ORÇUN MASATÇI- 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde tiyatro eğitimine başladıktan sonra alaylı eğitime atılan Nazlı Masatçı ile sanatseverler tarafından rağbet gören “Bir Picasso Lütfen” oyununu ve turne anılarını konuştuk. 2022-2023 sezonunda seyirciyle buluşmaya hazırlanan, İtalyan yönetmen Michele Guaraldo’un yazıp yönettiği ‘Bahar Komedisi’ oyununun kadrosunda yer alan Masatçı yeni oyuna olan yaklaşımından bahsetti.


Merhaba Nazlı, Tiyatro yaşantın oldukça etkileyici sayılır aslında. Öncelikle Yeni Yüzyıl Üniversitesinde tiyatro eğitimine başladınız ama devam etmediniz. Orada öğretmenlerin size söylediği bir söz vardı onunla başlayıp, okullu-alaylı eğitimine olan bakış açınızdan bahseder misiniz?

Okula başladığımda temel olarak eğitim sistemine yönelik birkaç eleştirim vardı. Adnan Tönel hocamızı daha önce atölyelerde izleme fırsatım olmuştu. Okula girdikten sonra ise daha yakından görme şansım oldu. O da eleştirel ve farklı bir pencereden bakıyor, öğrencinin özne olarak eğitimin içinde kendini geliştirme fırsatı bulacağı olanaklar sağlamaya çalışıyordu. Oyunculuk dersine giren hocamız, daha önceki deneyimlerimi sorduğunda, ben de Yenikapı Tiyatrosu ile yaptığımız çalışmalardan ve turnelerden bahsettim. O da dedi ki “Biz sana ne öğreteceğiz?” Tabi ki sanatın, öğrenmekte ve üretmekte sonu olmayan bir okyanus olduğunu ikimiz de biliyorduk. Sağ olsun takdirini göstermek için kullanmıştı bu lafı. Okuldan önemli bir deneyim elde ettim ama turnelerin yoğunluğu nedeniyle okulumu bitirme şansım olmadı. Ben halihazırda yapıyor olduğum işi yapmaya devam ettim. Ama tabi bu röportaj vesilesiyle tüm hocalarımı da saygıyla selamlamak isterim.

‘HAKSIZLIĞA UĞRADIM’

Yenikapı Tiyatrosu ile en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu gibi ödüllere sahip oldunuz, İzmir Halk Tiyatrosunda Cezmi Baskın ile oynadığınız, Cengiz Toraman’ın yönettiği “Bir Picasso Lütfen” oyunu çok beğenilirken sahneye veda etti. Bu oyun sizde nasıl bir iz bıraktı, devam etse nasıl olurdu?

Sevgili Cezmi Baskın ile aynı sahnede olmak çok güzel bir duyguydu. Cengiz Toraman ise oyunculuğumu zorlayan, üretimim için kapasitemi kullanmama olanak sağlayan bir oyunculuk deneyimi yaşattı bana. Onunla çalışırken oyunculuğumda yeni pencereler açtığımı söyleyebilirim. Oyun benim için çok özel ve anlamlıydı. Ama işte mecburen 3’üncü oyundan sonra oyunu bitirmek durumunda kaldık. Onlarca haksızlık yaşadığıma inanıyorum ama arkama dönüp bakmayacağım, deneyimlerimi de alarak daha güzel bir dünya için sahneye çıkmaya devam edeceğim. Ödüllere gelince, her sanatçı takdir edildiğini görmek ister. Bizim için en büyük ödül oyunlarda salonlarımızın dolması ve seyircilerin oyunu takdir ettiğini dile getirir alkışları olmuştur. Ödüllere bakış açımızı, kendimizi ifade edeceğimiz bir kürsü daha diye adlandırabiliriz.

15 yıldır devam eden Türkiye Tiyatro Buluşmalarının birçok kez koordinatörü oldunuz, olmadığınız dönemde de komitesinde yer aldınız, Tiyatro Buluşmaları neden düzenleniyor?

Tiyatro Buluşmalarının çok anlamlı bir yeri var tiyatro tarihinde. Elbette buluşmalardan önce de çok değerli birliktelikler, festivaller oluyordu ama buluşma bir fikir üretti. Herkesin aynı anda bir arada olduğu ve çadırlarda konakladığı bir biçim. Bu anlamıyla da birçok festivale örnek oldu sonrasında. Bence herkes hayatında en az bir kez buluşmayı deneyimlemeli.

Oynadığınız bir oyun sonucunda, 6 ay boyunca deneyimlediğiniz bir cezaevi süreci oldu bu süreçte ne hissettiniz, neler yaşadınız?

Sevdiklerimden uzak kalmak ve onları terk etmek sanırım orada yaşadığım baskın duyguydu diyebilirim. Sürece dair çok şey anlatabilirim ve anlatacağım da ama bence o başka bir röportajın belki de kitabın konusu.

Birçok yönetmenle çalıştınız, Michele Guaraldo ile çalışmak nasıl bir duyguydu?

Çok ilginçti. Aramızda inanılmaz bir elektrik oluştu. İngilizcem iyi denilecek düzeyde değil. Hatta epey kötü. Onun da Türkçesi yok ama muazzam iyi anlaştık. Öğrettiği biçim oyunculuğuma çok şey kattı. Onunla çalışmak inanılmaz harika bir duyguydu. İyi ki yönetmeni olduğu bu oyunda rol almışım ben de.

SEYİRCİ HEYECANLI

Türkiye’de 40’ı aşkın kentte Avrupa’da 6 ülke 17 kentte perde açtınız, en etkilendiğiniz şehir ve en enteresan turne anınız neydi?

Turneler her oyuncunun yaşamasını düşündüğüm muazzam deneyimler. Hem kendinizi hem toplumu tanıyorsunuz. Elbette birçok anımız oldu. Avrupa’da Almanya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Avusturya ve Fransa’da perde açtık. Paris bekledim gibi değildi diyebilirim. Bana filmlerdeki romantizmden çok Sefiller romanını andırdı. Avrupa’da oyun oynarken insanların memleket özlemini, buradaki siyasete ve yaşama ilgisini, tanıdık bir ses duymanın heyecanını görebiliyorsunuz bu çok değerliydi.

Bahar Komedisi’ne insanlar neden gelsin?

Bahar Komedisi çok samimi bir oyun. Başka kültürleri tanımak, gülmek, eğlenmek ve tartışmak için önemli fırsat. Bahar Komedisi 5 tiyatro topluluğunun bir araya gelerek ürettiği bir oyun. Sadece o 5 topluluk değil tabi, İtalyan yönetmen, yeni bir yapımcı, kostüm kiralayan bir kostümcü gibi ilginç ayrıntılara sahip. Farklı alanlardan bir araya gelen bu topluluk gerçekten güzel bir uyuma sahip oldu. Bunlar ne yapmış hele diye bile bir bakılabilir.

Seyircilere söyleyeceğiniz son sözünüz nedir?

Bizi sadece izlemeye gelmeyin, eleştirilerinizle bizi daha iyi bir üretim sunma yolunda değiştirin. Hem sadece bizi değil, izlediğiniz her tiyatroya, bir cümle bile olsa mail yazın, gidin ziyaret edin. İzmir’de Tiyatro var! Hem de çok iyi tiyatrolar var. Siz kendi kentinize destek verirseniz, geleceğe bırakacağımız inanılmaz bir ortak hikayemiz olur. Hadi gelin birlikte tarihe not düşelim. Bir yerden başlamak lazım.

Editör: Haber Merkezi