GÜLSEN CANDEMİR/İZ GAZETE - Mahalleyi dönüştüren, güzel sanatlar öğrencilerine yeni çalışma alanları açan buluşma, üniversite öğrencisi Ayşegül Doğan’ın 2014 yılında okul dışında atölye araması ile başladı. Resim bölümü okuyan Doğan, kendisine uygun ekonomik ve sakin bir alan ararken Umurbey Mahallesini keşfetti.

11 ARKADAŞ MAHALLEYE YERLEŞTİ

Bir keşifle başlayan ve 6 atölyenin açılması ile devasa bir sergi salonuna dönüşen Umurbey Mahallesi’ndeki keyifli yaşamı bize heykel bölümünde yüksek lisans yapan Ali Kanal Anlatıyor: Resim öğrencisi Ayşegül Doğan arkadaşımız, okul dışında çalışabileceği bir atölye arıyordu. Mahallenin yapısı ve kira fiyatlarının uygun olması önce Ayşegül’ün, sonra onun gibi atölye arayan bizlerin mahalleye taşınmasını ve tanışmasını sağladı. Aramızda fotoğrafçı, geleneksel Türk sanatları üzerine eğitim alan sanatçılar ve halen eğitimine devam eden öğrenciler var. Ağırlıkla resim üzerine çalışan birbirlerini tanıyan sanatçılarız. Bir şekilde buradaki alanın çalışmaya uygun olduğunu öğrenince hepimiz yavaş yavaş Umurbey Mahallesine gelmeye başladık. Şu an altı atölyeyi 11 arkadaş ortaklaşa kullanıyoruz. Ben mahalleye yerleştim ve 5 yıldır burada yaşıyorum, diğer arkadaşlar iş durumuna göre bazen atölyede kalabiliyorlar.

SALONA DEĞİL SOKAĞA

Atölyelere resimlerin girip çıkması, mahallelinin resimlere olan merakı, ‘siz burada ne yapıyorsunuz, ressam mısınız?’ demeye başlamaları, yapılan resimlere yaptıkları yorumlar sonrası mahalle halkı ile aramızda bir iletişim başladı. Bu diyalog 2016 yılında mahalle esnafının“Siz de burada bir şey üretiyorsunuz biz de. Neden mahalle için birlikte bir şey yapmıyoruz? noktasına kadar getirdi. Biz mahalleli ve mahalle esnafı ile binaları, duvarları, boş evleri boyadık. O yıl içinde bir sokak sergisi yaptık.

Mahalledeki insanlarla sohbet ettikçe geçmişine dair bilgiler öğrenmeye başladık. Kurtuluş savaşında mahalleden ayrılan Rumların bıraktığı evler olduğunu, limana yakın bir bölge olduğu için fabrikaların ve işçilerin kaldığı yerlerin bulunduğunu öğrendik. Mahallede yaşamaya devam eden büyüklerimizle konuşurken elde ettiğimiz bilgiler, bizim eserlerimizi oluşturmamıza kaynaklık edecektir.

DARAĞAÇ SERGİLERİ BENİMSENDİ

Umurbey Mahallesi’nin eski adının Darağaç olduğunu ve daha önce buralarda çok sayıda ağaçlık alan bulunduğunu öğrenince sergimizin adını Darağaç koymaya karar verdik. Mahalle çalışmasının bir sanatçıya çok farklı deneyimler yaşattığını ilk sergide fark ettik.

Darağaç sergisinde herkes resim yapıyor olsa bile, mahalleye çıktığında farklı şeyler ortaya koyabiliyor. Daha önce hiç yapmadıkları şeyi yapabiliyor. Ben heykel eğitimi aldım ama çok farklı şeyler yapabiliyorum.

Ali Cem Doğan fotoğrafçı, Aycan Genlik seramik sanatçısı ama burada kentsel dönüşümü sorgulayan işler yaptılar. Bu daha önce yapmadıkları bir şeydi. Darağaç sergilerini sergi gibi değil de deneyim olarak görüyoruz. Ben heykeltıraşım ama 2. sergide, mahallede eski arabaları ralli araçlarına çeviren atölyeden aldığım aracı ters çevirip mahallenin girişine koymuştum. Bu daha önce deneyimlemediğim bir şeydi. Bu mahallede kurduğumuz iletişim sayesinde ortaya çıktı. Özgürlük sizlere yeni alanlarda üretme olanağı sunuyor.

Sanata dair çok fazla bir şey bilmeyen insanlar bu sergilerle sanatla tanışmış oluyor. Sanata maruz kalıyor çünkü burada çok fazla sanat yapılıyor. Mesela ilk sergide 150 seyircisi varken 3. Sergide 700’ü geçmişti. Bu ay yapacağımız sergide çok daha fazlasını bekliyoruz.

MAHALLE İÇİN SANATI KONUŞUYORUZ

Atölyede yaptığımız bireysel işlerin dışında her hafta Darağaç kolektifi olarak bir araya geliyoruz. Mahallede neler yapabileceğimiz üzerine konuşuyoruz. Sanatçılar davet ediyoruz onlarla mahallede neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Bazen müzik yapan sanatçı arkadaşlarımız geliyor onlar da mahallede müzik yapıyor. Sanat ircaa etmeye çalışan bir insan olarak burada gerçekten özgür olduğunuzu hissediyorsunuz. Tüm mahalle mekânları ile elinizin altında, baskılayıcı herhangi bir durum yok. Yapmak istediğin şeyi buradaki insanlarla yardımlaşarak yapabiliyorsun. Bu kolay kolay bulunamayacak bir şey.

Bu sene Kültür için alan Konsorsiyumu’ndan sergi için fon aldık. Her sene yaptığımız serginin içinde çalıştayların, kitap lansmanının, mural etkinliğinin (duvar resim sanatı) olduğu, çok farklı etkinliklerin yer aldığı bir şeye dönüştürdük. Serginin daha çok sanatçıya ve insana ulaşmasında büyük katkıları olacağını düşünüyoruz.

ÇOCUKLAR SANATA YÖNELİYOR

Mahalledeki çocuklarla yaptığımız atölyeler var. Resim atölyesinde sulu boya, pastel boya yapıyorlar. Mahallede çok fazla çocuk yok yaklaşık 15 çocuk var. Heykel atölyesinde de bu kadar çocuk var yaklaşık. Mural etkinliğinde de lise düzeyinde de hem bu işe merak salan, hatta yapan birçok izleyici ile hatta davet etmediğimiz ama bir şekilde etkinliği duyup iş yapmak isteyenler oluyor.

HER ŞEYİ MAHALLELİYLE YAPIYORUZ

Mural etkinliğini yaparken, resim yapacağımız alanları mahalleli ile birlikte karar verdik, öncesinde onlarla görüştük bilgilendirdik, izinlerini aldık. Onlarla kurduğumuz diyalogu hep iyi tutmaya çalışıyoruz. Ön tarafta işyerleri var ama arka taraflarda mahalle var. Belli bir saatten sonra çok ses yapmamaya çalışıyoruz. Ya da işte bir alanda mekâna özgü bir iş yapılacaksa mekânın sahibinden izin almaya çalışıyoruz. Kamusal alana bir şey bırakıyoruz ve tepeden inme bir şey olmaması gerekiyor. İnsanlar çünkü o eserle yaşıyor. ‘Şuraya heykel koydum, buraya resim yaptım’ demekle olmuyor.

SANAT HEP OLACAKTIR

Burada sanatçılar olduğu sürece sanat hep olacak, insanlarla olan diyalogumuz sürdükçe sergiler yapılmaya devam edecek. Bunu bizim kadar mahalleli de istiyor. Gelenekselleşmeye başlayan Darağaç sergisi her yıl Eylül ayının son Cuma günü yapıyoruz. Bu yıl da çok daha geniş şekilde yapacağımız dördüncü sergiye, bu konuya ilgi duyan herkesi sergimizi ve mahalleyi görmeye davet ediyoruz.

ONLAR SAYESİNDE CANLANDI

Mahallesinin Muhtarı Fatma Kaçaro, sanatçıların Fatma Anası, mahallenin onlarla yaşadığı değişimi gazetemize yorumladı. 30 yıllık muhtar, doğma büyüme Umurbeyli Kaçaro “Onlar benim torunlarım gibi.

Mahallemize güzellik, canlılık getirdiler. Burası onların sayesinde canlandı. Mahalledeki çocuklara resim ve heykel dersleri veriyorlar. İlgi bekleyen çocuklar onların ilgisi ile şimdi çok daha mutlu. Belki yeni ressamlar çıkacak buradan.” Diye anlattı.

Mahallenin İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden olduğunu anlatan muhtar, “Bu mahalle Sümerbank fabrikasının yıllarca çalıştığı, hangarların olduğu Tayyare mahallesiydi. İzmir işgalinde Rumlar bırakıp gidince, çevredeki fabrikada çalışan Türkler yerleşmeye başlamış.

AİLE GİBİ OLDUK

Mahallede oto tamirciliği yapan Hüseyin Özgürtepe de sanatçılarla beraber yaşamın nasıl olduğunu anlattı. Özgürtepe: “Yılardır burada esnafım, onların mahallemize gelmesi ile değişik bir hava oluştu. Farklı insanları tanımamızı sağladılar. Biz bir aile gibi olduk onlarla, kaynaştık gidiyoruz. Onlar bize yardımcı oluyor biz onlara yardımcı oluyoruz. İyi ki mahallemize gelmişler.” Diye konuştu.

PROJE ÇOK BEĞENİLDİ

Darağaç Sergisine bu yıl maddi destek olan Kültür İçin Alan Konsorsiyumu’nun İzmir Koordinatörü Recep Tuna’da projenin desteklenmesi süreci hakkında bilgi verdi. İlk olarak Konsorsiyum hakkında bilgi veren Tuna “Kültür İçin Alan Konsorsiyumu 2017 yılının sonunda Alman Kültür Merkezinin öncülüğünde başlayan bir proje. İstanbul, Ankara dışındaki şehirlerde kültür hayatına destek vermek isteyen bir proje. Anadolu Kültür’le, Alman Kültür merkezleri beraberce, İsveç Başkonsolosluğunu, Hollanda Büyükelçiliğini ve Fransız Kültür Merkezi’ni de davet ediyorlar ve birlikte bir konsorsiyum kuruluyor. Yanına İstanbul Sanat Vakfı katılıyor. Amaç, İzmir, Gaziantep ve Diyarbakır illerindeki kültür sanat alanında faaliyet gösteren; kurumların, girişimlerin ve bireylerin çalışmalarını desteklemek. Darağaç sergisi bu şekilde destekleniyor. Çok büyük destekler yok ama projeleri yapmalarını sağlayabiliyoruz. Maksimum 60 bin TL destek veriyor konsorsiyum.

MAHALLEYE GİRMEK ZORDUR

2019’da yaptığımız açık çağrıya başvuran 102 başvurudan biriydi Darağaç. Kurul projeyi oldukça beğendi. Bir bölgenin güncel sanatla nasıl dönüşüm sağlayabileceğini, orada yaşayan genç nüfusun toplumsal hayata nasıl uyum sağlayabileceğinin en güzel örneklerinden biriydi. Oradaki esnafla kurdukları bağ, iletişim becerileri çok güzel. Mahalle içine sonradan girebilmek zordur. Onlar bunu başarmışlar. Mahalledeki ustalar bizimle de görüşüyor. Mahalleli ile biz de kaynaştık.

Konsorsiyum sanat etkinliklerinin desteklenmesini, kültürlerin kaynaşmasını önemsiyor. Toplumların birbirleriyle kaynaşmasını sağlayan yegâne şey sanattır. Daha iyi bir dünyanın yegâne yolu sanattan geçer. Almanya ile Türkiye’nin ilişkileri yüzyıllara dayanıyor. Fransa, Hollanda, Almanya ile olan kültürel ilişkiler her ülkenin faydasınadır. O ülkelerdeki Türkler için de bu olumlu bir destektir. Bu desteklerin devamını beklemek lazım.

Uydu: Umurbey Mahallesi’nin adı 1936 yılında Darağaç’tı. Sanılanın aksine olumsuz bir anlamı yok. Farsça’da ‘Dar ağaçlık alan’ demek. Osmanlı’da da bu isim kullanılıyordu. Komşu mahallelerin de adı ‘Çamdibi, Çınaraltı. Halkapınar’da eskiden yeşilliği ile öne çıkan sulak etrafı ağaçlarla çevrili hamamların olduğu bir bölgeydi.

Editör: Haber Merkezi