Kılıçdaroğlu ve ekibinin başarısını tebrik ederek başlayalım yazıya. İlk defa oy kullanacak 18 yaşındaki --yani üniversiteye yeni başlamış- kitlenin geleceğe dair inancını yükselttiği ve üniversite mezunu ümitsiz genç işsizlerin hem maddi hem de manevi olarak çok önemli bir desteğe ulaşmalarını sağladığı için elbette...

Büyük bir siyasal iletişim başarısıdır. Ve “Kılıçdaroğlu’nda liderlik vasfı yok” diye zırvalayanlara güzel bir ders vermiştir. 3600 ek gösterge, asgari ücret rakamlarının belirlenmesi, sözleşmeli memurların kadroya alınması gibi konularda da daha önce hükümetten önce hareket ederek, AKP Hükümetinin bu uygulamaları hayata geçirmelerine neden olmuştur. Ve bu yolla da takip eden pozisyonundan çıkıp ‘’izlenilen’’ ve ‘’yol gösteren’’ durumuna geçerek kendisine muhalefet eden tüm kesimlere gereken cevabı vermiştir.

CHP içindeki ‘’Kripto’’ Anti-Kemalciler, 6’lı masanın bileşeni olup Kılıçdaroğlu’na karşı olanlar, CHP içinden kopup savrulan ve kendisinin liderliğini eleştiren ‘’Trol Genel Başkanlar’’ ve AKTroller’e karşı müthiş bir hamledir.

Anladığım kadarıyla, seçime kadar hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan’ı benzer kararlar almaya zorlayacak Sayın Genel Başkan. EYT konusunun da bunlardan biri olduğunun ilk sinyalini de yine kendisinin sosyal medya hesabında duyurması, kendisine duyduğu özgüvenin bir karşılığı olarak okumak lazım. Bu konuda müjdeli haber bekleyen milyonlarca insanı düşününce, tıpkı KYK’lıların borç faizlerinin silinmesi ile kendisine teveccüh gösteren milyonlarca genç seçmeni düşündüğümüzde bu işi ilk turda bitireceğini söylemek mümkün artık.

Önümüzdeki günlerde bu iki konunun oylara yansımasını hep beraber değerlendiririz.

Kendisinin ‘’liderlik’’ vasıfları konusuna dönersek, son 1 yılda yaptığı üç önemli çıkışı da hatırlamakta fayda var. Birincisi, bürokratlara yaptığı çağrı ile verdiği tarihten sonra kendilerine zorla iş yaptırılmasının önüne geçmiştir. Ve daha sonra Kemal Bey’in verdiği bazı mülakatlarda bu çağrının karşılık bulduğunu gördük. Birçok kanaldan kendisine ve partiye belgeler gelmeye başladığını söylemesi bunun bir işareti. Şu anlama geliyor bu da: Bürokrasi yani Ankara kendisine güven duymuş ve 13. Cumhurbaşkanı olacağına artık iyice ikna olmuştur.

İkinci olarak da geçen hafta 5’li Çete ile ilgili yaptığı açıklama son derece önemli ve kendisinin ne denli güçlü bir lider olduğunun örneğidir. “Aramı bulmaya yeltenen sermayedar, holding, piyasa, kim olursa olsun pişman olur” diyerek aynı anda birçok isim ve çevreye güzel bir mesaj vermiştir. (Mesaj hafif kalacak hatta. Ayar vermiştir desek daha doğru olacak sanırım. )

Helalleşme çağrısı da bu anlamda değerlendirilebilir. Her ne kadar ‘’bizim mahalle’’yi başta tedirgin edip yeterince anlaşılmadıysa da geçmişte mağduriyet yaşayan kitleleri temsilen görüştüğü insanlarla verdiği mesajlar asırlık partinin de değişimin mümkün olabileceğinin işaretidir.

Adalet Yürüyüşü ile başlayan bu stratejik hamleler zincirine eklenen Millet İttifakı’nın kurulması ve bu ortaklığının devamının sağlanabilmesi ve ardından bu ittifakın 6’lı Masa’ya evrilmesi konusundaki başarılarını da eklediğimizde, kendisine çok yakında Sayın Genel Başkan yerine Sayın Cumhurbaşkanı diye hitap edeceğimizi şimdiden söylemek mümkün!

128 Milyar Dolar nerede diye başlayan ve hükümeti kamuoyu nezdinde ekonominin başarısız yönetildiğine dair 1-2 iletişim hamlesi ile taçlanacak bir seçim süreci hepimizin birlikte kutlayacağı mutlu bir son ile bitecek.

Daha doğrusu kâbus bitecek ama süreç en baştan ve yeniden başlayacak. Kendisinin ‘’ustalık’’ dönemi de o zaman başlıyor işte. Cumhuriyet’i 2. Yüzyılında ilk kurulduğu zamanki halinden daha güçlü bir geleceğe taşıma becerisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan birisine çok yakışacak!