Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden yeni mezun olan Bıraktuğ, tiyatro bölümünü tercih etmek isteyen öğrencilere tavsiyelerde bulunarak “Bu bölümü tercih edecek öğrenciler, bu işi gerçekten isteyip istemediklerine emin olmalılar” dedi.

Avrupa Birliği Destekli bir proje ile Polonya'da bulunan bir tiyatroda çalışma fırsatı yakalayan genç tiyatrocu Nur Banu Bıraktuğ, Polonya'da tutuklu kadınlara bir ay boyunca tiyatro eğitimi veren tutuklu kadınlardan oluşan bir oyunu yönetti. Oyunla ilgili Bıraktuğ “Öyle güçlü bir bağ kurduk ki birbirimizle, ayrılması çok zor oldu. Aynı dili bile konuşamayan, bambaşka ülkelerin ve kültürlerin insanlarıyken, birbirimizi anladık ve sarılarak, ağlayarak veda ettik. Engelleri aşmak için tiyatro inanılmaz güçlü bir araç” diye konuştu.

TİYATRO HEYECANINIZ NASIL BAŞLADI?

Seviyorum. Aslında çok karışık bir cevabım yok. Öncesinde başka bölümler okumaya, başka işler yapmaya karar verme aşamasında idim. Ardından, madem bu mesleği seviyorum, neden tüm mesaimi bu işe harcayıp, geçimimi de bu iş ile sağlamayayım diye düşündüm ve ardından ayrıntılı ve akademik bir eğitim almak için konservatuvar okumaya karar verdim Daha sonra dünyada neler olup bittiğini merak etmeye başladım ve başka ülkeler görmek, insanlar tanımak ve oyunlar izlemek için yola çıktım.Avrupa Birliği destekli öğrenci değişim programı olan ERASMUS ile bir süre Lithuanian Music and Theatre Academy’de okudum. Ardından yine Avrupa Birliği Destekli bir proje ilebir süre Polonya’da bulunan Teatr Brama tiyatrosunda çalıştım. Şimdi yeniden ülkemdeyim. Yolun çok başında biri olarak, hem öğrenmeye devam edeceğim hem de bu
mesleği yapmak için elimden geleni yapacağım.

TİYATRO BÖLÜMÜNÜ TERCİH EDECEK ARKADAŞLAR HANGİ İDEALLER İLE BU YOLA ÇIKMALI?

Bence ilk olarak gerçekten isteyip istemediklerine emin olmalılar. Tabii bu her bölüm için geçerli. Hangi okulu istedikleri de önemli bence. Daha sonra bu 4 yıl boyunca, görülecek dersler araştırılmalı ve bunlara ilgimiz var mı, yoksa sadece yüzeysel olarak bir ilgiden mi ibaret sorusu sorulmalı. Çünkü yoğun ve yorucu bir tempoya girilecek ve hayat boyu da böyle devam edilecek. Bu sebepten ötürü emin olduktan sonra ,“Bu okulu kazanmak için, öğrencisi olmak için neler yapmalı?” sorusu sorulmalı ve bence bu alanda eğitimli hocalarımızda destekler alınmalı ve onların tecrübeleri dinlenmelidir.

TİYATRO KARİYERİNDEKİ HEDEFLERİN NELER?
Ben tüm dünya ile ilişkili işler yapmak istiyorum. Yerelde başlayıp, uluslararasına taşınacak işlerde bulunmak istiyorum. Çünkü dünya artık çok küçük ve her ülkeden, her milliyetten aynı mesleği yaptığımız arkadaşlarımız, hocalarımız var. Onlarla bir arada olmak istiyorum. Tiyatronun tüm bir halk ile buluşmasını, toplumun her bireyinin bir şekilde tiyatro ile ilgilenmesini ve toplumların tiyatroyu sevmesini istiyorum. Kültürel bir mozaiğin içinde yer almak ve orada tiyatro yapmak istiyorum.

TİYATRO DIŞINDA, TİYATROYA NELER KATKI SAĞLAR? KENDİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPIYORSUN?

Bence en önemlisi farklı alanlarda da eğitimler almak ve kendimizi geliştirmeye çalışmak.Mesela tiyatro okurken bir yandan da yapay zeka ile ilgili bir konferansa katılmak. Bu sadece bir örnek, aklıma gelen ilk örnek. Çünkü tiyatro aslında tüm bir yaşamı içinde bulunduran bir sanat dalı. Yaşanan veya yaşanabilecek olan her şeyi anlatır. Bu yüzden tiyatro dışında ne bilirsek kar gibi geliyor bana. Ve tabi ki bu uçsuz bucaksız bir deniz gibi... Ben seyahat
ederek öğrenmeyi çok severim. Bir müzeye gidip, incelemeyi,ardından onunla ilgili okumalar yapmayı… Bir sergiye gitmeyi . Veya bir ülkede hiç tanımadığım bir sokakta kaybolmayı…Yerel yapısını, kendine has sokaklarını tanımayı, tiyatrolarını ziyaret etmeyi, hiç tanışmadığımız insanlarıyla bir anda tanışıp, sohbetler etmeyi, ülkeyi o ülkenin insanlarından, sokaklarından öğrenmeyi çok severim. Her bir sokağa girdiğimde, oranın tarihine göre, orada yaşamak nasıldı diye hayal kurarım. 

Mesela 2. Dünya Savaşı sırasında Krakow’da yaşayan bir Yahudi olsaydım, Londra yangını sırasında Londra’da yaşayan bir İngiliz olsaydım, Yugoslavya’nın son zamanlarında yaşayan bir Boşnak olsaydım, 1.Dünya Savaşı’nda Selanikli bir Türk olsaydım… Hikayeler kurar, tahminler yürütürüm. O dönemi öğrenmeye çalışırım. Yazılmış oyunlara bakarım, yazılmamış ise nasıl yazılırdı diye düşünürüm.Dönemin insanlarını düşünürüm,hayal ederim, anlamaya çalışırım. Mesela Anne Frank’i anlamayı ona bir kez olsun sarılmayı çok isterdim.

POLONYA'DA BİR TİYATRODA ÇALIŞTIN. SANA KATKILARI NASIL OLDU?
 

Evet. Tam da yukarıda saydığım ilgi alanlarımdan ötürü Polonya’ya gittim. Hem 2.Dünya savaşı etkisini taşıması ile hem de dünya tiyatrosunda oldukça saygın bir yere sahip olmasından ötürü Polonya’ya gittim. Açıkçası gitmesi pek kolay olmadı ama mücadeleyi de elden bırakmadım. Uluslararası bir ekiptik ve kabul edilmiş ilk ve tek Türk bendim. Bu ara sıra gururumu okşamıyor değil. Açıkçası tam da istediğim gibi birçok ülkeden gelen arkadaşlarımla birlikte ürettik, eğlendik, bilgilerimizi ve bilmediklerimizi paylaştık. Kim ne biliyorsa paylaştı, çalıştık, oyunlar yaptık, festivaller düzenledik. Eğitimler düzenledik. Hiç unutmayacağım bir çalışma yaptık. Sanırım tüm hayatım boyunca anısı hep taze kalacak.Cezaevindeki tutuklu kadınlarla 1 ay boyunca atölye çalışmaları yaptık ve sonunda bir performans sergilerdiler. Yanlış anlaşılmasın, biz oynamadık. Biz nacizane eğitimler düzenledik ve onların ifade etmek istedikleri durumları, oynanır ve izlenir kılmaya çalışarak,
performansı yönettik. Öyle güçlü bir bağ kurduk ki birbirimizle, ayrılması çok zor oldu. Aynı dili bile konuşamayan, bambaşka ülkelerin ve kültürlerin insanlarıyken, birbirimizi anladık ve sarılarak, ağlayarak veda ettik.
Engelli bireylerimizle çalıştık. Yine farklı dillere ve kültürlere rağmen, aramızda çok özel ve çok güçlü bir bağ oluştu. Sevginin üstesinden gelemeyeceği engel yokmuş. Bana en büyük katkısı bu oldu sanıyorum. Ayrıca engelleri aşmak için tiyatro inanılmaz güçlü bir araç. Hem de sevgi ve inançla birleşince, engeller, farklar, diller, sınırlar… Hepsi yok oluyor, geriye sadece insan ve sevgiyle size bakan gözler kalıyor…

Editör: Haber Merkezi