2022 özelliği olan bir yıl.

İzmir'imizin kurtuluşunun, İstiklal Savaşımızın zaferle taçlanmasının 100’üncü yılı.

100'üncü yıl için devlet ve diğer kurumlar ne gibi hazırlıklar yapıyor diye merak ettim. Biraz araştırdım. Devlet kurumlarının, Bakanlıkların, Genelkurmay Başkanlığı ve İzmir Valiliği'nin konuyla ilgili yaptığı herhangi bir açıklamasını ya da haberini göremedim. Gözümden kaçmış olabilir.

Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer'in 5 Temmuz 2020 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nden Hazal Ocak'a verdiği röportajı okudum.

Tunç Soyer, İzmir'in Kurtuluşu’nun 100’üncü yılı için yapılması planlanan işleri 4 başlıkta açıklamış.

Röportajdan bu dört maddeyi kısaltarak başkanın sözleriyle alıntılıyorum:

"Birincisi görkemli bir 100. Yıl Anıtı tasarım yarışmasıyla belirlenecek. Muazzam bir anıt kazandıracağız. İkincisi 100. Yıl Kurtuluş Müzesi. İzmir’e bütün bu hikâyeyi, kurtuluşun serüvenini anlatan müzeye kavuşturacağız. Üçüncüsü 100. Yıl Marşı. Yani biz 90 yıldır 10. Yıl Marşı’nı söylüyoruz. Vakti geldi bir 100. Yıl Marşı’na ihtiyacımız var. Onu da dört dörtlük jüriyle seçeceğiz, oluşturacağız ve 100. Yıl marşı çıkarttıracağız ortaya. Dördüncüsü de bir 100. Yıl canlandırması. 26 Ağustos 2022’de Afyon Kocatepe’den yola çıkacağız ama o yolculuk tamamen o günün canlandırması şeklinde cereyan edecek.

…Bütün güzergâhı zaman tüneline dönüştüreceğiz. Tarihsel zaman tüneli gibi... 26 Ağustos 2022’den Hükümet Konağı’nda bayrağın çekildiği ana kadar o 14 günü birebir canlandıracağız ve canlı yayımlayacağız. Genel Başkan da katılacak.

…Şimdiden başladık. Muazzam görkemli bir 100. Yıl yapacağız. İzmir’in dağlarında çiçekler açtığını göreceksiniz."

Röportajın üzerinden 1,5 yıl geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesi kamuoyuna bizzat başkan tarafından açıklanan müjdeler konusunda hayli yol aldı.

Birincisi 100. Yıl marşı için şiir ve beste yarışması düzenlendi. Şiir yarışması sonuçlandı ve beste yarışması açıldı. Süreç devam ediyor. 29 Ekim 2022'de final konseri, kazananın ilan edilmesi ve ödül töreni yapılacak.

İkinci olarak 100. Yıl Kurtuluş Müzesi için çalışmalar başlatıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Konak Belediyesi arasında tarihi Alanyalı Konağı’nın 100. Yılı Anı Evi’ne dönüştürülmesi için protokol imzalandı.

Açıklanan 4. madde için de bir sıkıntı gözükmüyor. Süreç 26 Ağustos'ta başlayacak. Hatta onun öncesinde “İzmir’e Doğru: 9 Eylül” belgeseli geçtiğimiz yıl gösterime girdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle ve Folkart’ın sponsorluğunda çekilen belgeselin yönetmenliğini Mesut Gengeç, genel koordinatörlüğünü Bülent Günal, proje sorumluluğunu ise Yılmaz Aydın yaptı.

Geriye kaldı Kurtuluş Anıtı.

100'üncü yıla yakışır bir Kurtuluş Anıtı için de Sayın Tunç Soyer'den müjdeli haberi bekliyor, kendisine teşekkür ediyorum.

Umarım devletimiz ve diğer ilgili kuruluşlar da Kurtuluş'un 100. Yılını önemser ve bu önemli tarihi layık olduğu şekilde kutlayabiliriz.
 


Hiçbir başarı cezasız kalmaz…

Hafta içinde Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde dekan değişti. 2018 yılından bu yana dekanlık görevini yürüten Prof. Dilek Takımcı'nın yerine Çeşme Turizm Fakültesi'nde dekanlık görevini yapan Prof. Bilgehan Gültekin atandı.

Şaşırdım mı?

Hayır…

Üzüldüm mü?

Evet…

Dilek Takımcı, göreve geldiği günden bu yana Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi için başarılı işlere imza attı. Ege Ajans'ın etkinliğini güçlendirdi, 2017 yılından bu yana da Medya Araştırmaları ve Uygulama Merkezi'nin başındaydı.

Takımcı dekanlığı süresince özellikle yerel medya ile fakülte arasındaki ilişkileri canlandırmak, yeni mezunlara istihdam yaratmak, iletişim fakültesini sahaya indirmek, sektörün sorunlarına akademik yaklaşımlarda bulunmak adına çaba sarf etti. Ve bu çalışmalarında da başarılı oldu. Onun döneminde İzmir basını ile Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi arasında sıcak ilişkiler kuruldu. Basın İlan Kurumu, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve diğer kurumlarla iş birliği çalışmaları yapıldı.

Profesör Takımcı aynı zamanda İletişim Fakültesi Mezunları ile de aidiyet bağlarını güçlendirmek için bir dizi etkinliği hayata geçirdi. İletişim mezunlarının diplomasının medya sektöründe resmi kanunlarla tanımlanması ve yasal düzenlemeler yapılması için girişimlerde bulundu. Fakülte akademisyenleri ve öğrenci temsilcilerinin de katılımıyla eğitim kalitesinin artması ve öğrencilerin sorunlarına hızlı ve etkili çözümler üretmek için aylık düzenli toplantılar yaptı.

Elbette bu kadar iş yapınca da emekleri karşılıksız kalmadı ve görev süresi dolunca tekrar dekan olarak atanmadı.

Sayın Takımcı'ya mesleğimize yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ediyor ve başarılarının yeni dönemde de süreceğine yürekten inanıyorum.

İletişim Fakültesi'ne dekan olarak atanan Prof. Bilgehan Gültekin de fakülteye yabancı bir isim değil. Eski bir mezun olarak isteğim Sayın Gültekin'in de aynı başarı çizgisini sürdürmesi.