OZAN YEŞİLTEPE / İZ GAZETE - Konuşuyoruz köşesinin bu haftaki konuğu Süleyman Demirel Üniversitesi Resim Bölümü mezunu Melek Cevahir Aktürk oldu. Aktürk ile etkilendiği sanat akımları ve sanatçılarını, kendisine göre sanatın tanımının ne olduğunu konuştuk. Resim bölümüne hazırlanan ya da bu bölümü okumak isteyen öğrenciler için tavsiyelerde bulunan Aktürk: “Hocamın bir sözü vardı ‘Resim ilgi ister. Sen bırakırsan, o da seni bırakır’ Çok geçerli bir söz. Çizmeyi hiç bırakmamalarını tavsiye ederim.” dedi.

Resim yapma serüvenine nasıl başladın? Biraz kendinden bahseder misin?

1993 İzmir doğumluyum. İlkokul zamanlarımda renklere, imgelere, bakış açımın farklı olup, resim denildiğindeki heyecanımın yüzüme yansımasını, her bulduğum fırsatta babam ile resim yaparken istekli oluşumu fark eden halam tarafından keşfedildim. Bu keşfin eğitim ile devam edilmesini sağladı.

Ortaokulu Yalova’da halamın yanında okudum ve bu süreçte resim öğretmenim olan Ressam Aytekil Saltabaş’tan 2,5 yıl eğitim aldım. Daha sonra Karadeniz Ereğli Erdemir Güzel Sanatlar Lisesi, resim bölümünde 4 yıllık eğitimimi tamamlayıp, eğitim sürecime 3 yıl ara verdim. Çizmeyi ve üretmeyi hiç bırakmadım. 2014 Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, resim bölümünü kazandım ve 2018 yılında lisansımı tamamlayıp kendime yön vereceğim hayatımda atıldım. Kısa zaman içerisinde karma çalışmalarımdan oluşan Silindir Ahenk adlı ilk kişisel sergimi açarak serüvenime devam ettim. Şu anda da Ege Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon Eğitimimi tamamlıyorum. Aynı zamanda atölye çalışmalarımı devam ettiriyorum.

Sanat ve sanatçının tanımı nedir sence?

Sonu olmayan çok tartışmalı bir konu bu. Kesinlik verilemeyen tarih boyunca süregelen tartışmalara kapısını açan bir kavram.

Bence sanat; yaratıcılık ve hayal gücünün dışavurumudur. İnsanların bir şekilde duygularını dışa vurma ve aktarma yöntemi diyebilirim. Bir heykeltraşın kalıbı yontarak ona şekil vermesi, bir ressamın fırçalarla duygularını yansıtması, performans sanatçısının bedenini dahil etmesi… Sanatı yaşadığımızı söyleyebilirim. İç dünyamızı yansıtma, gelişen olaylara karşı bir tepkime, ifade etme arayışlarımızın ta kendisidir. Bana göre sonsuzluk içerisindeki birçok şey sanata dahildir. Bir marangoz düz bir tahtayı alıp ona şekil verebiliyorsa, bir aşçı yemeğe farklı bir tat katıp onu daha lezzetli bir kıvama getirip, güzel bir sunumla önümüze koyabiliyorsa, sanatı yaşıyoruz demektir. Sanatçılar duyguları, düşünceleri yansıtabilen, kaygıları da olan, görebilen ve hissedebilen insanlardır diyebilirim.

Etkilendiğin sanatçı ya da sanat akımı nedir?

Etkisinde kaldığım belli bir tarz olarak yorumlamasam da şöyle bir başlangıç yapabilirim. Lise zamanlarımda Ereğli’de tanınmış bir ressam olan Osman Zeki Oral ile çokça vakit geçirme şansım oldu. Kendisi de ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisidir. Ondan dinlediklerim ile kendimi büyülü bir dönemde hissettim ve resim adına, daha içerisinde bulunduğum dönemlerdi diyebilirim. Daha sonra tarzımı oturtma evrelerimde renk kullanımımı fark eden hocam Leyla Afacan Kodaman’ın yönlendirmesi ile Nurettin Akkaya’nın eserlerini inceledim ve renklerini kendime çok yakın buldum. Ve tabi ki hayranlıkla incelediğim birçok ressam ve eserleri var. Bu liste oldukça uzun. Sanat akımı olarak da başlıca Empresyonizm demek istiyorum. Doğa çalışmıyorum fakat objelerim doğanın bir parçası ve bana göre huzur verdiği için etkisindeyim diyebiliriz. Ekspresyonizm ile devam etmek istiyorum. Yenilik çağı olup, insanların yalnızlaştığı dönemi bir bütün olarak benliğime katkısını görüyorum. Kübizm akımından teknik olarak etkilenmesem de dönemin ressamlarının çalışmalarını, parçalanmış düzenin tamamlayıcısı olarak görüyorum. Resimlerimdeki hareket ve devamlılığı, Fütürizm etkisi ile yorumlayabilirim. Son olarak da Dadaizm akımı döneminin hırçınlığının ve hareketliliğinin renk kullanımında etkisi olduğunu düşünüyorum. Yani aslında birçok akımı takip edip parçalar halinde bütünleştirip kullanıyorum.

İdolün denilebilecek bir ressam var mı? Ve seni etkileyen yönü ne?

Resimleri ayrı, kendi ayrı çok büyük hayranı olduğum isim Frida Kahlo’dur. Kendisi benim devrimimdir diyebiliriz.

Acıların, gerçekliğin, coşkunun, mücadelenin çok derin içselliğin odak noktası olarak görüyor ve benimsiyorum. Sanırım duygularımı yansıtabilen bir insan olsam dahi, sıkıştırılmış hislerimin, eksik renk karmaşasının içinde yaşayan vizon gri gibi tanımlayabilirim.

Soyut çalışmalarından bahseder misin bize?

Soyut çalışmalarımı, hayatımın devamlılığını yansıtmak istediğim ve resimlerimde kullandığım ana temam olan ‘Tekerlek’ ile tamamlıyorum. Benim için sürekliliği, devamlılığa ulaşmayı simgeliyor. Çok fazla yolculuk yaptığım ve bu süre içerisinde gerek ailem gerek dostlarımla beni uzaklaştırıp yakınlaştıran, tamamlanamayan bir başlangıç diyebiliriz. Coşkulu hislerimi ve üzüntülerimi birbiri ile kontrast renklerle verdiğim, eksik hissettiğim zamanların yarım bırakılmış yol çizgileri ile tamamladığım serüvenim diye özetleyebilirim.

Resim bölümüne hazırlanan ya da isteyen öğrenciler için tavsiyen nedir?

Bu soruyu hocamın ‘Resim ilgi ister. Sen bırakırsan, o da seni bırakır.’ sözü ile açıklamak istiyorum. Çok geçerli bir söz. Çizmeyi hiç bırakmamalarını tavsiye ederim. Kafede otururken, parkta dolanırken sürekli ama sürekli çok fazla gözlem yapıp hareketleri çalışmalarını, yanında gezdirdikleri çizim defterine, hızlı eskizlerle karamalarını öneririm. İmgesel olarak kazanımları büyük olacaktır. Çevrede olan her olayı, hareketi gözlemlemek en önemlisi ve tabi ki sanat tarihini okumalarını, ressamların eserlerini teknik olarak incelemelerini, dönemlerini okumalarını tavsiye ederim.

Editör: Haber Merkezi