YUNUS KARA / İZ GAZETE - Moyo Masal Tiyatrosu kurucusu Duygu Şahlar ile çocuklara yönelik yaptıkları sanatsal üretimleri, masal ve tiyatronun çocukların gelişimindeki önemini, salgın sürecinin kendilerini nasıl etkilediğini konuştuk.

SORUNLARA KARŞI ETKİLİ!

Moyo Masal Tiyatrosu ne zaman ve nasıl kuruldu?

güçlüklerle baş etmelerinde oldukça etkili olduğunu gözlemledik. Bu sebeple çocuk hikâyelerinden yola çıkarak üretimler yapmaya karar verdik.

‘İNCELİKLİ DAVRANIYORUZ’

Çoğunlukla çocuklara yönelik üretimler yapıyorsunuz. Üretimlerinizde nelere dikkat ediyorsunuz?

Masal seçerken oldukça incelikli davranıyoruz. Toplumsal yaşamın dönüşümünde, aslında yetişkinlerle beraber tartıştığımız konuları çocuklara nasıl anlatabiliriz sorusundan başlıyoruz. Bu sebeple özgürlük, birlik olmak, bir arada yaşamak gibi temaları pedagojik bir tartışma yaparak çocuklara nasıl ulaştırtabileceğimiz üzerine kafa yoruyoruz. Üretimlerimizi sadece sahnelere göre değil, kamusal alanlarda da, okullarda da kısacası her yerde uygulanabilir hale getirmeye dikkat ediyoruz.

‘MÜCADELE VERİYORUZ!’

Bu anlattıklarınız ile ilgili nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Diğer ekiplerle ilişkiniz nasıl?

Bu üç yılda çok deneyim biriktirmişiz. Sadece sahne odaklı, sahne üzerinde var olan bir ekip değiliz. Her gün MEB müfredatında; sahnede sürekli vurguladığımız masalların temalarının tam aksi oluyorsa, yerine yenilerini koyacak olan bizleriz. Çocukları fanuslarda büyütmek yerine, biraz zırhlandırmamız gerekir. Masal tam bu noktada çok işe yarıyor. Bizim bir arada olmamız, birbiri ile yoldaşlık ilişkisi kuran ekipleri çoğaltmamız ve bütün gücümüzle kültür alanında karşı hegemonya mücadelesi vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. İşte bu yüzden; Gökyüzünü İten Kuş Masalı’nın tiyatro oyunu çeşitli yerlerde sergileniyor. Çocuklar ile masal anlatıcılığı üzerine uzun soluklu atölye çalışmaları yapıyoruz. Gökyüzünü İten Kuş masalının Türkiye’nin farklı bölgelerinden 37 çocuk ile beraber hazırlanan kaydı şu an Şalala Çocuk Radyosu’nda yayınlanıyor. Şubadap Çocuk ile beraber geçen sene çıktığımız "İç Anadolu ve Karadeniz Turnesi"nde Konya'dan Hatay'a, Yozgat'tan Bilecik'e, Artvin'den Gebze'ye yaklaşık 55 noktada, 25 bin çocukla buluştuk. Okullarda, şenliklerde her yerde masallar anlatıyoruz, biraz pratikte öğrenen bir ekibiz galiba ama daha çok çocuklardan öğrenen ve çocuklara öğreten bir ekip olma yolunda ilerliyoruz.

‘NİTELİK TARTIŞILMALI’

Çocuklara yönelik masal veya tiyatro üretimlerinin önemi nedir sizce?

Çocuklar için masal, tiyatro, TV, dergi, medya gibi birçok kültürleme aracı var. Bu araçlar oldukça güçlü ve çocuklar sürekli bir takım içeriklerle bazen kontrollü bazen de kontrolsüz buluşuyor. Öğrenme ve eğitim okulda, okul dışında devam ediyor. Bu sebeple bu araçlar oldukça önemli. Çocukları yaşamla ilgili deneyimi olmayan bireyler olarak gördüğümüz için onların izlediği, dinlediği her şey yaşamlarında kalıcı davranış değişikliğine yol açıyor. Bu sebeple nitelik tartışmasının yapılması lazım, fakat bu nitelik sadece biçimsel değil, içeriksel de yapılmalı diye düşünüyoruz.

‘DOĞRU TANIŞMALI!’

Masal, tiyatro veya diğer kültür sanat etkinliklerinin çocuklar ile buluşturulması için sizce ideal yaş nedir?

Çocuk doğduğundan itibaren kendi yaş grubuna, pedagojik özelliklerine uygun sanatsal üretimlerle buluşabilir. Sadece şunu ekleyebiliriz, küçük yaş grubu için bir seyirci olarak var olanı alımlamasından daha önemli olan o sanatsal ortamın ilişkiselliğinin içerisinde var olabilmesi. Doğru bir tanışma sağlanması da diyebiliriz.

‘VİDEOLARLA BULUŞTUK’

Son dönemde yaşadığımız salgın süreci malum, bu sürecin size etkileri nasıl oldu?

Sosyal yaşam bu süreçten etkilendi, tiyatro da elbette nasibini aldı. Tabi ki biz de bu süreçten etkilenen ekiplerden biriyiz. Çocuklar sokağa çıkma yasakları ile evlerinde kaldığı için, sahnelerde ya da parklarda onlarla buluşamadık. Fakat 14 tane masalımızı kısa videolara dönüştürdük. Çocuklarla buluşmanın şimdilik bir yolunu bulduk.

‘SORUN İÇERİKLERİN NİTELİĞİNDE’

Çocukların günümüzde teknoloji ve sosyal medya ile etkileşimi zaten çok güçlü idi, salgından sonra bu ilişki nasıl şekillenir ve sanatsal paylaşımlara etkisi ne olur sizce?

Çocukların medya ile ilişkisini çok olumsuzlamıyoruz aslında. Çünkü internet ve TV artık hayatın tam içerisinde. Sorun çocuklara ulaşacak araçlarda değil bence, çocuklara ulaşan içeriklerin niteliğinde. Sanatsal üretimler de kısmen dijital ortamlara kayıyordu zaten, salgın sadece her şeyi hızlandırdı. Tiyatro burada biraz ayrılıyor sanırım. Çünkü tiyatro anda var olan bir sanat. Bu yüzden zorlanacak ve yeni formlarda zorlanıyor da. Fakat ‘tiyatro bu haylaz, ekranlara sığmaz. Sokaklar, sahneler tiyatrosuz kalmaz’ muhakkak bir yolunu bulacaktır.

‘UYUTMAK İÇİN ANLATILMAZ’

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Anlatıcılık hepimizde olan bir yetenek, her gün bunu kullanıyoruz aslında. Çocuklar bunu iyi kıvırıyor. Biz onlara Gökyüzünü İten Kuş masalını anlatırken; kocaman bir çember kurup orda olmayan bir gökyüzünü varmış ve aşağıya iniyormuş gibi görüyorlar, buna inanıyorlar ve yukarıya itiyorlar. Bu da bazen bize zorluklarla ve zorbalıkla mücadele için bize kocaman bir ipucu veriyor. Buna toplum olarak ihtiyacımız var, özelikle kadınların ve çocukların. Çünkü en çok sömürü ve tahakküm onların üzerinden yapılıyor. Bu kısımda gözümüz açık olsun. Masallar, öyküler çok da masum değiller. Anlatmadan önce en az 2 kez düşünmeli. İşte bu yüzden diyoruz ki; masallar çocukları uyutmak için değil uyandırmak için anlatılır.

Editör: Haber Merkezi