Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Sinema Evi olarak da bilinen İzmir Film ve Televizyon Yapımcıları Derneği’nin (İFTYD) Başkanı Tahsin İşbilen, İzmir’in bağımsız sinemanın merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu belirterek bu noktada hem hükümetin hem yerel yönetimlerin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi. İşbilen, konuya ilişkin yapılması gerekenler hakkında önerilerde bulundu.

‘SEKTÖR YARATILMALI’

İzmir’de sinema sektörünün oluşturulması gerektiğini söyleyen İFTYD Başkanı Tahsin İşbilen, “Sinema dediğimiz şey ekip işidir. Sette 50 kişi varsa bunlardan biri yönetmen olur 49’u başka iş yapar. Ancak Türkiye’deki tüm okullar yönetmen yetiştiriyor. Dolayısıyla bir film çekilecekse yönetmen bulursunuz ama iyi sesçi, iyi görüntü yönetmeni, iyi kostümcü, iyi asistan bulmak zor. Bunların yetişecekleri tek bir yer kalıyor o da sektör. Bu anlamda gençlerin çoğu sektörde yetişiyor. Sektörün olması lazım ki bu insanlar yetişebilsin. O zaman ne oluyor? Mezun olanların hepsi ilk fırsatta soluğu İstanbul’da alıyor. Yalnız sorun şurada başlıyor; Türkiye’nin tüm RTS mezunları soluğu İstanbul’da alıyor. İstanbul’da çok ciddi bir talep fazlası var. Bu talep fazlasının sonuçları bitmeyen stajyerlik oluyor. Mezunların birçoğu çok güç koşullarda çok düşük paralara çalışıyor. Çoğu ya başka meslek seçiyor ya da mesleğe küsüyor ve bir süre sonra meslekten ayrılıyor. Burada yapılması gereken işlerden biri İzmir’de böyle bir sektör oluşumunu sağlamak” diye konuştu.

‘YAPILACAK 2 ŞEY VAR’

‘İzmir’de nitelikli film üretiminin önünü açacak mekanizmalar oluşturulmalı’ diyen İşbilen, “Bizim burada yapabileceğimiz 2 şey var; Birincisi, dışarıdan gelen yapımcılara destek verilsin ama dışarıdan gelen yapımcılarla yereldeki yapımcıların birlikte proje üretmelerini sağlayacak koşullar sağlansın. İkincisi, sektöre deneyim kazanmış insan yetiştirmemiz lazım. Yunanistan’dan çekim yapmak için Yunanistan Büyükelçiliği’ne izin yazısı yazdığında Büyükelçilik, size izin için ‘Siz günlük belli bir miktar para ayıracaksınız size Yunanistan Sinemacılar Birliği bir yönetmen tahsis edecek ve siz filmi o yönetmenle birlikte çekeceksiniz’ şeklinde bir madde koyar. Bu İran’da da böyle. İstanbullu bir yapımcı, İzmir’de bir proje yapacağı zaman, kenti bilen, onunla aynı dili konuşacak ihtiyaçlarını bilecek ve yönlendirecek biri olsa işleri çok daha hızlı yürür. Dolayısıyla dışarıdan İzmir’e proje yapmak için gelen insanların, buradaki yapımcılarla birlikte iş yapması çok daha iyi sonuçlar verir. Böylelikle buradaki yapım firmaları da deneyim kazanır, ilişkileri gelişir ve onlar da film yapmaya başlayabilir” açıklamalarında bulundu.

İZMİR, MERKEZ OLABİLİR

İzmir’in, Türkiye’de bağımsız sinemanın merkezi olabileceğini belirten Tahsin İşbilen, “İran’da sinemanın merkezi Tahran’dır, Rusya’da Moskova’dır, Fransa’da Paris’tir, Yunanistan’da Atina’dır Türkiye’de de bağımsız sinemanın merkezi neden İzmir olmasın? Sektörde çalışmış olan oyuncuların bir kısmının buraya gelip dizi ya da film çekmeleri bir yol olabilir ama bence asıl yapılması gereken İzmir’i bağımsız sinemanın merkezi yapmak. İzmir, eğer desteklenirse; sinemanın sanat kısmı yani bağımsız sinema olarak ele aldığımız; kısa filmler, belgeseller, bağımsız filmler örnekleri, festival filmleri gibi pek çok şeye ev sahipliği yapabilir” dedi.

‘POTANSİYELE GÜVENİN’

İzmir’in bağımsız sinema merkezi olması için hem devletin hem yerel yönetimlerin elini taşın altına koyması gerektiğini belirten İşbilen, “Bu konuda ön açıcı faaliyetlerde bulunmaları, festivallere destek olmaları gerekiyor. Örneğin, İzmir’de iyi bir sinema müzesinin olması bu konuda bir potansiyel oluşturacak ve izleyici kültürünün oluşmasına katkıda bulunacaktır. İzmir’in bağımsız sinema merkezi olması ve potansiyelinin ortaya çıkarılması için bir sinema çalıştayı yapılabilir ama bunun katılımcıları yoğunluklu olarak İzmir’den seçilmeli. İzmir’de çok ciddi bir potansiyel var. İzmir’deki potansiyele güvensinler” dedi.

‘İZLEYİCİ KÜLTÜRÜ OLUŞTURULMALI’

İzleyici kültürü oluşturmanın önemine de değinen İşbilen, “Siz, dünyada ödül almış çok iyi filmleri getirebilirsiniz ama izleyiciye onu izletemiyorsanız, böyle bir kültür oluşturamamışsanız, insanlar hala gidip popüler sinemayı izliyorsa burada da bir sorun var demektir. Bu biraz hükümetle ilgili bir sorun. İnsanların böyle yetişmesine sebep olan kültür politikalarının sonucu. Siz kültür ve turizmi aynı bakanlıkta bir araya getirseniz olacağı bu. Kültür diye anladığınız şey oraya turist gelmesiyle izleyici kültürü tabi ki oluşmaz. Kültür sanat üretimlerini teşvik edelim, çok iyi projeler olsun ama bir taraftan da bunu izleyecek olan izleyici lazım. Bu izleyici kültürünü oluşturmak için de çabalamalıyız” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi