ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam bölümünden mezun olan sanatçı Cem Atmaca, okul yıllarında okulda yapamadığı çalışmalar için kendi atölyesini açtı. 15 yıldır kendi atölyesi olan sanatçı 3 kişisel sergi ve birçok da karma sergide çalışmalarını sanat izleyicisine sundu.

Sanatçı Cem Atmaca ile kendi işlerini ve İzmir’in sanat ortamını konuştuk. Atölyesinde gerçekleştirdiği çalışmalar ile ilgili bilgi veren sanatçı, çoğu öğrencisinin atölyeye hobi amaçlı geldiğini ancak iş hayatının ciddi atmosferinden sıyrılmak isteyenlerin de atölyede yoğun ve profesyonel eğitim aldığını sözlerine ekledi.

İNSANIN DOĞA İLE ÇATIŞMASI

Karma sergilerde obje ve teknik üzerinden çalışan Atmaca, kişisel sergilerinde bir konu üzerinden ürünler geliştiriyor. Kişisel sergilerinde doğa ve insan çatışmasını ele almayı sevdiğini söyleyen Cem Atmaca, ilk sergisi Medeniyet Neye Kısmet’i hatırlatıp “Bana göre medeni insan, mağara insanına göre daha barbardır. Bundan sonraki sergimin ana teması yine insanın doğa ile çatışması olacak. Bana göre insan, doğaya uygun bir canlı değil. Çünkü insan birçok şeyi katlediyor. Homosapiens’ten bu yana çok sayıda hayvan türü yok oldu. Avustralya’da olanları biliyorsunuz” ifadeleriyle insanın canlılar üzerindeki olumsuz etkilerinin sanat üretimine yansıdığının altını çizdi.

Atmaca, İstanbul, Belgrad ve İtalya’da sergi açmak için galerilerle görüşüyor. İzmir’de de kişisel bir sergi açacağını sözlerine ekleyen Atmaca, şu sözlerle İzmir sanat piyasasını eleştirdi; “Satış ya da sanat kariyeri anlamında İzmir’in sanatçıya katkısı olmuyor. Bu yüzden İstanbul ve yurt dışını düşünüyorum. İzmir’de bir sanat ortamı yok. Maalesef sanayi, üretim gibi sanatın merkezi de İstanbul. İzmir’de bu anlamda sanat meraklıları yok. Çok kısır. İzmir’in nüfusuna göre, toplasanız 500 kişiye hitap ediyorsunuz. İzmir’de sergi açtığınızda, sizin gururunuzu okşayacak , sizi şevke getirecek, işlerinizi bekleyen bir kitle yok.”

İZMİR'İN SANAT KİTLESİ

İzmir’deki sanat kitlesini üçe ayıran sanatçı ilk kitlenin ‘kokteylci’ olduğunu söyledi. “Kokteyl varsa sergiler kalabalık geçer.” diyen sanatçı ikinci kitlenin akademiden insanların sergilerine gelen sanat izleyicileri olduğunu belirtti. “Üniversitede hocaysanız serginiz kalabalık geçer. Ayıp olmasın diye gelinir.” diyen Atmaca, üçüncü kitlenin de, sanatı hobi olarak gören zenginlerin sergilerine gelen izleyiciler olduğunu söyledi. “Bunlar dışında okuldan yeni mezun olmuş arkadaşlar sergi açsa sınıf arkadaşları gelir, hocaları gelmez. Sanat meraklısı 10-15 kişi gelir. Bu sergilerde satış da yapılmaz. Çünkü İzmir’de öyle bir algı yok.” değerlendirmesini yapan sanatçı İzmir’deki sanat izleyicisinin ise vizyonsuz olduğunun altını çizdi. Bu durumu anısını anlatarak değerlendiren sanatçı şöyle konuştu; “Burada sergi hazırlığı yaparken, kapıdan ‘ikramlarda neler var?’ sorusunu çok duyduk. İkram iyi değilse içeri girmiyorlar.”

Klasik işleri sevdiğini söyleyen sanatçı, çağdaş sanat adı altında galerilerde sergilenen objelerin sanat olmadığını düşünüyor. Tasarım ve dekoratif ürünlerin sanat olmadığını söyleyen Atmaca sanata bakışıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı; “Sanat bir şey anlatmalı, tek olmalı, sanatın işlevselliği olmamalı. Ben biraz klasikçiyim. Sanat bir şey anlatmalı, 1970’ler 1980’lerden ve Pop Art’tan sonra işler biraz değişti. Kavramsal sanatı iyi yapanları takdir ediyorum. Ama o kavramsal sanatın arkasına saklanan çok var. ‘Ben yaptım ama sen anlamadın’ derler ama işin aslı öyle değildir.”

Editör: Haber Merkezi