İzmir’in yangın yerinden yaratılan şahane bir alan olan Kültürpark, bu kentin kesinlikle koruması, içinde yapılaşmalara izin verilmemesi gereken nadide bir parçası. Ne var ki bunca yıldır, gelen her yeni yönetim Kültürpark’ın dokusunu bozacak işler yapmaktan geri kalmadı!..

İçinde marketler açıldı, koca koca binalar dikildi, kamu kurumlarına iş yeri oldu, üniversitelere tahsis edilmek istendi… Hep tartışmalara konu oldu, orasından burasından çekiştirildi, her şeye rağmen 1936’dan bu yana varlığını sürdürdü.

Kültürpark içinde tarihi çok eskilere dayanan yapılar vardır, örneğin Göl Gazinosu, Ada Gazinosu gibi… Bunların yasal müstecirleri çoktan işten çekildi, alt müstecirler ise yer kazanmak adına yaptıkları eklentilerle güzelim mekanları gecekonduya çevirdi. Büyükşehir Belediyesi bu kez iyi bir iş yaparak müstecirliklere son verdi!..

Son günlerde Ada Gazinosu’nun yıkılmış fotoğrafları sosyal medyada dolaşıyor. Bu yıkımı Belediye yapmış gibi bir algı var. Oysa değil, alt müstecirler bu yıkımı yapanlar. Artık işleri bitti diye, mekanları viraneye çevirip hurdaları satıp savıyorlar, çıkan manzara içler acısı!..

İşin garip tarafı, neredeyse Kültürpark ile yaşıt olan bu değerli tarihi yapılar gecekonduya çevrilirken ve sonunda yine işleticisi tarafından yıkılırken, Kültürpark yönetimi ya görmüyor, ya da müdahale etmiyor!..

Misal, Ada Gazinosu bu kentin hafızasıdır, on binlerce ailenin anılarında yer alan özel günlerine ev sahipliği yapmıştır. Büyükşehir Belediyesi, Kültürpark’ın doğal dokusunu bozmayan, sit değeri taşıyan yapıları koruyan projelerle kentlinin karşısına çıkmalı, beklediğimiz budur.

2020 de umudu korumak

Kendimi bildim bileli, yeni bir yılı karşılarken tek temennim, ‘eskiyi aramayalım’ olmuştur. Hem kişisel olarak, hem ülke ve dünya açısından ‘mevcut durumu korumak, geriye gitmemek’ bile başarı gibi gelir bana. Hele Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız, bu temenni daha bir anlam kazanır.

Zira son yıllarımız bırakın mevcudu korumayı , pek çok şeyi feda ettiğimiz, klişe güzel temennilerin havada kaldığı, çokça eleştirdiğimiz 90’ları aradığımız yıllar oldu ne yazık ki!..

AKP’li yıllar her alanda, telafisi zor hasar yarattı. Eğitim, sağlık, hak ve özgürlükler, sanat, bilim… En önemlisi adalet, yargı sistemleri tahrip edildi. Ama her otoriter rejim gibi bunun da sonu elbet gelecek. Laik demokratik parlamenter sistemi değiştirme çabaları boşa çıkacak. Her şeyi/mizi çalabilirler ama umudu vermeyeceğiz. Evet, 2020 hepimiz için daha zor bir yıl olacak ama umudumuzu koruyacağız. 10 yıl, 20 yıl insan ömrü için uzun, ülke tarihleri için kısa zaman dilimleridir. Tünelin ucunda ışık var, ilk seçimlerin umudumuzu boşa çıkarmayacağını artık görmek istiyoruz. Üstat Çetin Altan yaşasaydı hala yazar mıydı bilmiyorum ama ben ustayı anarak yazıyorum, ‘enseyi karartmayalım’…