İZ GAZETE - Rüstem Ersoy’a yaptığı çalışmalarını ve Foça’nın ona neler kattığını sorduk. Ersoy, ‘ Bir şehrin en önemli hazinesi insanlardır ve burada çok güzel insanlar var.’ diyerek Foça’nın ona sağlık kattığını ve güvende olduğunu da dile getirdi.

Rüstem Ersoy kimdir, kendinizden biraz bahseder misiniz?

Ben deniz Rüstem Ersoy ressamım. Foça da yaşıyorum 2 yıldan beri. Foça, benim çocukluğumun geçtiği, Bodrum’un 73’lü yıllarda ki halini hala koruyan bir yer olduğu için Foça’ya yerleştim. İstanbul’dan buraya geldim. Burada da yaptığımız iş ile yani resim yaparak hayatımızı sürdürüyoruz. Bu atölye 1,5 aydır var ama öncesinde ev atölye şeklindeydi. Burayı birazcık da sanatçı arkadaşların uğrak yeri olsun, İstanbul’da ki arkadaşlarımızın burada ki arkadaşlarımızın eserlerini sergileyebileceğimiz bir alan olsun, birde atölye çalışmaları yapabilelim çocuklara ve büyüklere yönelik, sanatla ilgili bir merkez olsun diye açtık. Aslında atölyeler daha mahfuz daha geri planda ki yerlerdedir ama burası halka açık, galeri şeklinde bir atölye. İnsanlar geziyorlar burada ve bu çok güzel.

Atölyeniz henüz çok yeni. Neler yapıyorsunuz, hangi çalışmalar yapıyorsunuz?

Burası benim kendi resimlerimi yapıp ürettiğim bir yer. Genellikle planladığımız bir sergi olur o sergi işleyişine göre burası kapanık yapıyoruz. Kapanık yapıyoruz derken bir sergi öncesi 3-4 ay ressam tamamen kapanır bütün o sergiyle ilgili kafasındaki şeyleri kalemine, kâğıdına eserlerine yansıtır. Bunların içerisin de bir seçki oluşturur ve onu da insanların beğenisine sunar. Burası öyle bir üretim yeri. Bunun yanında sanatçıların gelip burada sanatın diğer alanlarında olan şairler, ressamlar, müzisyenler, edebiyatçılar gelip onlardan da beslenebilmek için burayı açtık. Yavaş yavaş da o amacı veriyor. Bu çok güzel bir şey ve çok hoşuma gidiyor. Zaman zaman da workshoplar yapıyoruz burada. Gelen sanatçıların yaptıkları işleri burada uygulamalı yaptırıp meraklılarına onu sunuyoruz. Bunun için herhangi bir ücret talebimiz de yok. Yarın için Ender Dandul hoca burada ve workshop yapacak. Onun mürekkep işleri vardır. Sulu boya, pastel karşıt tekniklerle yaptığı kolajlar vardır. Onunla ilgili bize bir gösteri yapacak. 8-10 kişilik bir grup davet ettik. Bunları şuan da sosyal medyada ki yakınlarımıza duyuruyoruz ama ileri doğru bunu meydana da taşımak isteriz.

Foça’yı anlatan herhangi bir çalışmanız var mı?

Geçen sene gördüğünüz bu resimlerle beraber bir sergi açtım. İzmir’de Foça’nın tanıtımına yönelik. İsmini de şöyle koydum yeni gelmiştim o dönemde, ‘ Hoş bulduk Foça Sergisi’ diye samimi bir sergi açtım. Sağ olsun buradan sanatseverlerden bayağı katılanlar oldu. Belediye Başkanı, Kültür Müdürlüğü gibi katılan çok oldu. Öyle bir etkinlik oldu. Fakat Foça’da bu sergiyi tekrar açmak istedim. Burada ki kültür merkezimiz biraz yetersiz. Yani insanlara bu resimleri sergileyecek yeterli bir alan olmayınca burayı yaptık. Burası da çok yeterli değil ama gene belirli ölçüde hizmet ediyor. Sanatçıların yaptıkları işler aslında bu şairler içinde, edebiyatçılar içinde geçerli anlık etkileri olmaz. Aslında sanatçılar tarihe not düşerler. Yani yaptığımız bir portreyle bir öyle bir not düşersiniz ki tarihe. Benim umudum, ileride belki buraya bir müze açılır, o müzede bizden sonraki kuşaklara bu dönemi yansıtacak işler olarak sergilenebilir. Eserlerin öyle bir tarafı var ki, yani çağlar arasında yapar etkisini sanatçılar. O anlamda ben bunu düşünüyorum. Yani tanıtımını turizme bir katkı olarak da yapacaktır belki. Buraya gelen insanlar bir sanat atölyesinin olmasından mutluluk duyup onu hafızalarında ve başka insanlara anlatarak buranın tanıtımına katkı sağlayacaktır. Bunlar anlık katkılar tabi. Ama sanatçının katkısı ileri projeksiyonludur.

FOÇA İLHAM KAYNAĞIM

Resimlerinizi çizerken neyi düşünüyorsunuz ya da nelerden ilham alıyorsunuz? Bir portre çizerken bunu yapmalıyım mı diyorsunuz yoksa tamamen doğaçlama mı gidiyorsunuz?

Foça aslında denizi ve gökyüzüyle ışığı olan ayrı bir yer. Benim en önemli ilham kaynağım Foça. Ben geldim burada 2 yıldır evime giremiyorum. Her anını böyle gözlemleyim diye. Bir şehrin en önemli hazinesi insanlardır ve burada çok güzel insanlar var. Bende bu yüzden portrelere biraz daha ağırlık veriyorum. Bir portem de Doğan abi, eşi ve atını çizdim, badoloz diyorlar ona burada, kendisi faytoncu. Biz otururken geldi tanıştık falan sabah 3-4’e kadar nasıl zaman geçti anlamadı. Hayat hikâyesini dinledik. O kadar saygın ve güzel insanlar ki. Bu çalışmam da ona sürpriz olacak. Bu hazine olan insanların portrelerini çizerken dikkat ettiğim şey, ressam gördüğünün resmini yapar ama en önemlisi hissettiğinin resmini yapar. Duygu, portre de en önemli konudur. Eğer o duyguyu portre de veremezseniz sadece iki göz, burun ve ağız yapmış olursunuz. Ama orada ki o samimiyeti, duyguyu insanlara geçirebilirseniz onu hissetmeden de geçiremezsiniz onu önce kendiniz hissetmelisiniz. Dolayısıyla sevdiğimiz insanları yapıyoruz ve genellikle insanların gözlerinin içi güler ya da tebessüm vardır yaptığım eserlerimde. Bir de emekle işini yapan insanlar benim çok daha ilgimi çeker. Çünkü onların yüzünde ki o çizgiler, yaşanmışlıkları yansıtmaya çalışıyorum. Bunu yapabilmek de bana haz veriyor. Diğer bir eserimde ise komünist İbo, ağ ören. O buradan gitti ve çok büyük bir eksiklik var. Yani farkında değil kimse ama İbo buradan kaçıp Bodrum’a gitti. Ama yakında döner diyorlar. Normalde çok muazzam bir insan. Kütüphanede çok uzun yıllar çalışmış, çok kitap okumuş, filozof gibi bir adam. Bence Foça’ya değer katan bir adam ve böyle insanlar lazım. Kediler ve köpekler sokakta dolaşıyor burada ve buraya has bir şey. Bunu bir Avrupa ülkesinde göremezsiniz, ben dünyayı yarı yarıya gezdim ama oralarda bu tarz sokakta yaşayan hayvan grubu yok. İnsanların onlarla ilişkisi burada çok farklı. Foça’ya has şeyler bunlar Foça’nın karakteristikleri.

Foça size neler kattı başka?

Foça bana sağlık kattı. Ben çok sigara içen biriydim ve buraya gelince sigarayı bıraktım. Deniz çok temiz ve güzel, güzel dostluklar kattı. Çok samimi bir ortam. Kendinizi burada güvenli hissediyorsunuz. İnsanlarla konuşabilmek, dertleşmek derdiniz dinlemek bunlar çok güzel şeyler. Geliyor mesela birisi ve çok gereksiz şeyler diye düşünebilirsiniz ama bir bilgi çıkıyor oradan ve anlatıyor size. Derdini biliyorsunuz insanların.

Mahallelinin tepkisi nasıl size kabullendiler mi, gelip eserlerinize bakarlar mı, beğenirler mi?

İstanbul da çok işler bir caddede sanat galericiliği yaptım. Orada mesela biraz yine vardı ama burada misli misli bir samimiyet var ve insanların çok ilgisi var. Geliyor mesela bir teyze,’ ne güzel yaptınız burayı, ne güzel açtınız, ne güzel resimlerin var’ ve ben daha çok coşuyorum bunları duydukça.

Bir ressam olarak Foça ile ilgili ne söylemek istersiniz? Foça denince aklınıza ne geliyor?

Benim ilham kaynağım Foça. Burada yaşamaktan mutlu olduğum bir yer. Ama buranın hak ettiği yeri alamadığını hep hissetmişimdir. Burası hani belki çok da markalaşırsa bu güzelliğini kaybeder mi acaba diye korktuğum bir yer. Otantik yapısı kalsın isterim. İnsanların burada çok turist gelsin diye istekleri var ama bence gelmemeli. Belki bencilce bir şey ama bu güzelliğini bu dokusunu korumalı. Çok kötü deneyimlerim var. Mesela Bodrum’da benim çocukluğum geçti ve sonraki gidişlerim de kendimi yabancı hissettim. Oranın halkını hep tanırım ama gittiğim de Türkçe konuşulmayan yerde dolaştım resmen. O kalabalıktan ailemle bir tatil yapamadım mesela o beni yaralamıştır. Burası da öyle olursa üzülürüm. Yani domino ediyoruz. Zengin bir grup orayı domino edince size orada yaşama hakkı kalmıyor. Marmaris, Bodrum öyle şuanda ve burası hep böyle güzel kalır diye umut ediyorum. Doğru mudur bilmiyorum ama benim hissettiğim bu.

Editör: Haber Merkezi