GÜLSEN CANDEMİR / İZ GAZETE- Yeni kuşak şairlerden Vedat Araz, bir şairin toplumsal olaylara duyarsız kalamayacağını düşünüyor. “Bir şairin vicdanı ve tavrı yok, topluma kayıtsız ise yazdıklarının bir önemi yoktur.” diye konuştu. Şiirlerini ve edebiyata dair düşüncelerini konuştuğumuz şair, ileride öykü yazmayı da düşündüğünü söylüyor.

-Şiirlerini veya kitaplarını birbirinden ayrı tutar mısınız, birini diğerinden daha az sevmek gibi örneğin?

Her kitap her şiir bir yaradır, zaman geçtikçe ömürden kanar. Şiir; yaşamımızın her anından, her alanından iz taşır.İki kitabım da farklı dönem izleri taşıyor ama açıkça söylemek gerekirse son kitabım‘’İçimdeki Haziran’ benim için daha değerli.

-Şiirlerinden etkilendiğin, dizeleri sana ilham veren şairler var mı?

İyi bir yazar ya da şair olmanın en önemli koşulu çok okumaktan geçer. Bende şiir yazmaya başlamadan önce araştırdım, okudum anlamaya çalıştım. Çok değerli şairlerimiz var. Başta Nazım Hikmet olmak üzere Cemal Süreya, Ahmed Arif ve Enver Gökçe daha fazla okuduğum şairler.

-Şiir okumak veya yazmak belli bir ekonomik seviyenin üstündeki insanlara mı özgüdür sizce?

Tam tersi. Ekonomik seviyenin altındaki kişiler daha fazla okuma ve yazma gereksinimi duyar ve öyle de olmalıdır. Çünkü yaşama bir sıfır yenik başlayan kişiler, diğer insanlarla sosyal, siyasal ve eğitim alanında aynı seviyeye gelmesinin tek yolu okuma ve yazmadan geçiyor. Şöyle dönüp kaybettiğimiz şairlere, yazarlara bir bakın kaçının yaşam koşulları ekonomik seviyenin üstündeydi acaba? Bir başka değişle de okumak bilinç isteyen, yazmak ise yetenek isteyen bir şey.

-Şiir yazanların şiir okuyanlardan çok olduğu yönünde bir kanı var, şehir efsanesi mi sizce, yoksa gerçeklik payı var mı?

Doğru. Okuma oranı düşük bir toplumuz. Daha önce bu kadar yaygın değildi, sanal mecraların ortaya çıkması ile her şeye çabuk ulaşabilen ve gösteriş için içi boşaltılmış, ayakları yere basmayan yüzlerce, binlerce insan ortaya çıktı. Bu kişiler okuyup, anlamak yerine her şeyin popülist yanını kolayca alıp okuyucuya sunmaya başladı. Kendini yazar, şair sanan bu kişilerin çoğalmasını sağlayan ise, para dışında bir kriteri olmayan yayınevleri. Toplumun bu kadar önyargılı olmasının en büyük sebeplerinden biri de okumaktan çok yazmaya çalışmasından kaynaklı.

-Anlaşılamamak gibi bir kaygınız oluyor mu?

Birileri beni anlasın diye değil, yazmam gerektiği için yazıyorum. Tek kaygım bir gün yazamamak olur ve şairler öldükten sonra anlaşılır.

-Günlük hayatında şiir okumayı mı daha çok seversin, roman okumayı mı?

Yaşamı daha kısa zamanda ve daha kısa kelimeyle anlattığı için daha çok şiir okuyorum.

-Edebiyatta şiir dışında başka yazmayı düşündüğünüz alanlar var mıdır?

Şuan düşünmüyorum ama ilerleyen yaşlarda öykü olabilir.

-Şiirlerinde geçen bazı isimler var, Ali İsmail Korkmaz,  Ethem Sarısülük gibi. Haziran günlerinden etkilendiğiniz görülüyor. Bir şair olarak toplumsal olayları şiirlerine taşımayı bir görev olarak görüyor musun?

Sanat toplum içindir anlayışını benimsiyorum. Şairler; yaşadığı toplumun aynası ve sesidirler. Yaşananlara kayıtsız kalmak, gerçeğe kör olmak demek olur. Bende kör olmamak için tanık olduğum olayları şiir vasıtasıyla gelecek nesillere aktarıyorum. Gezi'de bunlardan birisiydi.

İçimdeki Haziran adlı kitabınızı Gezi'ye ve Masal'a adamışsınız. Masal gerçekte olan bir karakter mi, yoksa sizin hayal dünyanızda yarattığınız bir karakter mi?

Gerçek yaşamdan yola çıkarak yazdığım bir karakter. Benim yaşadıklarım bir başkasının; daha önceden ya da daha sonra yaşadıklarıdır. O yüzden Masal her an herkesin karşısına çıkabilecek bir karakter.

Şair muhalif olmak zorunda mıdır. Olmazsa şair kabul edilmez mi?

Zulme ve sömürüye karşı her zaman muhalif olmak zorundadır. Vicdanı yok ise, yaşananlara karşı karşı tavrı yok ise topluma kayıtsız ise yazdıklarının bir önemi yoktur.

Kendine sansür uyguladığın oldu mu?

Kendi iç dünyamda özgürüm. Düşündüklerimi yazabiliyorum.

Toplumsal meselelere duyarlı bir şairsin. Korktuğun oldu mu dizelerinden?

Hayır, gerçeği yazıyorum vicdanım rahat. Asıl toplumun karşı karşıya kaldığı anlarda onlar ses olmamak ve yaşananlar karşısında susmak insanı korkutur.

Editör: Haber Merkezi