SERAP ATKAN/ İZ GAZETE- İzmir’de aktif faaliyet gösteren ve her yıl düzenli olarak kentin tiyatro hayatına katkı sağlayan on altı bağımsız tiyatro topluluğu, Öteki Beriki Tiyatro Topluluğu kurucusu Yılmaz Tüzün’ün çağrısı ile İzmir Bağımsız Tiyatrolar İnisiyatifi (İzmir BTİ) çatısı altında bir araya geldi. İzmir BTİ, çatısı altında birleşen on altı tiyatrodan biri olan Tiyatrolog Akademi’nin oyuncusu olan Çağrı Turnalı ile keyifli söyleşi yaptık.


GERÇEKLERİ GÖRMEK İSTEYENLER TİYATROYA GELİYOR

SORU 1- Sizce tiyatro nedir ve neden değerli?

Bence tiyatro hayattan çok daha gerçektir. Hayatın, dünyanın çıplak bir yansımasıdır. Hayatta göremediğimiz ya da birilerinin görmemizi istemedikleri her şeyi tiyatro tüm çıplaklığıyla sunuyor bize yazarlar, yönetmenler ve oyuncular aracılığıyla. Tiyatro sanatımız işte bu yüzden çok değerlidir.

Hepimizin günlük hayatta meslekleri, toplumsal kimlikleri var. Bu kimlikler bizi toplumsal roller oynamaya itiyor, gerçek hayatta birer rol kişisine dönüşüyoruz. Öğretmen, doktor, mühendis mesleği toplumda neyi ifade ediyorsa o role bürünüyoruz. Tiyatro sahnesinde bu rollerin gerçek yüzüyle, bilmediklerimizle, görmediklerimizle karşılaşıyoruz.
 

Eğlenmek isteyen insanlar Youtube, TV seyrederek eğlenebiliyorlar. Oysa gerçekleri görmek için tiyatroya geliyorlar. Halk, sanatı artık eğlence olarak değil de gerçekleri gösteren bir ayna olarak görmek istiyor. Birçok tiyatro gerçek olmayan, güldüremeyen komedi oyunlarını tercih etmiyor artık. Tiyatroların sanatsal kaygıları daha ağır basıyor, ne mutlu! Tabii hayatımızı etkileyen bir salgın süreci var. Özellikle İzmir halkını etkileyen bir deprem felaketi yaşadık. Şu an halkımızın gülmeye, eğlenmeye ihtiyacı var ancak değerlerimizi hiçe saymadan bu görevi gerçekleştirmeliyiz diye düşünüyorum.

GENÇLERİN PARLAYAN GÖZLERİ, TİYATROYU İLERİYE GÖTÜRECEK

SORU 2- Tiyatro beklediği önemi görüyor mu ve gençlerin tiyatroya ilgisi nasıl?

Hayatla doğrudan bağlantısı olan bu sanat dalına ilginin tabi ki daha fazla olması gerekliliğini savunuyoruz. Fakat seyircinin tiyatro sadakatini de görmezden gelemeyiz. Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir.” sözünü düstur olarak belirlemek gerekir diye düşünüyorum. Yeni şeylere açık olan zihniyetlerin, öğrenme açlığını doyurmaya çalışmak bizim için de öğretici bir durumdur. Karşılıklı öğrenme durumunu yaşamak gelişimi kaçınılmaz kılıyor. Gençlerin sahnede her şey olabileceklerini anladıkları andan itibaren o özgürlüğün getirdiği heves, sadakate de imza atıyor.

Gençler öğrenmeye hevesli ve yeniliklere açıklar. Gençlerin bu heyecanı kurumumu ayakta tutmaya yetiyor. Elbette ki bu önemi gençler sağlıyor. Ve geleceğimiz çok parlak.

Tiyatrolog Akademi’nin 37 kişilik bir Atölye Oyuncuları kadrosu var. Her biri tiyatro denildiğinde pırıldayan gözler ile bakıyorlar. Onların bu ışığı da tiyatromuzu daha ileri gitmesi için destekliyor.
 

SORU 3- Oynadığınız oyunlar toplum meselelerine dâhil oluyor mu?

Evet oluyor. Ben adalet ve din olgusunu çok önemsiyorum yönettiğim oyunlarda.

“Tutku” bir oyunumuzun konusu mesela.Dini baskıların ve tabuların bir çocuğun hayatındaki etkilerini anlatıyoruz. Eksik eğitim sistemi ve toplum insanları tektipleştiriyor ve tutkularını yok ediyor. “Tutkularımız olmadan ne kadar insanız?” sorusunu soruyoruz seyirciye aslında.

Savaş,ötekileştirme ve ırkçılık hala devam ediyor bu çağda. Tarih tekerrürden ibaret geçmişte olduğu gibi…Bugün de ezen, ezilen ve seyirci kalan taraflar var. Tiyatro aracılığıyla geçmişte yaşananlara ışık tutarak seyirci kalan kısmı da harekete geçirmek ve haksızlıklara gözlerini kapamalarına engel olmaya çalışıyoruz bir oyunumuzda.

Yine başka bir oyunumuz sosyal medyanın insanları nasıl yalnızlaştırdığıyla ilgili. Ayrıca aldatma, yalan söyleme potansiyelini arttıran etmenleri de gözler önüne koyuyoruz.

Holiganizmin, bağımlılığın, güç hayranlığının topluma verdiği zararlarla ilgili de bir oyunumuz var.
 

Kadın erkek ilişkilerindeki yozlaşma,kişisel gelişim konusu üzerinden sağlanan rant da oyunlarımızda işlediğimiz konulardan…

Bu yüzden ‘ in yer face’ yani ’ yüzüne tiyatro’ akımını benimsedik Tiyatrolog olarak, seyircinin de oyuna katılmasını ve seyirciyi gerçeklikle yüzyüze getirerek şok edici unsurlarla onu etkilemeyi amaçlıyoruz. Gerçekle tüm çıplaklığıyla seyirciyi yüzleştirmek ve 2 dakikalığına bile olsa uyanış, değişim ve iyiye güzele yönelme hali yaratmaya çalışıyoruz.

SORU 4- İzmir Bağımsız Tiyatro İnisiyatifi kuruldu. Tiyatrolog olarak siz de yer alıyorsunuz. Niçin kurulduğunu ve inisiyatif içinde bulunma fikrine nasıl sahip olduğunuzu sizden dinleyelim.

Evet, Tiyatrolog olarak İzmir Bağımsız Tiyatro İnisiyatifinde biz de varız. İzmir tiyatrosunun gerçekten ihtiyacı olan bir yapılanmaydı bu. Pandemi süreci, bağımsız tiyatroların ayakta kalma çabası, bağımsız tiyatroların ayakta kalma mücadelesi anlamına da geldi. Gerek tiyatroların kapalı kaldığı süreç, gerekse seyircilerin toplu alanlara girme konusundaki hassasiyetleri, bizi bu yola iten ve inisiyatif sürecimizi hızlandıran sebepler oldu. Tiyatroların bir araya gelerek daha güçlü bir şekilde projeler üretmesi hedeflenmiş durumda. Projelerimizi İzmir halkıyla buluşturmaya az bir zaman kaldı ancak yasaklar bizi yavaşlatıyor mecburen.
 

SORU 5- Peki tiyatronun geleceği nereye gidiyor?

Bu soruya geniş bir perspektiften bakarak değil de sadece İzmir’i baz alarak cevaplamak istiyorum. İzmir’de bundan 10 yıl önce 9-10 tiyatro varken şu an 60’ın üzerinde tiyatro var. Elbette hepsi aktif bir şekilde rol almıyor sanat hayatımızda ancak varlıkları inkar edilemez.

Ben Türk tiyatrosunun geleceğini biraz da Türk oyun yazarlarının ve dramaturglarının elinde olduğunu görüyorum. Shakespeare döneminde bir oyuncu ya da yönetmen söyle desek çok zorlanırsınız ama yazarlar aracılığıyla o dönemin tiyatro anlayışı bugüne aktarılmıştır. İyi yazar, tiyatroya oyuncu da kazandırır. Örneğin Metin Akpınar ve Zeki Alasya’yı Haldun Taner oyunları bize kazandırmıştır diyebilirim.

Onlıne tiyatro eğitmenliğine gelirsek çok memnun olduğum bir durum değil aslında.Ben öğrencimle sahnede birebir temas kurmak isterim.Bunun öğrencinin gelişimini hızlandırdığını düşünüyorum ancak online dersler ile de insanların tiyatrodan kopmasına, soğumasına bir nebze engel olmuş ve bilişsel olarak gelişimde bulunmuş oluyoruz.

SORU 5- Peki tiyatronun geleceği nereye gidiyor?

Tiyatro çıkış noktasını hayattan alan, hayata dair ayrıntıları yansıtan ayna misyonundaki bir kavram olduğu için, diğer her şey gibi, çağa ait gerçeklerle birlikte evrildi. Dolayısıyla eskiye koşulsuz bağlılık değil, koşullara bağlılıkla geçmişi harmanlamamız gerek. Farkındalık yaratmamızın elzem olduğu, esasında sahneye ihtiyaç duymayan ve her yeri sahne kabul edebileceğimiz bir çağdayız şu an. Hayatın modası geçmez, dolayısıyla tiyatronun da geçmeyecektir. Şu an dijitale doğru evrilme süreci içindeyiz ama hayat normale döndüğü zaman eminim ne oyuncular ne de seyirci bu dijital pazardan faydalanmayacaklardır. Tiyatronun insanları bütünleştiren, bir araya getiren büyüsü var. Evde oturup tiyatro oyunu seyretmek bu büyüyü yok ediyor ve tiyatro salonunda izlenen oyunlardan alınan tadı vermiyor.

ASLA VAZGEÇMESİNLER!

SORU 6- Son olarak tiyatroyla ilgileneceklere önerileriniz var mı?

Asla vazgeçmesinler. Öncelikle iyi insan olmak için çabalasınlar. Ben kendi kadromda, atölye oyuncularını oluştururken bu özelliği ön planda tuttum. Yetenek çalışarak geliştirilebilir bir şeydir. Ortalama onbin saat çalışarak pek çok konuda ustalaşa bileceğiniz bilim çevrelerince de kabul ediliyor artık.

Konservatuar eğitimi tabii ki çok kıymetli ama tiyatro usta, çırak ilişkisi ile öğrenilebilir. Yeter ki çalışın, okuyun, araştırın, izleyin ve vazgeçmeyin. Tiyatrolog Akademi’de her yaş ve meslekten öğrencim var. İstemek ve vazgeçmemek gerekiyor. Onlar da bu sözlerin sanırım bir kanatı oldular. Atölye Oyuncuları’mı ve öğrencilerimi tiyatro sanatı katkılarından ve farkındalıklarından dolayı kutluyorum.
 

İZMİR BTİ'NİN BASIN BİLDİRİSİ

Bizler, bağımsız tiyatrolarız… Bizler, İzmir’de tiyatro edimiyle varlığını sürdüren, üreten tiyatrolarız. Yaşadığımız kentin eşitlik, evrensellik esasıyla perdelerini açan sanat üreticileriyiz. “Buradaydık! Sahnedeydik!” diyebilmek, daha da yazmak, oynamak, tasarlamak için; yüzyıllardır söylenmiş, yazılmış, çizilmiş sanatın içinde: “Tiyatro sahnesini seçmişleriz.” Kentimizin tiyatro belleğinin seyrinde görünebilir olmak, üretmişler olabilmek için, bağımsızlaşanlarız sahnelerimizde… Öyleyse, insanın tasasına, hüznüne, kahkahasına, hikâyesine ortak bizler, şimdi birbirimizin tiyatrolarının ortaklaşan dertleriyle dayanışmak için yola çıkıyoruz. “İzmir’de Bağımsız Tiyatrolar Var!” diyoruz. Her daim dayanışmayla…

 


 

HANGİ TİYATROLAR YER ALIYOR?

Bir Varmış Bir Yokmuş Tiyatro, Günce Sanat Tiyatrosu, Han Tiyatrosu, İzmir Halk Tiyatrosu, New York Sanat Akademi, Oyun Hamuru Tiyatrosu, Öteki Beriki Tiyatro Topluluğu, Roket Yapım, Tiyatro Kalemi, Tiyatro Nienor, Tiyatro Pınarı, Tiyatro Punta, Tiyatro Salt, Tiyatrohane, Tiyatrolog, Toprak Sahne Tiyatrosu.

 

Editör: Haber Merkezi