'İzlekler'de bu hafta: "Babaya yolculuğun romanı"
Beril Erbil'in 'İzlekler' ismi ile hazırladığı haftalık Kitap Sayfası yine dopdolu içeriği ile İz Gazete okuyucuları ile buluştu.

Öykülerini de severek okuduğumuz şair Gültekin Emre’nin ilk romanı Sanki Babamın Romanı, Alakarga Sanat Yayınları tarafından geçtiğimiz Eylül ayında yayımlandı.
Gültekin Emre, 1980 yılından beri Almanya’da yaşayan, anadili ve gündelik hayatının dili farklı olan ve anadilinde ve sanatında dil ile oynamayı seven bir edebiyatçı. Şairliğinin verdiği imgesel bakış ile de romanı dümdüz bir kurgu değil, dil ile oynadığı, imgeler ile yüklü, gerçek ve hayalin iç içe geçtiği, otobiyografik yansımalar taşıyan bir ilk roman.
SAYFANIN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Yazar, Edebiyat Haber’de yayımlanan röportajında Ümit Yıldırım’ın romandaki otobiyografik unsurlarına ilişkin sorusuna verdiği yanıtta kitabın ana konusunu ve temel unsurlarını çok net özetlemiş:
“Babamı üç buçuk yaşımda kaybettim; babasız büyümenin acısıyla yoğruldum. Ağabeyim babam yerine geçti. Babasızlığımı duyumsatmamaya çalışsa da, babamın öldüğünü ben biliyordum. Babalarıyla el ele yürüyen çocuklara hep imrendim. Babamın kitapçı olmasından hep gurur duydum. Köy köy dolaşıp okuma seferberliğine katkıda bulunmaya çalışan bir babanın evladıydım. Babam, kitap satmaya gittiği köylerin beklediği biriydi. Köy odalarında kitap okuyan bir adamın çocuğuydum. İçimde, babamı hep gezdirdim. Ben nereye gittiysem, babam da benimle geldi. Onun yaşamını, hikâyesini hep kurguladım günün birinde yazmayı düşünerek. Floransa’daki bir etkinliğe katıldığım gerçek. Dönüşte pervaneli uçağın bir pervanesinin bozulması da gerçek, Pisa’ya inip uçak değiştirerek Zürih havaalanına inişimiz de. Uçakta, mistik İtalyan şairi Mario Luzi’nin Simone Martini’nin Dünyevi ve Semavi Yolculuğu’ndaki şiirleri bana yol gösterdi. Geçmişe yolculuğu içeren şiirler benim babama yolculuğuma eşlik etti. Babasızlığımı yenmek için babamı aramaya çıktım. Yazarak içimdeki acıyı, sızıyı dindirmeye çalıştım. İlkokul üçüncü sınıfa kadar yaşadığım köy ortamı için, babama odaklanarak, onun hakkında anlatılanları derleyip toparlayarak yeni bir dil ve öykü oluşturmaya çalıştım.”
ROMANIN KONUSU
Altı bölümden oluşan roman bir uçak yolculuğuyla açılıyor. Başta her şey yolundayken uçağın arızalanmasıyla birlikte yolculara yerleşen korkuyu bir adamın zihninden izlemeye başlıyoruz. Roman adamın zihninde ilerlerken geçmiş, anılar ve şimdiki zaman birbiri içinde harmanlanıyor. Bize hikâyeyi aktaran anlatıcı ise adamın zihninin tüm kıvrımlarına ve tüm çağrışımlarına hâkim.
Bu çağrışımlar okurun zihninde de pek çok çağrışımı tetikliyor ve kısacık romanın etki alanını genişletiyor.
KENT VE ÖLÜM İZLEKLERİ
Uçak yolculukları bir kentten bir kente gidiştir. Kişiyi yeni deneyimler yaşayacağı yere götürür. Alışılmışı bırakmanın zorluğu, yeninin heyecanıyla bastırılır. Dönüşte ise yaşanmışlık hanesine kazandırılanlarla birlikte tatlı bir hesaplaşmayı ve yuvaya dönüşü, huzuru çağrıştırır. Kentler, yeni ve eski bir uçakla bağlanmıştır. Ve uçak yolculukları güvenli olsa da bir kaza anında kurtulma şansı yok gibidir.
Romandaki uçak yolculuğu eve dönüş yolunda geçiyor.
“Bir kenti yeterince tanımak için yetmez üç gün. Unutmamak için yeterli. Bir şeyler yaşamıştı. Eve dönüyordu.”
Her ne kadar romanın ilk cümlesi “Her şey yolundaydı” olsa da satırlarda ilerledikçe işlerin o kadar da yolunda gitmediğini anlıyoruz. Ayrıca okuru bu ilk cümleye götüren, epigraf şeklinde yazılmış ilk iki sayfadaki üç cümle romanda unutulmayacak bir andan bahsedileceğinin, ölümün akla gelmeyeceğinin ama o anın öldükten sonra dahi hatırlanacağının izlerini veriyor okura.
Uçağın arızalanması ve irtifa kaybetmesiyle birlikte o hatırlanacak an ve anlar ortaya çıkıyor ve karakterimiz çok derinlerinde yatan ölüm korkusuyla buluşuyor.
“Bu kadar erken mi? Teselli edecek kimse yoktu. Herkes aynı durumdaydı. Korkuyla koltuklarına sinmiş. Boşluğa bakıyorlardı. Bir mucize? Dayanacak hiçbir şeyleri yoktu. Bulutlardan. Kabul olursa dualarından başka…”
Dolayısıyla Gültekin Emre, romanının geneline eve dönüş metaforunu yerleştirirken, anılarına ve belki de en sıcak ev olan çocukluğuna döndürüyor karakterini. Ve bu dönüşe bir kaza ihtimalini yerleştirerek yaşamla kol kola olan ölüme götürüyor okurunu. Bu gerçeklikle yüz yüze gelinen yerde ise anılar gün yüzüne çıkıyor.
KESİK BİR DİL
Gültekin Emre, romanının atmosferini yaratırken kısa cümleler kuruyor. Hatta bu kısa cümleler olur olmaz kesintilere uğrayıp daha da kısalıyor ve okuru karakterin bölük pörçük ve korkulu zihninde dolaştırıyor.
“Kentin. Boynuna takılmış. Çok değerli. Bir kolye. Bu köprü. Geceleri. Işık ışıktı. Gözleri. Kamaştırıyordu. Gündüzleri. İşlek. Bir. Alışveriş Merkeziydi. Satıcıların. Müşteri çekmek için. Bağırtılarını. Vitrindeki mücevherler üzerine. Bağıra çağıra. Bilgi vermelerini. Kadınların zarif boyunlarına. Taktıkları kolyeleri. Aynaya bakarak. Sağa sola. Dönerek. Denemeleri. Ya da parmaklarındaki. Alyansları. Güneşe tutarak. Hayranlıkla. Yanındakilere. Göstermeleri Unutulur. Mu?”
YOLCULUK
Roman aynı zamanda çocukluğa ve babaya bir yolculuk olarak okunuyor. İmgeler ve çağrışımlarla zenginleştirilen anlatı satır aralarında durmayı ve düşünceleri esnetmeyi istiyor zaman zaman okurdan.
Bu, aynı zamanda edebiyat ve dilin yapılanmasına ilgisi olanların da keyifli bir yolculuğa çıkabileceği bir anlatı. Bazen okuru hızlandıran, yeri geldiğinde yavaşlatan.
"’Yol kendi zamanını belirler’ derdi babam, ‘yolcu olarak bize de ona uymak düşer!’”
ÇOCUK VE GENÇLİK KİTAPLARININ İZİNDE
Geçen hafta bu satırlarda kültürel hayatımızın karşı karşıya kaldığı tehditten bahsetmiştim. Bu alanda kültür üretici ve tüketicileri olarak bizlerin de yapabileceği şeyler olduğuna da daha önce gazetedeki köşemde yer vermiştim.
Kültürel hayatımızın ekonomik tehdidi bir yana, çeşitliliği korumadığımız, yeni bilgilerle tanışmadığımız, okuma ve araştırmadan uzak bir yaşantının, eksik hayat bilgisinin de geleceğimizi tehdit ettiği aşikâr. Düşüncelerimizi çeşitlilik kapsamında, doğa ve hayat bilgisi, değerler bağlamında yeniden inşa etmemiz, gelecek nesillerle kuracağımız hayatı yeniden ele almamız gerekiyor.
Bu bağlamda bu alanda ve bu sayfada yapabileceklerimizi düşününce de zaman zaman çocuk ve gençlik kitaplarının da satırlar arasında yer almasının düşünce dünyanıza, kitap seçiminize, hayat bilgisine, değerlerin yeniden gözden geçirilmesine, dahası çocuklarınızla olan ilişkilerinize ve hatta okuma alışkanlıklarınıza iyi gelebileceği, katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.
Bu hafta üç kitap seçtim. Arkadaşlık, duygular, hayvan sevgisi, komşuluk ilişkileri, yalnızlık, modern bilim, kuantum fiziği, merak ve araştırma, okul yaşamı, mahalle kültürü ve yaşamın içinden öyküler var bu haftanın seçimlerinde… Keyifli okumalar!
MIYMIY TEYZE- 6: SOKAKTA
Aytül AKAL - Zeynep ÖZATALAY
5 YAŞ + // RESİMLİ KİTAP
Uçanbalık
Aytül Akal ve Zeynep Özatalay'ın çizgi filmleri aratmayan ''Mıymıy Teyze'' serisi, sokaklardaki cümbüşe renk katacak bir serüvenle karşımızda.
Çok sevdiği evine ''duygusal anlamda'' sığamayan Mıymıy Teyze, can sıkıntısına ''iyi'' gelecek yepyeni öyküsünde; yalnızlık, dostluk ve hayvan sevgisi gibi temalara değiniyor.
Kıpır kıpır anlatımı ve matrak resimleriyle küçük büyük herkesin gönlünü çelen Mıymıy Teyze, yine hem güldürüyor hem de düşündürüyor...
Üst kat komşusu Mine ve ailesi tatile çıkınca Mıymıy Teyze evde çok ama çok sıkılır. Örgü örer, ilmek kaçırır... Satranç oynar, kendine yenilir... Pişirdiği yemeğin tadını beğenmez. Oflar, poflar... Ah, bir de şu ikide bir çalıp duran kapı zili yok mu? Ne yapsa ne etse zaman bir türlü geçmez. Sonunda, sokağa çıkmaya karar verir ve şenlik başlar! Acaba sokakta Mıymıy'ı ne gibi sürprizler beklemektedir?
Her kitapta bambaşka bir ruh hâli ile bizleri selamlayan Mıymıy Teyze, altıncı serüveninde can sıkıntısından kurtulmanın yolarını arıyor; hayata mutlulukla sarılınca her sorunun kendiliğinden çözüleceğini hatırlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden…)
KÜÇÜK BİR MESELE
Neslihan Önderoğlu
On8 Yayınları
Hayat, başımıza gelen öykülerin ta kendisi!
Kafede, üniversitede, evde, takside, plajda başımıza geliverenleri, ince ayrıntılar ve sahici karakterlerle resmeden, yaşamın türlü sokaklarına girip çıkan öyküler… Edebiyatımızın ödüllü yazarlarından Neslihan Önderoğlu, gençlerin dünyasından yansıyan öyküler anlatıyor. ON8 Blog’daki sevilen köşesi Cin Atı’nda biriktirdiği öykülere yenilerini de ekleyen yazar, genç duyguları, gençlikte yaşananları özgün üslubuyla okura fısıldıyor.
Neslihan Önderoğlu, 2012’de yayımlanan ilk öykü kitabı İçeri Girmez miydiniz? ile 2013 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazandı. 2013’te Mevsim Normalleri adlı öykü kitabı, 2014’teyse, editörlüğünü yaptığı Karla Karışık adlı kış öyküleri seçkisi yayımlandı. Murathan Mungan’ın hazırladığı Merhaba Asker ve Kadınlar Arasında seçkilerinde ve çocuklar için derlenen Bir Masal Anlat gibi seçkilerde öyküleri yer aldı. Notos, Sarnıç Öykü, Sözcükler, Kitap-lık, Özgür Edebiyat, İzafi, Dünyanın Öyküsü, Sıcak Nal, Türk Dili, Öykü Teknesi, Patika gibi çok sayıda dergi ve fanzine de öyküleriyle katkıda bulunan Neslihan Önderoğlu, Sarnıç Öykü dergisinin editörlüğünü yaptı. İlk romanı, Günışığı Kitaplığı’nın Köprü Kitaplar koleksiyonu için yazdığı Bana Sesini Bırak (2015) oldu. Filler ve Balıklar’ın (2015) ardından, gençler için yazdığı Mutsuz Palyaçolar Örgütü (2016) adlı öykü kitabıyla da dikkati çekti. Önderoğlu’nun Ay Dolandı (2017, ON8), 2019 Melih Cevdet Anday Edebiyat Ödülü’nü kazanan Yeryüzü Yorgunları (2018) ve Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino (2018, ON8) adlı romanlarını bir öykü kitabı izledi: Yakınlık Korkusu (2020). Küçük Bir Mesele (2022, ON8) yazarın son kitabıdır.
UZAYDA BİR MAHALLE
TOPRAK IŞIK
Resimleyen: Doğan Gençsoy
10 YAŞ + // ROMAN
Uzaylıların İnegöl'deki bir mahallede ne işi olabilir?
Bilimi edebiyatla buluşturan kitaplarıyla yüz binlerce çocuğa ulaşan Toprak Işık, Uzayda Bir Mahalle ile bu kez fiziğe yöneliyor, okurları bilimin ilginç sokaklarında keşiflerle dolu bir gezintiye çıkarıyor.
Dalga teorisi ve kuantum fiziği gibi yetişkinler için bile karmaşık sayılabilecek konuları, günlük hayatla ilişkilendirip çocukların dünyasına yakınlaştıran yazar, modern bilimin ''hap şeklinde'' öğrenilmesini sağlayacak noktalara temas ediyor.
Derin bilimsel teori ve bilgilerin, mizahın ve eğlenceli tanımların gücüyle nasıl çok daha anlaşılır kılınabileceğini gösteren eser; okurun bilime karşı istemsizce geliştirdiği önyargılı tutuma ve dolaylı olarak zihninde beliren soru işaretlerine de açıklık getiriyor.
,Kitap, Bursa'nın İnegöl ilçesinde geçen hikâyesini üç ortaokul öğrencisinin okul maceraları ve kıyasıya giriştikleri ödev rekabeti üstüne şekillendiriyor. Kara delikleri, cüce yıldızların sırrını, paralel evrenleri ve sicim teorisinin ardında yatan gizleri keşfe çağırıyor. Ayrıca, bizleri ne yerse yesin bir türlü kilo alamayan Edip abi, Uzakdoğu savunma sanatlarına gönül veren Ali abi ve uzaylıların dünyayı ziyaret ettiklerine kesin gözüyle bakan Hanife abla gibi tuhaf ama son derece ilginç mahalle sakinleriyle tanıştırıyor. Kitaba konu olan bilimsel açıklamalar okurun ufkunu açarken, arka planda yaşanan matrak olaylar ise yüzlerde tatlı bir tebessüm bırakıyor.
KELİMELERİN İZİNDE
kaba
s.
1. hiç özenilmeden, güzellik kaygısı güdülmeden yapılmış, özenden ve estetikten yoksun.
2. kalın ya da taneleri iri.
3. hafif olduğu halde kalın ya da oylumlu.
4. mec. terbiyesi, görgüsü kıt, incelikten yoksun (kimse).
5. mec. görgüye, terbiyeye, inceliğe aykırı (söz, davranış).
6. a. kuyruksokumunun iki yanında bulunan şişkin yer, kaba et.
7. ha. dövülmek üzere harman yerine koni biçiminde yığılmış tahıl.
SATIRLARIN İZİNDE
“Çocukluğumun ormanları benim için bolluk ve güzellik, çeşitlilik ve huzur anlamına gelir. Ablamla beraber eğreltiotlarından sanat eserleri yaratırdık, yabani çiçeklerse bizim incilerimizle elmaslarımızdı. Bizim ormanda sanat, yabani gül toplamak, fabrika işiyse ezilmiş inek pisliğiyle yerleri kaplamaktı. Toprakla bütünleşmek için onu, bize verdiği en değerli hediyeyle yani inek gübresiyle dekore etmek yeterliydi. Annem ve babam eğitimli orta sınıfa dahildiler. Biz çocuklar en iyi İngiliz okullarına kayıtlıydık fakat aynı anda taşra çocuklarından da doğa eğitimi almaktaydık. Muhtemelen toprağa duyduğum derin sevginin sebebi budur. Benim için ekoloji sadece ideolojik bir görüş değil aynı zamanda en somut haliyle toprakla temas demek.”
“Bilmediğim ne kadar çok şey olduğunu fark edip köyde resmi eğitim almamış, okuma yazma bile bilmeyen kadınların aslında ne çok şey bildiklerini görünce, akademik çalışmalarımla ilgili daha alçakgönüllü oldum.”
“Kadınlar ve yerli toplumlar, yani endüstriyel dünyadan uzak kalmış olanlar, o dünyayla kıyaslandığında gerçek olarak nitelendirilebilecek bilgiye sahipler.”
İyilerin Yanında – Vandana Shiva (Sinek Sekiz Yayınevi, Çev. Çağrı Ekiz)
YAZARIN İZİNDE
Gültekin Emre
1951’de Konya’da doğdu.
Ankara Üniversitesi DTCF Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi.
İlk şiiri Türkiye Yazıları dergisinde 1977’de yayımlandı.
Bir süre Sol ve Onur Yayınları’nda düzeltmen olarak çalıştı.
Milli Kütüphanede görev aldı.
1980’den beri Berlin’de yaşıyor.
Şiirleri, denemeleri, anıları, öyküleri ve romanı yayımlandı.
Şiirleriyle pek çok ödül aldı.
(Kaynak: Alakarga Sanat Yayınları)
KİTAPLARIN İZİNDE
Süt ve Kömür – Ralf Rothmann (Yapı Kredi Yayınları, Aralık 2021, Roman)
Süt ve Kömür, 60’lı yıllarda Ruhr havzasında fiziksel şiddet, sıkışmışlık ve zor koşullarla başa çıkma çabasıyla şekillenen hayatları betimliyor. Ben anlatıcı Simon, annesinin ölümünden sonra kendini gençlik yıllarının geçtiği evde bulur ve o günlerdeki kırılgan ilişkilere dair anıları canlanır. Baba, Schleswig’deki süt sağma taburesini yeraltındaki yıpratıcı maden işiyle değiştirmiştir, hafta sonları dans kaçamaklarıyla biraz soluk alan annenin, kocasının bir iş arkadaşıyla, misafir işçi Gino’yla ilişkisi vardır. 15 yaşındaki Simon, anne babası için ciddi anlamda kaygılanamayacak kadar kendi ergenliğiyle meşguldür ancak hassas psikolojisiyle kardeşi, ebeveyn ilişkisinin başarısızlığına çok daha farklı tepki verir...
Gölgedeki Yüzler – Neşe Koçak (Yeni İnsan Yayınevi, Aralık 2021, Öykü)
Uygunsuzlar kitabında alışılmadık biçimde delilik temasına odaklanan yazar, yeni öykü kitabında heykeltraş kimliğini ve plastik sanatlar alanındaki kariyerini de kullanarak ünlü sanatçıların dünyasına uzanıyor.
Yazar, Gölgedeki Yüzler adını verdiği ikinci öykü kitabında, sanat tarihine geçmiş bir düzine ressam, heykeltıraş ve müzisyenin hayatından dramatik kesitleri, sanatçıların eserlerinden birini merkeze alarak öyküleştiriyor.
Çaykovski'nin Fındıkkıran Operası, Rodin'in Öpüş heykeli, Mihri Müşfik'in Otoportresi, Van Gogh'un Tutuklular Çemberi gibi seçtiği on iki eserden yola çıkarak görüntünün ardında yatan büyülü gerçekliği arıyor, bu arayışın sonunda heyecan ve merak uyandıran kurgular geliştiriyor.
Sinemanın Teorisi – Soner Sert (Yordam Kitap, Aralık 2021, Kaynak)
Sinemanın Teorisi, başlangıcından günümüze sinemaya katkı sunan, fikirleriyle bu sanat dalının büyümesinde, gelişip serpilmesinde etkisi olan büyük teorisyenlerin çalışmalarını merkeze alıyor. Metinlerinde yeni ufuklara kapı aralayan bu teorisyenler, sinemayı betimlemeye ve açıklamaya yönelik ilke ve kuralları saptamakla yetinmediler, gelişen teknolojilere bağlı olarak sinemanın gelecekte nasıl yön alacağını da tartıştılar.
Soner Sert tarafından hazırlanan ve alanında yetkin 20 yazarın katkısını içeren bu seçki, “sinemanın ilk teorisyeni” Hugo Münsterberg’den “sinemanın son teorisyeni” Lev Manovich’e uzanan görkemli bir köprü kuruyor.
Ölülerle Uzlaşmak / Bir Yazarın Yazmak Üstüne Düşünceleri – Margaret Atwood (Doğan Kitap, Aralık 2021, Deneme)
Yazar kimdir, ne için yazar, kimin için yazar, onun Sevgili Okur’u kimdir? Yazı ölümlülüğün panzehri midir? Yazmak ile yazar olmak aynı şey midir? Aynı metnin sularında iki kere yıkanmak mümkün müdür? Kendine Ait Bir Oda’da yazan kadının kaderi intihar ya da delilik midir? Fildişi Kule’deki ulaşılmaz yazar gerçekte kimin çocuğudur: Alkışlara, paraya ve üne yüz vermeyen Yüce Sanat Tanrısı’nın mı, imgeleri paraya tahvil eden Piyasa Tanrısı’nın mı?
Margaret Atwood Odysseus’tan Doktor Jekyll ve Bay Hyde’a kadar insanlığın bütün karakterlerini, bütün öykülerini doldurduğu Kendine Ait Odasında bu soruların cevaplarını arıyor. Sevgili Okur, kapıyı tıklatıp içeri girmez misin?
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Trabzonspor | 37 | 81 |
2. Fenerbahçe | 37 | 70 |
3. Konyaspor | 37 | 67 |
4. Başakşehir | 37 | 62 |
5. Alanyaspor | 37 | 61 |
6. Beşiktaş | 37 | 58 |
7. Antalyaspor | 37 | 58 |
8. Karagümrük | 37 | 57 |
9. Adana Demirspor | 37 | 52 |
10. Sivasspor | 37 | 51 |
11. Galatasaray | 37 | 51 |
12. Kasımpaşa | 37 | 50 |
13. Hatayspor | 37 | 50 |
14. Kayserispor | 37 | 47 |
15. Giresunspor | 37 | 45 |
16. Gaziantep FK | 37 | 43 |
17. Rizespor | 37 | 36 |
18. Altay | 37 | 34 |
19. Göztepe | 37 | 28 |
20. Ö.K Yeni Malatya | 37 | 20 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Ankaragücü | 35 | 67 |
2. Ümraniye | 35 | 67 |
3. Bandırmaspor | 35 | 61 |
4. İstanbulspor | 35 | 59 |
5. Erzurumspor | 35 | 58 |
6. Eyüpspor | 35 | 54 |
7. Manisa Futbol Kulübü | 36 | 49 |
8. Tuzlaspor | 35 | 49 |
9. Samsunspor | 35 | 48 |
10. Gençlerbirliği | 35 | 48 |
11. Keçiörengücü | 35 | 48 |
12. Boluspor | 35 | 47 |
13. Denizlispor | 35 | 46 |
14. Altınordu | 35 | 45 |
15. Adanaspor | 35 | 45 |
16. Bursaspor | 35 | 41 |
17. Kocaelispor | 35 | 41 |
18. Menemen Belediyespor | 35 | 38 |
19. Balıkesirspor | 35 | 12 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M.City | 37 | 90 |
2. Liverpool | 37 | 89 |
3. Chelsea | 36 | 70 |
4. Tottenham | 37 | 68 |
5. Arsenal | 37 | 66 |
6. M. United | 37 | 58 |
7. West Ham United | 37 | 56 |
8. Wolverhampton Wanderers | 37 | 51 |
9. Leicester City | 36 | 48 |
10. Brighton | 37 | 48 |
11. Brentford | 37 | 46 |
12. Newcastle | 37 | 46 |
13. Crystal Palace | 36 | 45 |
14. Aston Villa | 36 | 44 |
15. Southampton | 37 | 40 |
16. Everton | 36 | 36 |
17. Leeds United | 37 | 35 |
18. Burnley | 36 | 34 |
19. Watford | 37 | 23 |
20. Norwich City | 37 | 22 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 37 | 85 |
2. Barcelona | 37 | 73 |
3. Atletico Madrid | 37 | 68 |
4. Sevilla | 37 | 67 |
5. Real Betis | 37 | 64 |
6. Real Sociedad | 37 | 62 |
7. Villarreal | 37 | 56 |
8. Athletic Bilbao | 37 | 55 |
9. Osasuna | 37 | 47 |
10. Celta Vigo | 37 | 46 |
11. Valencia | 37 | 45 |
12. Rayo Vallecano | 37 | 42 |
13. Espanyol | 37 | 41 |
14. Getafe | 37 | 39 |
15. Elche | 37 | 39 |
16. Granada | 37 | 37 |
17. Mallorca | 37 | 36 |
18. Cadiz | 37 | 36 |
19. Levante | 37 | 32 |
20. Deportivo Alaves | 37 | 31 |