Yunus Kara ile Agon programının konuğu Toprak Sahne Tiyatrosu Kurucusu Onur Çatal oldu. Urla Belediyesi’ne atanan kayyumun Toprak Sahne Festivali’ne bütçe ayırmadığını ifade eden Çatal, “Her şeye para bulan belediye ‘festivale bütçem yok’ dedi. Kendimi bildim bileli bu iktidarın olduğu bir dönemde sanat yapmaya çalışıyorum. Ne sanat anlayışları ne planlarını ne de bakışı var. İçine tükürmekten başka bir şey bilmiyorlar” dedi.

Toprak Sahne Tiyatrosu’nun kuruluşundan bahseden Çatal , “Üniversiten mezun olduktan sonra Urla’ya yerleştim ve bir süre reklamcılık yaptım. Tiyatro tasarımı için ofisime gelen arkadaşlar sayesinde tiyatroya girdim. Daha sonra içimde olan tiyatroya yöneldim. İlk başta işler yap-boz şeklinde ilerliyordu. Dernek kurmaya karar verdik. 2010 yılında Urla Kültür Sanat ve Tiyatro Derneği’ni kurduk. Hala açıktır. Dernek tiyatrosu olarak çalışmaya başladık. Bir süre sonra dernek tiyatrosunun bize yetmediğini gördük. 2012’den bu zamana da Toprak Sahne Tiyatrosu ile profesyonel olarak işimizi yapıyoruz. İsmimizi de Urla’nın köylerindeki insanlar koymuştur. Onun için çok değerlidir” diye konuştu.

KOMEDİ OYUNU

Sığınamayanlar oyunu hakkında konuşan Çatal, “2015’ten bir elimizde olan bir oyun ve kursiyerler kadın arkadaşlarla çalışıldı ve o dönem çok oturmadı. Kadın oyunu yapmak istiyorduk. Kadına şiddete karşı söz söylemek istiyorduk. Sonra elimizde Sığınamayanlar tekstinin olduğunu hatırladık. Pandemi döneminde de bu oyuna çalıştık. Kadına yönelik şiddeti ele alan oyunlar hep bir dram içeriri. Bu oyun dram değil. Kadınların yaşadığı baskıyla dalga geçişi de ele alıyor. Şarkılı ve danslı bir komedi. Bu oyunun dramı finalde. Bizim gibi kadınları bilir misiniz diye soruyor” dedi. Ayrıca Çatal, 23 Haziran ve 30 Haziran tarihlerinde Nazım Hikmet Kültür Merkez'inde oynanancak Sığınamayanlar oyununa tiyatro severleri davet etti.

‘KAYYUM ENGEL OLAMAZ’

Urla’da yıllardır devam eden Toprak Sahne Festivali’nin neden sahnelenemediğini anlatan Çatal şöyle konuştu: “Bu festival bütün tiyatro emekçilerinin yaptığı bir festivaldi. Çok badireler atlattı. Belediye başkanı değişti. Trafoları zincirletti. Herkese açık alanda, belediyeye ait amfide oyun oynuyoruz diye zabıta tutanak tuttu. Buna rağmen oynadık. Kimseden destek görmedik ama Urla esnafını gezdik. 50-100 lira destek olmaya çalıştılar. Parası olmayan ‘Al sana bir kilo çay’ deyip çay verdi. Böyle yaptık festivali. Geçen sene pandemiden önce kayyuma dilekçe yazdık. 9’uncusunu yapacağımız festival için izin istedik. Vermediler. Tiyatro kimin tavuğuna kış demiştir ya da bu zamana kadar kimi terörist etmiştir. Yaptığı en kötü şey okuma alışkanlığı kazandırmaktır ya da analitik düşünceye sevk etmektir. Her şeye para bulan belediye festivale bütçem yok dedi. Sadece şehir içi ulaşımı karşılayabileceğini söyledi. Kendimi bildim bileli bu iktidarın olduğu bir dönemde sanat yapmaya çalışıyorum. Ne sanat anlayışları ne planlarını ne de bakışı var. İçine tükürmekten başka bir şey bilmiyorlar. Şu an kayyumun üzerine atanan kayyumla iletişime de geçmedik. Premierimizi yapmak için kayyuma talepte bulunduk izin vermediler ama kendileri birçok etkinlik yaptılar. Urla’nın halkıyla ilgili değil bu sorun. Beş kuruş paramız yoktu. Ailemizden para aldık yaptık. Biz yapmak istedikten sonra hiçbir kayyum engel olamaz. Artık Urla’daki demokratik kitle örgütlerinin bu festivale sahip çıkmasını bekliyorum.”

‘BİZİM SORUNLARIMIZ AYNI’

Son olarak İzmir Bağımsız Tiyatro Günleri ile ilgili konuşan Çatal, “Bağımsız Tiyatro İnisiyatifi için kurulduğumuz günden beri ayakları en yere basan örgüt diyebilirim. Tiyatro örgütlenmeleri dayanışmayı, ‘yazın İzmir’in sahil kasabalarında bir araya gelelim size destek olalım’ diye biliyorlar sanırım. Bu kötü bir şey değil ama başka bir dayanışmanın başka şeklinin mümkün olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bunun en güzel örneği de İzmir Bağımsız Tiyatro Günleri’dir. Sadece sözle değil, tiyatroların kendi ilişkilerini paylaşması da önemli. Tam olarak bu dayanışmayı göstermek için kuruldu. Tiyatroların birbiriyle yarışıyor algısı çok büyük bir eksiklik. Şimdi de tiyatro örgütlenmeleri birbiriyle yarışıyor algısı var. Bu doğru değil. Bizim sorunlarımız aynı. Biz yarışmıyoruz. İzmir’de nasıl kaliteli tiyatro yaparız derdimiz bu” dedi.

‘BİLİNÇLİ ŞEKİLDE SEÇTİK’

Oyunlarını politik bir çizgide sahnelediklerini dile getiren Çatal, “Sokak tiyatrosunda bizim öncümüz Yenikapı Tiyatrosu’dur. Yenikapı’nın oyunlarının izleyince çok hevesleniyorduk. İlk bir araya geldiğimizde çokseslilik nedeniyle oyun seçimleri ona göre oluyor. Ama başlangıçtan bu yana bir renk skalası koyarsak yeşilden kırmızıya dönmüş durumda. Her tiyatronun kötü oyun çıkarma hakkı vardır ya bizim de ilk bir iki oyunumuz öyleydi. Daha sonra ilişkilerimizi demokratik kitle örgütleriyle pekiştirince daha sosyal sorunları içeren çizgiye evrildik. Bilinçli anlamda ilk politik oyunumuz Nazım Urla’da Hoş Geldin oyunuydu. Derdimiz olmayan hiçbir şeyi sahneye çıkarmadık. Toprak Sahne Tiyatrosu politik bir tiyatro yapar. Söyleyeceğimiz sözü de, belki bir eylem çağrısını da estetik kaygıyla yapmayı düşünüyoruz. Bu çizgiyle ilerlemeye çalışıyoruz. Örneğin ‘Hayata Dönüş’ operasyonlarını anlattığımız Duvar’da sahnelenenler içimizde bir yaraydı. Bu sezon Sığınamayanlar oyununda anlattığımız ve günümüzde mevcut hükümetin gelmesiyle kadına yönelik şiddetin artması içimizde bir yaradır. Bunları sahnede anlatmak bizim için elzemdir. Bilinçli şekilde seçtik” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi