TUĞÇE KAŞ/ İZGAZETE-  4,5 yaşında notalarla tanışan ve ‘Notaların Prensesi’ olarak adını duyuran 14 yaşındaki Nehir Özzengin, ülkemizde ve  uluslararası birçok alanda ödülleriyle sesini duyurmaya devam ediyor. Aynı zamanda Nehir’in sanattaki başarısı yer almış olduğu projelerle de anlam kazanıyor.  Genç piyanist piyona tutkusunu ve başarılarını gazetemizde gerçekleştirdiğimiz söyleşi de anlattı.

Nehir piyanoyla olan özel hikâyen ne zaman başladı?

Piyanoya ve müziğe 4,5 yaşında ailemin yönlendirmesiyle başladım. Ailemin anlattığı kadarıyla beni bir müzik okuluna götürmüşler. Deneme dersinde öğretmenin gösterdiği sesleri ve notları ben tek seferde çalabilmişim. Sonrasında doğa da duyduğum sesleri piyanoya aktarabildiğimi fark etmişler. Bunun üzerine piyano ve müziğe yönelmişim.

Ailenin bu yolculuktaki sana verdiği destek nasıl oldu?

Onların desteği benim için çok önemli. En büyük şansım onların benim yanımda olması.

Müzik ile tanıştıktan sonra hayatında nasıl değişiklikler oldu?

En başta sevgi ve bir o kadar da çalışma gerektiriyor. Hepsinin bir bütün halinde olması önemli. Kişisel olarak öz disiplin kazandım. Çünkü piyano bir gün bile çalışmazsanız, gelişiminizi aksatacak bir enstrüman. Ben günde en az 2 saat çalışıyorum. Konser ve yarışmalardan öncede günde 8 saat çalıştığım oluyor. Sosyalleşme imkanı kazandım. Yeni müzisyenler ve arkadaşlarla tanıştım. Bilgilerimi de onlarla paylaşma fırsatı buldum. Aynı zamanda bana saygı duyan ve benden ilham alan birçok kişiyle tanıştım. Bunlar arasında en özel olanı kız çocukları ile tanışmak oldu. Bu durum beni çok mutlu ediyor.

Piyano dışında çaldığın bir enstürman var mı?

Evet, bateri, bass ve akustik gitar çalıyorum. Onları da iyi düzey de çalıyorum. İleride başka enstrümanları da çalmayı isterim. Ama piyano benim için her zaman en ön sırada yer alacak.

Olten Filarmoni Sanat Okulu  çatısı altında yer almak ve Utku Yazıcı ile çalışmak sana neler hissettiriyor?

Olten Sanat Okulu’nun kapısından içeri girdiğimde içimi büyük bir mutluluk kaplıyor. Karşılaştığınız herkes güler yüzlü. Burası bir okuldan daha çok bir sanat yuvası aslında. Olten Sanat’ı çok seviyorum. Utku Yazıcı ile 1,5 yıldır çalışıyorum. Aramızda inanılmaz bir uyum gelişti. Kendisi müzikal gelişimim de büyük katkıya sahip. Utku hocam ile çalışmak bana büyük keyif veriyor.

Çocukluğundan itibaren müziğin içindesin. ‘Piyano’nun Prensesi’ olarak biliniyorsun. 5 yıldır art arda kazandığın uluslararası ödüllerinden bahsedebilir misin?

Evet, uluslararası yarışmalarda aldığım başarılardan sonra yazılı basında çıkan tüm haberlerde benden “Notaların Prensesi” diye bahsedilmeye başlandı. Bu tanımlama gerçekten hoşuma gidiyor.

5 yıl arka arkaya aldığım ödüllerde şöyle; 9 yaşında Uluslararası Mozart Akademi Piyano Yarışması’nda 2.lik Ödülü’nü kazandım. 10 yaşında Belçika’nın Brüksel şehrinde yapılan Uluslararası Cesar Frank Piyano Yarışması’nda 2.lik Ödülü’nü kazandım. 11 yaşında Uluslararası Mozart Akademi Piyano Yarışması’nda 3.lük Ödülü’nü kazandım. 12 yaşında İtalya’nın Napoli şehrinde yapılan Uluslararası Ischia Piyano Yarışması’nda 2.lik Ödülü’nü kazandım. 13 yaşında İtalya’da yapılan Uluslararası Cortemilia Piyano Yarışması’nda 1.lik ödülünü kazandım.

2018 yılının ocak ayında daha önce adaylığımın açıklandığı Avon Yılın En Başarılı Kadını Ödülleri’nde  halk oylaması sonucunda 1. olarak Güzel Sanatlar Kategorisinde “ Yılın En Başarılısı Ödülü’’nü kazandım ve bu ödülü bugüne kadar 12 yaşında kazanan en genç kişi oldum.

"HAYALLERİ ELDE EDİLECEK İSTİKRARLI BAŞARILARIN ARKASINDA BEKLİYOR OLABİLİR"

Kendi yaşıtlarına  örnek olan ve ilham veren projeler içerisinde yer aldın. Aralarında en dikkat çeken ise, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırladığı kamu spotunda bulunmandı. Bu anlamda Türkiye’de yaşayan kız çocuklarına örnek olmak nasıl bir duygu?

Türkiye’deki kız çocuklarına örnek gösterilmek beni bugüne kadar en mutlu eden ve en fazla gururlandıran şey oldu. Aynı zamanda da bunun bir sorumluluğu olduğunu da düşünüyorum. Çünkü bu film televizyonlarda yayınlanmaya başladıktan sonra birçok kız çocuğu beni örnek aldıklarını, okumaya devam edeceklerini ve hatta beni örnek alarak müziğe başladıklarını ilettiler. Bu nedenle duyduğum mutluluğu tarif bile edemiyorum.

Bu bağlamda onlara nasıl tavsiyelerde bulunursun?

Bir konu hakkında başarıya ulaştıklarını düşündüklerinde ve buna rağmen hiçbir şey değişmediğini düşündüklerinde, daha fazla ve sürdürülebilir başarılar elde etmeye çalışsınlar. Hayalleri elde edilecek istikrarlı başarıların arkasında bekliyor olabilir.

Örnek olduğun bu projeler sana ileriye yönelik gerçekleştireceğin sosyal proje fikrini de mi ortaya çıkardı?

“Kız Çocukları Okusun Diye” temalı bir çalışma yürütüyorum. Türkiye’de ki köy okullarına gidip beni örnek alan çocuklarla buluşmak istiyorum, onlara piyano çalmak ve onlara sizde başarabilirsiniz demek istiyorum. Bir kız çocuğu bile beni örnek alarak okumaya devam ederse veya müziğe başlarsa, bu dünyalara bedel olur.

Genç yaşında bu kadar çok ödül ve başarıya sahipsin. Bu konuda seni yolundan çevirmek isteyenler oldu mu? Onlara içindeki ‘Nehir’ ne söyledi?

Müzik yolculuğumda bana engel olmak isteyenler oldu. Yapılacak en iyi şey onlara aldanmadan , çok çalışmak ve başarı elde etmekti. Ben de öyle yaptım. Ancak destek olanlar ve güç verenler her zaman daha fazlaydı.

İleride kariyerinle ilgili hedeflerin neler?

Yurtdışında iyi bir müzik okulunda okumak istiyorum. Sonrası içinde iyi bir müzisyen ve başarılı bir akademisyen olmak isterim. Ama sadece müzik alanında kısıtlamak istemiyorum kendimi. Müzik dışında bir alanda da yükseköğrenim almayı düşünüyorum.

Eğitim hayatını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun? Bu anlamda Türkiye’de yaşayan ve yetenekli olan gençlere zamanı geldiğinde tecrübelerini aktarmak ister misin?

Yurtdışında okuma fırsatını yakalayabilirsem, mutlaka sonrasında ülkeme dönüp yeni müzisyenler yetiştirmek istiyorum. Aldığınız bilgi ve deneyimler başkasıyla paylaştığınızda değerleniyor. Sadece kendinizde tutarsanız bir anlamı kalmıyor.

En sevdiğin bestecilerden ve eserlerden örnek verebilir misin?

Aslında tek bir kişiye odaklı kalmıyorum. Her besteciden ve müzisyenden bir şeyler almaya çalışıyorum. Çünkü o kadar güzel eserler var ki. Birini söylediğimde, diğerine haksızlık yapmış gibi hissediyorum.

Müzik hayatındaki başarını 3 kelimeyle ifade eder misin?

Çalışma,Disiplin ve Tutku.

"İÇİMDEN DAHA İLERİYE GİDECEĞİM DİYORUM"

8 yaşında piyano eğitimine başlayan Adil Kerem Ünal, sadece 5 aylık piyano eğitimi ile geçen sene İtalya’nın Fasano şehrinde düzenlenen Don Matteo Calucci Uluslararası Müzik yarışmasında piyano dalında yaşının üstünde kategoride 1. oldu. ‘Genç Yetenekler” projesinin bünyesinde müzik eğitimine devam eden Kerem, aynı zamanda orkestra şefi İbrahim Yazıcı ile birlikte Olten Flarmoni’de yer alıyor. Müziğin bu büyülü dünyasına nasıl adım attığını ve severek çaldığı piyanosunda devleşen Kerem ile gazetemizde güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

Sanat hayatına ilk adımını nasıl attın?

Babaannemlerde bulunan orgla başladım. Onların evine gittiğimde çalıyordum. Daha sonra evimize getirdik. Çok sevdiğim Star Wars İmperial Marşı notasız çift el çalmaya başladım. Ailem ‘piyano eğitimi almak ister misin?’ diye sorunca eğitim almaya başladım.

Aile bireylerinden müzikle ilgilenenler var mı?

Hayır yok. Ama dedemin biraz ilgisi var. Kendisi akordiyon çalmaya başladı. Arada bana nota bilgisi ile bir şeyler soruyor.

Çalmak istediğin ya da merak ettiğin bir enstrüman var mı?

Keman sesini seviyorum ama hiç denemedim.

Bugüne kadar çalıştığın hocaların kimlerdi?

İlk piyano eğitimi almaya başladığımda Karşıyaka’da Yasemin hoca ile 1 ay çalıştım. Daha sonra Onur bey ile 1 ay çalıştım. PanSanat’ta Esra hoca ile 3 ay çalıştım. Kendisi ile birlikte yarışmaya İtalya’ya gittim.

İtalya’daki Uluslararası müzik yarışması olan Don Matteo Calucci'de yaşının üstündeki kategoride 1.oldun. Bundan biraz bahseder misin?

İtalya’daki yarışmaya gitmeden 5 ay öncesine kadar piyanoyla hiç tanışmamıştım. Mozart Türk Marşını ve 2 parça daha çaldım. Jüri sadece 5 aylık eğitim ile orada olduğumdan çok etkilendi. Aslında jürinin alkışladığı pek görülmemiş ama beni alkışladılar ve bunun beni çok mutlu ettiğini hatırlıyorum. Sonrasında konser verme hakkım oldu ve buna da çok sevinmiştim.

ÇEV Genç Yetenek’ projesi senin için neyi ifade ediyor ve hayatında neleri değiştirdi?

ÇEV Genç Yetenekler içinde ki 42 çocuğun arasında olmak beni mutlu ediyor. Bu durum bana gurur veriyor. Özellikle İbrahim Yazıcı hocam ile çalışmak çok büyük bir şans ve mutluluk verici. Kendisiyle 1 seneden beri çalışıyoruz. İbrahim hocamla çalıştığımız andan itibaren temelim ve tekniğim değişti. Her derste gelişiyor. Bir de şunu eklemek isterim. ÇEV Sanat “genç yetenekler” yönetim kurulu başkanı Berrin Yoleri ve Sanat Kurulumuz Fazıl Say, Cihat Aşkın, İbrahim Yazıcı, Bülent Evcil başta olmak üzere tüm destekleyen ÇEV Sanat ailesine teşekkür ederim.

Sahneye çıkmadan önce heyecanını engellemek için bir şeyler yapıyor musun?

Benim için çok doğal. Hiç heyecanlanmıyorum. Sahneyi ve alkışı seviyorum.

Yer aldığın projelerde birçok müzisyen ve sanatçıyla bir araya gelmek nasıl bir duygu?

Hepsi çok değerli ve önemli sanatçılar onlarla bir arada olmak beni mutlu ediyor. İçimden ben daha ileriye gideceğim diyorum.

Dinlemekten ve çalmaktan hoşlandığın sanatçılar kimler?

En çok Beethoven’ı dinlemekten çok hoşlanıyorum. Onun müziği bende büyük bir etki yaratıyor. Neşeli olduğumda Mozart’ı çalıyorum. Çünkü eserlerin çoğunluğu neşeli oluyor. Bunun dışında Chopin ve Bach dinlemeyi çok seviyorum.

Piyano da çaldığın eserlerden örnekler verebilir misin?

İlk başlarda Mozart Türk Marş’ı, Mozart Kv 330 Bach çok sayıda etüt bunlar aklıma gelenler. Ayrıca Haydn piyano Konçerto no.11 yakında Maestro İbrahim Yazıcı ve OLTEN Filarmonu Orkestrası ile birlikte bir konserde seslendireceğiz.

Kariyer planlamaların içerisinde müzik her zaman önde mi yer alacak?

Hedefim mükemmel şekilde piyano çalmak, hissetmek, besteler yapmak ve dünyaca tanınan konser piyanisti olmak. Aynı zamanda belki İbrahim Hocam gibi Maestro da olurum. Bu arada bilgisayarda kodlama alanına ilgim var. İleride hologram piyona yapabilirim belki.

Olten Filarmoni Sanat Okulu’nda müzik eğitimine devam etmek ve burada yer almak hakkında neler düşünüyorsun?

Aslında ÇEV Sanat ve Olten Sanat ile görüşmelerimiz birbirinden habersiz yakın zamanlarda gelişti. Olten Sanat bizi davet ettiğinde tesadüfen İbrahim Hocam ve Turgay Erdener’de oradaydı. İbrahim Yazıcı ile ilk orada karşılaştım. Turgay bey ile birlikte müzik kulağıma baktılar. Ertesi gün İstanbul’a Berrin Yoleri ile görüşmeye gittiğimizde İbrahim Hocam da vardı. En güzeli İbrahim hocamında Olten Sanat’ta ders veriyor olmasıydı. Daha sonra burada eğitim almaya başladım. Olten Sanat Okulu benim için gerçek bir okul. Konservatuar gibi ellerinde çeşitli enstrümanlarla gezen her odasından farklı bir enstrüman sesi gelen ve güler yüzlü bir ortamda eğitim alıyorum. Ayrıca iyi ki İbrahim Hocam buradaymış. Bu arada İzmir’de Flarmoni Orkestrası olan tek okul. Birde evimize çok yakın..

Editör: Haber Merkezi