Ya baskıcı ve egemen olmak isteyen Âdem bunu kabul eder mi? İşte o zaman Lilith’siz kalmaya mahkûm olur.

Âdem bu yalnızlıktan sıkılır. Sonunda da kendisine uygun olarak düşündüğü; gölgesinde ve kendisine boyun eğerek yaşamayı, çizdiği yolda büyük bir sadakatle yaşamayı kabullenen kadınına kavuşur: Havva! Kaburgasından bir parçadır, erkeğin varlığından küçücük bir parça...

Evet, kadınlar kendilerini Lilith olarak görüyorlar. Havva olmayı kabul etmiyorlar. Lilithler’in çoğalmaları toplumun doğallaşması, özgürleşmesi, mutlu olması demektir. Kadınların Havvalık’tan kurtulup Lilith’leşmelerine destek olmak zorundayız. Kadınların kazanması demek daha insanca, daha özgür ve daha kendini var ederek yaşamak demektir.

Egemen zihniyet yenilgiye uğratılmalı, yaşamın ekolojik komünal düzende sürdürülmesi sağlanmalıdır. Mutlaka kadınlarla birlikte! Havva’ dan kurtulup Lilithler’ e kavuşmak dileğiyle...