İZ Televizyonu’nda yayınlanan Buğra Kızılkara ile Gündem Özel programının yayın konuğu Bösendorfer sanatçısı Piyanist Emre Yavuz oldu. Türkiye’de ve dünyada piyona alanında yaptığı çalışmalarla ses getiren Yavuz, insanların klasik müziğe bakış açısından, eserlerini ortaya çıkarma sürecine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. Viyana Uluslararası Piyano Yarışması birinciliği ve Schubert Özel Ödülü, 13. Uluslararası Schubert Piyano Yarışması üçüncülüğü ve Kissingen Piyano Olimpiyatları birinciliği sahibi olan piyanist Yavuz, müziğe çocuk yaşta başladığını ve eğitim için gittiği yurtdışı yolculuğuyla birlikte 16 yaşından itibaren Viyana’da yaşamını sürdürdüğünü söyledi. Yavuz Türkiye’nin batı müziğine bakış açısını değerlendirerek sözlerine şu şekilde başladı: “Dünyanın her yerinde yaptığımız müzik az dinlenen ve popüler olmayan bir tür. Bu durum ülkelere göre değişmektedir. Türkiye’de klasik müzik politize edilmiş alandır. Bahsettiğimiz bu durum sadece konsere kimlerin geldiğini değil, işimizin alt yapı tarafını da etkiliyor. Örneğin senfoni orkestralarının ayakta durabilmesi için devlet desteğine ihtiyacı var. Bu müzik türü ve kurumlar belli bir siyasi görüşe hizmet eden yerler olarak görülürse; her iktidar değiştiğinde stabil olmayan bir gidişi ortaya çıkaracaktır. Ki süreç içerisinde hep böyle oldu. Önümüzdeki yıllarda bu bakış açısının iyileşeceğini düşünüyorum.”

‘HEYECANLANMIYORUM’

Uluslararası alanda birçok ödüle layık görülen Bösendorfer Sanatçısı piyanist Yavuz, ödül aldığında heyecanlanmadığını söyleyerek, “ Herhangi bir yarışmaya katıldığınızda çok çalışmış olarak ve iyi olduğunuza inanarak gidiyorsunuz. O atmosferde kafanızdaki soru ‘acaba iyi miyim?’ olmuyor. Performansınızı karşı tarafın ne kadar gördüğünü ve anladığını merak ediyorsunuz. Bu durumda heyecan yaratan bir duygu değil. Ama anlaşılmak, takdir edilmek çok sevindirici bir durum. İlk ödülümü 2001 yılında Kırım’da almıştım. O dönemde ödül aldığıma inanamamıştım. Çünkü ilk defa başka insanlarla aynı düzlemde yaşadığım bir kıyas söz konusuydu. Yine heyecanlanmamıştım” dedi.

Avrupa ve Türkiye’de verdiği birçok konserde eserlerini kendine özgü şekilde yorumladığını söyleyen Yavuz, “Bu durumun ihtiyaçtan doğduğunu söyleyerek, “Yüzlerce yıl önce var olan eserleri büyük yorumcular günümüzde binlerce kez çaldı. Bu eserleri artık doğru ve güzel çalmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Eser içerisinde kendimle özdeşleşen bir anlatım yoksa ve insanlara yeni bir şey sunmayacaksam, çalmamın bir anlamı yok. Bu eserin bana ihtiyacı yok demektir. Bir iş ortaya koyacaksam benim imzamı taşımalıdır. Bir bestecinin eserini çalıyorsam, o eseri çalmak için iyi bir sebebim olmalıdır. Her müzisyenin içinde aslına sadık kalma ve kişisellik ikilemi vardır. Bu durumun çelişkili olduğunu düşünmüyorum. Eserlerimi aslına sadık kalmakla birlikte kişisel çalmaya çalışıyorum. Sonuç itibariyle de eleştiri ve yazılardan da bunun anlaşıldığını görüyorum. Bu durumda mutlu ediyor” dedi.

Uzun zamandır üzerinde çalıştığı ve 20. yüzyıla damgasını vuran Rahmaninov albümünün yapım sürecine ilişkin, “Albüme çalışırken insanların iki kutupta eleştiriler yapacağını düşünüyordum. Ya çok beğeneceklerdi ya da beğenmeyeceklerdi. Ancak albüm çıktıktan sonra olumsuz eleştirinin hiç çıkmamasıyla hayal kırıklığına uğradım. Bunu söyleme sebebim risksiz ve herkesin kulağına hoş gelen özelliksiz bir şey mi yapıyorum hissinde olmamdı. Beklediğimden çok daha olumlu eleştiriler çıktı. Tabi bu durum çok sevindiriciydi. Çünkü yıllarca üzerinde çalıştığım albüm salgın sürecine denk geldi. Risk alarak albümü çıkarma konusunda ısrarcı oldum. İyi ki böyle bir karar aldık” açıklamasında bulundu.

12 YIL SONRA İLK DEFA

Emre Yavuz, 2009 yılında Frederic Chopin’in 1. Piyano Konçertosu’nu çaldığı konserden 12 yıl sonra yeniden İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’yla Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde buluşacağını söyleyerek, “Repertuvarıma daha önce çalmadığım eserleri ekliyorum. Tekrara düşmemek adına bunu yapıyorum. Bu konçertoyu salgından önce ilk defa İstanbul Senfonisiyle çalacaktım. Pandemi nedeniyle konser iptal oldu. Sonuç itibariyle konser İzmir’e nasip oldu. İzmir’deki orkestrayla 12 yıl sonra ilk defa denk gelecek. Uzun süredir gerçekleşmeyen iki etkinlik aynı konserde buluşmuş olacak. Mutluyum”dedi.

Yurt dışında da sanat ve medya kuruluşları tarafından desteklenen Yavuz, ülkemizde de verdiği konserlerle ve ‘Sanatta Üstün Yetenekli Çocuklar Yasası’ndan yararlanan son ‘Harika Çocuk’ olarak da tanınıyor.

Editör: Haber Merkezi