Karşıyaka sahili burada yaşayan insanların sosyal yaşamında önemli bir yer tutuyor. Sahilin uzun ve geniş yeşil alanı, yaşam mekanı için Karşıyakalıların vazgeçilmezleri arasında. Sahilin yeşil alanı içerisinde çeşitli aktiviteler için de özel alanlar bulunuyor. Bisiklet yolu, kaykay yapanlar için özel boşluklar ve breakdans ekiplerinin antrenmanları için mermer zeminler yer alıyor. Buradaki çalışmalar büyük beğeni topluyor.

Evrensel gazetesinden Eda Aktaş'ın aktardığına göre, Breakdans ekiplerinin efsanesi haline gelen “Kareler”de burada. ’90’lı yılların başından beri İzmirli hip hop severler, bu müziği ve dansı icra etmeye çalışanlar burada buluşuyor. Namı o kadar yayılmış ki TRT vakti zamanında breakdansı için çektiği belgesele mekan seçmiş burayı. Şimdilerde de “Kareler” yine boş değil, genç dansçıları bu alanın günümüz sakinlerinden. Genç ekip, danslarını geliştirmek, yeni figürler yaratmak için buraya geliyor. Doğası gereği sokaktan beslenen bu sanatı sokakta öğrenmeye, üretmeye devam etmek istiyorlar. Antrenman saati geldiğinde açılan müzikle birlikte “Kareler”in üzerinde teker teker dans etmeye başlıyorlar. Aralarında bu dansı yıllardır yapanları da var, yeni öğrenenleri de. Sahil kenarında akşam saatlerinde siyah beyaz mermer zeminin üzerinde başlayan bu hareketlilik, elbette oradan geçenleri davet ediyor. Meraklı bakışlar bir süre sonra eğlenceli gülüşmelerle, müziğin ritmine ayak uyduran seyirlerle devam ediyor. Sıklıkla aralarından biri gelip tanışıyor ekiple. Dansı yapmak istediğini söylüyor, hatta o an birkaç hareket denemesi yapan bile çıkıyor. Ortamın bu interaktif durumu, genç breakdansçıları açısından da bu dansı insanlara aktarmak için önemli bir olanak haline geliyor.

Buraya kadar her şey güzelken genç dansçıların son günlerde “Kareler”le ilgili ciddi bir kaygısı var, o da belediyenin sahilde yapacağı yeni çevre düzenlemesinin breakdans mekanının yapısını değiştirebileceği. Bahsedilen yeni çevre düzenlemesi henüz proje aşamasında. İzmir Büyük Şehir Belediyesine breakdansçıların bu kaygıları iletildi. Belediyeden  yapılan açıklamada, İzmir Deniz Kıyı Tasarım Projesinin henüz hazırlık aşamasında olduğunu belirtilirken, yeni projede 1000 metrekare civarında “Kareler”e benzer şekilde tanımlanmış nitelikte zemin kaplaması bulunacağı ifade edildi. 

‘KARELER’ OYUN ALANIMIZ

“Kareler”le 2000 senesinde tanışan Hasan Özdemir (Alvin), İzmirli break dansçılar arasında hayli ün yapmış bir isim. O yıllarda yaşanan ekonomik krizde aniden işini kaybeden Özdemir, “Geleceğimi değiştirdi” dediği “Kareler”le karşılaşmasını şöyle ifade ediyor;  “Büyük bir ekonomik kriz vardı ve işimi kaybetmiştim. Kendimi kötü hissediyordum. Bu dönemde burada dans edebilme şansı elde ettim. Çok güzel insanlar vardı “Kareler”de dans eden. İki yıl boyunca hem breakdansı öğrendim hem de içinde bulunduğum depresif durumu yenebildim. Ve hatta hayatımı yeniden kurdum. Spor akademisini kazandım burası sayesinde, şimdi dans eğitimi veriyorum, çocuklar için kurslar veriyorum. İzmir’de breakdans organizasyonları düzenliyorum. Dans edebilmem sayesinde yurt dışındaki pek çok organizasyona katıldım. Benim bütün bunları yapabilmemde “Kareler”in etkisi büyük.”

“Kareler”de bu kadar uzun soluklu kalabilmemizin bir diğer nedeni de paylaşım” diyor Alvin,  “Aramızda hem dans üzerine çok güzel paylaşımlarımız oluyor hem de örneğin biri gider bir ekmek alır gelir bunu birlikte bu alanda 10 kişi paylaşırız. Aile gibiyiz. Günümüzde böyle paylaşımda bulunabileceğin bir alan bulmak zor. Çocukluğumuzda da arkadaşlarımla oyun alanımızı paylaşırdık, şimdi onları kaybettik ama burası bizim yeniden kazandığımız oyun alanımız…”

‘BREAKDANS  SOKAKTA ÖĞRENİLİR’

Ekibin en genç üyelerinden biri olan İbrahim Şenöz de (Jhao) alanda izleyici ve dansçı arasında gelişen interaktif durumla tanışanlardan. 2011 senesinde sahilde gezerken “Kareler”de dans edenleri görüyor. Bir kenara çekilip onları izliyor ve nasıl davet edildiğini şöyle aktarıyor; “Aralarından biri izlediğimi gördü ve beni davet etti dans etmem için. Bana gösterdikleri ilk hareket dirseğin üzerinde duracağım bir figürdü. Yapabildiğimi görünce heveslendim, devam etmek istedim. Okuyordum o dönem ve ailem de breakdans yapmamı istemiyordu. 2 yıl sonra tekrar başladım. Bir eğitim kurumunda dans dersi almaya gittim önce ama oradaki insanların bu danstan anlamadıklarını düşündüm zamanla. Bu dans sokakta öğrenilir bence. Daha sonra Alvin Abi ile tanıştım, bize eğitim verdi. Bugün yapabildiğim pek çok hareketi onun sayesinde öğrendim."

MÜHENDİS B-BOY: JESUS

Jhao’ya göre grubun daha eski üyesi olan İsa Abdullah Kara (Jesus) ise aslında bir inşaat mühendisi. Breakdansı hobi olarak yaptığını söyleyen Jesus, Türkiye şartlarında dans ederek geçinilemediğinden dem vuruyor. “Evimize bakmak için başka bir işte çalışmamız gerekiyor. Mühendislik çocukluktan beri hayalimdi ama dansı da çok seviyorum dansla 17 yaşında tanıştım. Para kazanmak bir yana dans insanın ruhunu dinlendiren bir terapi gibi bir şey. Müzikle kendimi buluyorum. Üniversite boyunca sınavlar, projeler için çok çalıştığımdan dans edemedim. Bu kadar ara verdikten sonra tekrar eski hareketleri yapabilmek bile epey güç oluyor.

Breakdansın ilk çıktığından beri hem hareketleri hem de müziklerinin çok geliştiğini söyleyen Jesus, “Serbest stil olması, doğaçlamayla yapılması geçen bunca zaman içinde dansı geliştirdi. İnsanlar göstermek istedikleri, ifade etmek istedikleri ne varsa hayatta bunu dansa yansıttılar ve böyle de devam ediyor. Yani başka dans türlerinde görüldüğü gibi sabit hareketleri olmayan bir dans. Ezbere hareketleri olmadığı için dansın gelişebilmesini sağlıyor. Bir de tabii hareketlerin, dansçının duygularına ait olması da geliştirici bir etken” diyor.

KARELER’İ KAYBEDERSEK HER ŞEYİMİZİ KAYBEDERİZ

13 yaşından beri hip hop ve breakdansla ilgilenen Hasan Hüseyin Aktaş (Rico) da bir breakdans eğitmeni. İnsanların dansa olan ön yargılarını eleştiren Rico, “Biz burada sanatımızı icra ediyoruz. Gerektiği zaman burada dansı öğrenmek isteyenlere de yardımcı olmaya çalışıyoruz.” diyor. Hip hop ve breakdansın dışında Latin danslarını da öğrenmeye çalıştığını söyleyen Rico, “Bir şekilde insanların dansla buluşmasını isterim. Herkes gelsin burada dans etsin. Kareler bizim! Burayı da kaybedersek her şeyimizi kaybederiz.” diyor.

İnsanların burada kendilerini dans izlerken keyif aldığını gözlemleyen Rico, “Kareler”in bakımının da önemli olduğunu, buranın biraz daha gelişmesi gerektiğini düşündüğünü aktarıyor. Bunun aynı zamanda sokak kültürünü kaybetmiş bir nesle faydası dokunabileceğini belirtiyor.

Rico’nun breakdansla ilgili hayalleri arasında bir dans okulu açıp kendi stilini dünyaya yaymak var. “Yurt dışında dans etmek, eğitim almak istiyorum. Bu bir ego değil benim için dansı insanlarla buluşturmak.”

“Kareler”de dans ederken aynı zamanda birbirlerine ayna görevi gören grup üyeleri, aralarındaki bu paylaşımın güvene dayalı olduğunu açıklıyor. Rico, “Aramızdan biri dans ederken onu dikkatle izleyip yaptığı harekette yanlış olup olmadığını ya da harekete yeni bir figür ekleyebildiğini, çalıştığı hareketi geliştirebildiğini konuşabiliyoruz. Hareketi hatalı yapan arkadaşlarımıza yapıcı eleştirilerde bulunup, onun gelişebilmesini sağlamayı önemsiyoruz. Bu paylaşım aramızdaki güveni de ilerletiyor.

‘KÖTÜ ÇOCUK’ İMAJINI YIKMAK İSTİYORUZ

Breakdans üzerine son zamanlarda yapılan tartışmalardan biri de sokakla olan bağı üzerine. Kimlerine göre sokakta kalmalı, kimilerine göre ise sokakta kalmanın getirdiği “kötü çocuk” imajını yıkmak için salonlara geçilmeli. Bu tartışmayı Alvin, “Salonlar eğitim almak için, yazın aşırı sıcaktan, kışın ise yağışlardan korunmak için kullanılmalı. Bu dansın sokakla ilişkisi çok önemli. Kareler bunun en önemli örneği.” diyerek değerlendiriyor.

Rico ise “Hip hop sokakta, sahnede her yerde olur. Aslında insanlar sokak kültürünü tam olarak tanımıyorlar. Breakdansın ‘kötü çocuk’ imajı, biraz da zihniyet meselesi maalesef. Ancak sokaklardan çıkıp salonlara da girmesi bence çok güzel bir şey çünkü biz orayı da hak ediyoruz.” şeklinde yaklaşıyor tartışmaya. Jesus’a göre de “kötü çocuk” imajı insanların ön yargılarından geliyor. “Burada biz sanat yapıyoruz. Her kesimden, her meslekten arkadaşlar var burada. Dans etmeyi seviyoruz ve burada kendimizi buluyoruz. ‘Kötü çocuk’ imajı bence de insanların ön yargılarından geliyor. Benim Kareler’de “serseri” muamelesi görüp, mühendislik yaptığım şirkette itibar görmem bu ön yargıyı daha da görünür kılıyor.

RİCO’DAN CAMİAYA  ÇAĞRI: BİRLEŞELİM

Sohbetimizin sonuna yaklaşırken Rico, hip hop camiasına seslenen şu mesajı bizim aracılığımızla duyurmak istiyor; “Hip hop dünyasını egoları bir kenara bırakıp birbirimize destek olmaya çağırıyorum. Kırmadan, üzmeden bu dansı ve birbirimizi geliştirebileceğimiz bir birliktelik kurabileceğimize inanıyorum, buna ihtiyacımız var.”

BREAKDANS GENÇLİK OLİMPİYATLARINDA

Türkiye’de hip hop ve breakdansın hak ettiği yeri göremediğini söyleyen Alvin, insanların bu dansı tanımalarını, dansa olan ön yargının kırılması gerektiğini belirtiyor; “Bütün bunları yaparken insanların bu dansı anlamalarını sağlamaya çalışıyorum. Ama ülkemizde maalesef bu dans hak ettiği yeri şimdiye kadar bulamadı. Örneğin yurt dışında gerçekleşecek bir organizasyon için belediyelerden ya da çeşitli kurumlardan destek istemeye gittiğimizde bunu alamıyoruz. Kendi çabalarımızla gidebiliyoruz ancak. Türkiye’de sanatı destekleyen kurumlar dansa olan ön yargılardan dolayı literatürlerine almaktan çekiniyorlar. Ama şimdi gençlik olimpiyatlarına girdi breakdans ve bu önemli bir gelişme. Artık bahsettiğimiz bu ön yargılar ve sorunlar aşılacaktır diye düşünüyorum.”

Editör: Haber Merkezi