Cumhuriyet'te yer alan yazı şöyle;

26 Ağustos 2017 günü aramızdan ayrılan Muzaffer İzgü, Adana’da, 29 Ekim 1933’te, Cumhuriyet’in 10. yılında doğdu. Çocukluğu yoksullukla, yoksunlukla geçti. Kitaplarla kış aylarında, sıcak olduğu için gittiği Halkevi kitaplığında tanıştı. Parasız yatılı olarak Diyarbakır İlköğretmen Okulu’na girdi. Türkiye’nin birçok yerinde ilkokul ve ortaokul öğretmenliği yaptıktan sonra 1978’de İzmir’e yerleşti.

Halkevi’nde edindiği okuma aşkı, onu çevresinde gördüklerini, yaşadıklarını yazma isteğiyle doldurmuştu. “Gülmecenin asıl görevi olaya parmak basmaktır ve basılan parmak iyi bir yere basılmalıdır” diyerek gülme öğesinin amaç değil araç olduğu bilinciyle gülmeceyi seçti. 1959’dan başlayarak gülmecesinin kozasını ördü ve Nasrettin Hoca geleneğinin günümüzdeki usta bir sürdürücüsü oldu. 100’den fazla kitabında toplumsal, siyasal yaşamımızın çarpıklıklarını, insanın durumlarını okuduk. Okurken düşündük, öğrendik, güldük; kimi zaman gülümsedik kimi zaman kahkaha attık.

Muzaffer İzgü, toplumumuzda yaşananlardan süzdüklerini aktarırken eleştirel gerçekçi yöntemiyle insanlardaki ruhsal çarpıklıklara ve ezikliklere güldürü öğesini başarıyla kattı. Yaşadıklarından, gözlediklerinden yarattığı ve çeşitli anlarını, durumlarını anlattığı kişiler, her an görebileceğimiz kişilerdir. Anlattığı olaylar hemen her gün yanı başımızda yaşanmaktadır. Anlattığı çevre olanca gerçekliği ve somutluğuyla yaşadığımız çevredir. Bunlara onun sevecen yaklaşımını eklediğimizde içinde yaşadığımız toplumu gözlemenin bir aynasıyla yüz yüze geldiğimizi görürüz. Atasözleriyle, deyimlerle, yerel sözcüklerle zenginleştirdiği halk dilinin, aydın duyarlılığıyla durulaştırılmış Türkçesinin sağladığı akıcı anlatım, okurları ellerinden bırakamayacağı kitaplarla buluşturur. Bu buluşma, sevilen bir yazarla buluşma olur ve onun okurları çoğaldıkça çoğalır.

İnsandır onun yazarlığının özü. Ezilmişliğiyle var olan, saflığıyla yaşayan; sevgisini, sevecenliğini, vicdanını hiç yitirmeyen “küçük insan”. İnsan merkezli, insani olana yönelmiş bir çizgi üzerinde yürür yazdıkları. Sıradan insanların acıları, sevinçleri, özlemleri, düşleri, düş kırıklıklarını, “memleketimizden insan manzaraları”nı sahneler gözümüzün önüne. Bu sahnede, bilinçbilinçsizlik, kabalık-incelik, duyarlılık- duyarsızlık, sevgi doluluk-sevgisizlik iç içedir. Bu sahnenin bir başka özelliği de insana sevgiyle, iyimserlikle, sevecenlikle, sevimlilikle yaklaşan bir ayna olmasıdır; onun aynasından yansıyan bir yaşamdır.

O, yaşamımızın nice parçalarını bulabileceğimiz, insani duyarlıkla yaşamın gülünç yanlarını birleştiren, yaşamı ve insanı anlama ustalığının bilgeliğiyle ve yurtseverlik bilincindeki sapmaz tutarlılıkla gözlemlediği görünümleri aktaran, romanları, öykü kitapları, oyunları, çocuk kitapları ile gülmece edebiyatımızın ve çocuk edebiyatımızın büyük ustasıdır.

Muzaffer İzgü, çocuk yüreklerinde biriktirdiği sevgisi ve çağının tanığı kitaplarıyla bir ölümsüz bayrak olacak.

Editör: Haber Merkezi