SEVAL DENİZ KARAHALİLOĞLU / İZ GAZETE - Seval Deniz Karahaliloğlu, Metin And Akademik Ödülü’ne layık görülen Prof. Dr. Hülya Nutku ile hocası Metin And hakkında konuştu. Nutku, “And’ın yanında doktora yapmış olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Bu yıl size çok özel bir ödül olan Metin And Akademik Ödülü verildi. Bu ödülün sizin için anlamı nedir?

Bu anlamlı ödülü veren 6. Anadolu Ödülleri jürisine beni düşünerek oyladıkları için çok teşekkür ederim. Bu ödül benim için çok değerli, çünkü akademik yaşantıda lisans ve yüksek lisanstan sonra doktora bir dönüm noktasıdır. Dikkat ederseniz doçent ve profesör olsanız da Doç. Dr. ve Prof. Dr. diye tanımlanırsınız. Doktora yapan bir akademisyen artık ders vermekle yükümlü ustalarından el almış biridir. Bu anlamda lisans çalışmamı Prof. Dr. Özdemir Nutku ile yüksek lisans projemi Prof. Dr. Melahat Özgü ile tamamladıktan sonra Prof. Dr. Metin And’ın doktora babam olması nedeniyle bu ödül benim için çok değerli. Her zaman Prof. Dr. Metin And’ın yanında doktora yapmış olmaktan gurur duyarım. Doktora tezim ‘Tarihsel Dram ve Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosunda Tarihi Oyunlar’ üzerineydi.

Hocanız Metin And ile nasıl tanıştınız?

Benim, Metin And hocamla tanıştığım yıl 1970 yılıdır. Lisans dönemimde onun 4 yıl boyunca Türk Tiyatrosu Tarihi öğrencisi oldum. İlk yıl Geleneksel Türk Tiyatrosu ile başlayan bu yolculuğum Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet dönemini tiyatrosuyla devam etti ve bütün bu bilgileri hocamın değerli kitaplarından ve titiz anlatımından öğrendim ama asıl zenginlik yüksek lisansta başladı. Metin And Asya Tiyatrosu dersi veriyordu ve inanılmaz bir bilgi birikimi vardı. Örneğin Kathakali dansçılarının el hareketlerinin anlamından tutun, No ve Kabuki tiyatrolarındaki oyuncuların tavrına, müzisyenlerin çalgılarının ayrıntılarına kadar Hint, Çin, Japon tiyatroları hakkında engin bir bilgisi vardı. Bir diğer dersinde ise Osmanlı şenlikleri, minyatürler, şaman törenleri, ritüeller, oyun, oyun ve büyü, şenliklerdeki nahıllar, törenler, esnaf loncaları, canbazlar, oyuncular üzerine verdiği ayrıntılarla o kadar çok şey öğrendim ki hakkı ödenemez.

‘YOL GÖSTERMEYİ SEVERDİ’

Metin And nasıl bir insandı?

Engin bilgisine karşın çocuk ruhu taşırdı ve naif tarafları çoktu. En önemli özelliği de nüktedan oluşuydu. Sevda ve Cenap And ikilisinin varisiydi ve Kavaklıdere şaraplarının ortağıydı, bir dönem orda yöneticilik yaptı. Kış günü bizler atkı, bere, eldiven fakülteye giderken onun kısa kollu gömlek ve ince bir ceketle okula gelmesine her zaman şaşırırdık. Metin And, bir kültür tarihi profesörüydü. Karagöz, kukla ortaoyunu, minyatürler halk dansları, şaman kültürü ritüellerinin yanında evrensel bale sanatı üzerine yazan bir sanat yazarıydı. Tarihçi titizliği ile Türk Tiyatrosu’nu kaleme alan bir akademisyendi. Buna ek olarak, hobisi olan göz bağcılığını (sihirbazlığı) da aynı ciddiyetle sürdüren bir bilim ve sanat insanıydı. İllüzyonistti. Bir 23 Nisan günü Amerikan Kültür Merkezi’nde gözbağcılık (sihirbazlık) gösterisine gittiğimi anımsıyorum.

Metin And hocanız hangi yönleriyle sizi etkiledi?

Bir akademisyen olarak, en çok onun hoşgörülü yanını severdim. Dinlemeyi, sizi anlamayı, yol göstermeyi seven bir öğretim üyesiydi Metin And. 1974’de Ankara Devlet Tiyatrosu’na konuk olarak Kabuki Tiyatrosu gelmişti. Büyük Tiyatro’da sahne alacakları zaman hocam beni tanıtım için görevlendirdi. Elime ayrıntılı bir tanıtım çevirisi verdi ve ‘Temsilden önce seyirciye okuyacaksın, onları tanımak ve anlamak için tiyatroya erken git’ dedi. Kabuki oyuncularının saatlerce süren makyaj yapışlarına tanıklık etmek, onların tavırlarını izlemek, beden dillerini keşfetmeye çalışmak benim için müthiş bir deneyimdi. Yüzlerini kat kat çok kaliteli makyaj malzemeleriyle adeta maskeye dönüştüren oyuncular, son olarak gözlerine damlattıkları kırmızı damlayla bakışlarına inanılmaz bir derinlik kazandırıyorlardı. Bütün bunları Metin hocamın derslerinden öğrendiğim için açıkçası şaşırmadım. Sanki yaptıkları her şeyi daha önceden biliyordum.

Metin And sizi çok desteklemiş ve bir kongrede sizi konuşma yapmak üzere kürsüye davet etmişti. Öyle değil mi?

1975 yılında yüksek lisans yapıyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Prof. Dr. İnal Cem Aşkın ve Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen 1.Türk Tiyatro Kongresini yapıyorlar. İnanılmaz katılımcılar var. Metin And, Sevda Şener, Özdemir Nutku, Adalet Ağaoğlu, Başar Sabuncu, Vasıf Öngören, Haşmet Zeybek, Belma Ötüş ve TRT den yapımcılar katılıyor. Metin hocam bana ‘Senin kongrede tebliğin yok ama sanki katılacakmışsın gibi bir tebliğ hazırla ve deneyim kazanmak üzere kongreye gel’ dedi. Ben de Türk Tiyatrosunda Yönetmen Sorunu başlıklı bir tebliğ yazarak, gözlemci olarak kongreye gittim. Ancak Metin And Hocamın oturum başkanlığı yaptığı sırada, katılımcılardan birinin gelmemesi üzerine salona dönüp bana fakülte numaramla seslenerek ‘13 numara Hülya kürsüye davet ediyorum. Bildirini sunmaya’ deyince titreyerek çıkıp bildirimi okudum. Daha sonra Vasıf Öngören’den kocaman bir aferin aldım. Adalet hanım alnımdan öpüp ‘Çocuk sende iş var’ dedi. Başar Sabuncu ise ‘Çok sorum vardı ama o kadar heyecanlıydın ki vazgeçtim’ dedi. Bu anı bir hocanın öğrencisine olan güveninin göstergesidir. Aynı kongrede otel koridorunda elindeki fotoğraf makinesini Özdemir Hocanın kafasına dayayarak deklanşöre basıp ‘Özdemir, beyninin fotoğrafını çektim. Bunu tiyatro müzesine vereceğim. Böyle bir beyin az yetişir’ demesi onun nüktedanlığının bir yansımasıdır.

ÖĞRENCİ NUTKU

Doktora çalışması sırasında yaptığınız bir araştırmayla bir ödül almıştınız, değil mi?

Doktora üzerine araştırma yaptığım sırada, tarihi oyunlar konusunda en iyi yazarın Orhan Asena olduğunu fark ettim ve Orhan Asena üzerine özel bir çalışma yapmaya karar verdim. Doktora çalışması sırasında tanıdığım ve Özdemir Nutku’nun tanıştırdığı Orhan Asena üzerine yazdığım Cumhuriyetin 75.Yılında 75 Yılın Tanığı Bir Yazar: Orhan Asena başlıklı biyografik çalışmayla Kültür Bakanlığı Biyografi Dalında Büyük Ödülü kazandım. Her yeni sanatçıyla tanışmak, insana her zaman farkındalıklar kazandırır ve hayata bakışınızı zenginleştirir. Bu tanışıklıklarla yaşamınız anlam kazanır.

Yaptığınız doktora çalışmasının önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Tarihsel Dram ve Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosunda Tarihi Oyunlar üzerine yaptığım çalışmayı öncelikle önemseyen, o sırada Sanat Sevenler Derneği Başkanı olan Anıl Çeçen oldu. Bunun için bir panel düzenleyerek benim veri elde etmemi sağladığı için ona teşekkür borçluyum. Metin And, Orhan Asena, Sevda Şener, İlber Ortaylı, Emre Kongar gibi isimlerin konuşmaları bana doktora öğrencisi olarak yön verdi. Hatta birkaç yıl önce Karşıyaka Belediyesi’nin konuğu olarak İlber Ortaylı çalışmamı bastırmadığım için ‘kaynak gösteremiyorum’ diye bana çıkıştı. Sanırım bu çalışmayı yayınlamak boynumun borcu oldu.

Metin And üniversitede hocalık yapma anlamında size bir fırsat vermişti değil mi?

Sevgili hocamın yüksek lisansta Ankara Devlet Konservatuarı’nda Tiyatro Eğitimi başlıklı tezimi hazırlarken beni çağırıp Hülya benim Basın Yayın Yüksek Okulundaki dersimle, Konservatuardaki ders saatlerim çakışıyor. Beni asiste ederek ‘Metinlerle Türk Tiyatrosu dersine sen gider misin?’ diyerek araştırma yaptığım konservatuara girmemi sağlaması benim için çok önemliydi. Benim hocalık deneyimime bu güzel kurumda başlamama neden olması, devlet tiyatrosunun ilerde en güzide sanatçıları olacak bu gençlere ders vermemi istemesi onun yüce gönüllü oluşunun en güzel örneğidir.

Destekleme anlamında sizi en çok etkileyen ne oldu?

Yüksek Lisans yaptığım sırada İngiltere İnternational House adlı bir dil okuluna yazılıp dil öğrenimi için İngiltere’ye gittim. Metin Hocam, o yıllarda Londra’da ITI’nın ( Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) başında bulunan Miss Bird’e bir mektup yazarak, ‘Mektubu getiren değerli bir öğrencimdir, kendisine Londra’da oynanan oyunları izlemesi için gereken kolaylığı sağlayın’ diye yazmıştı. Oraya gittiğimde, hocamın uluslararası bir isim olmasıyla gurur duydum. İlgili bayan bana özen göstererek sadece ulusal tiyatroların biletlerinin tümünü verdi, özel tiyatrolar konusunda bir şey yapamayacağını ama indirim yapılacak bir ITI kartı verebileceğini söyledi. Hocamın sayesinde o kadar çok oyun izledim ki müteşekkirim.

İNSAN OLABİLMEK

Sizi şaşırtan, hocanın sürprizli bir yanını keşfettiğiniz bir anınız var mı?

Sonra bana mektup yazarak neler yaptığımı soran hocam, ‘Marks’ın mezarı Londra’da oraya da git. Bir de senden bir ricam var.’ diyerek bana bir adres yollayıp o adresten siparişlerini alıp Türkiye’ye getirmemi istedi. Gittiğim yer Magic Land adlı fantastik bir mekandı. Orada da hocamın yine uluslararası gözbağcılar (sihirbazlar) arasında da tanındığına tanık oldum ve bana birçok illüzyon aletlerini paketleyip verdiler. Sadece gümrükten geçerken korkmadım desem yalan olur ama hocama ulaştırabildim.

Metin And ile çalışmak dönüp geriye baktığınızda size neler kazandırdı?

Kazandırdığı en önemli şey hoca olmadan önce insan olabilmek, öğrenciyle empati kurabilme becerisi, en önemlisi de öğrencinizin yeteneğini ön plana alarak onu nasıl desteklerim diye yollar araştırmak. Bunun dışında, hoşgörülü bir disiplin anlayışı içinde araştırma yapmanın ciddiyeti, elde ettiğiniz belgelere duyulan sevgi, bilginin sanatın, bilimin önemi.

UZUN YILLARA DAYANAN ÖNEMLİ DOSTLUKLAR

Metin And’la çalıştığınız dönemde çevrenizde olan ve karşınıza çıkan sanatçılar, hocalar, yazarlar, oyuncular sizi nasıl besledi? ,

Ve bu insanlarla kurduğunuz dostluklar, arkadaşlıklar size ne tür bir farkındalık kazandırdı? Hayata olan bakışınızı nasıl zenginleştirdi? Daha önce sözünü ettiğim gibi beni konservatuara göndermesi dönemin hocaları olan Ergin Orbey, Ahmet Levendoğlu, Yücel Erten, Cihan Ünal, Can Gürzap, Muammer Çıpa, Edvina Levendoğlu, Cüneyt Gökçer, Mahir Canova, Nüzhet Şenbay, İlyas Avcı gibi hocalarla tanışmamı sağladı. Ayrıca dönemin öğrencileri Tamer Levent, Mehmet Ali Erbil, Mehmet Büyükağaoğlu, Derya Baykal, Serap Sağlar, Zuhal Olcay, Bülent Arın, Haluk Bilginer, Bülent Arın, Levent Öktem, Cevdet Arıcılar, Semra Karlıbel gibi isimlen aramızdaki yaş farkı az olsa da öğrencim oldu. Tomris Çetinel, Mazhar Alanson, İlyas Salman, Cüneyt Çalışkur, Civan Canova, Metin Oyman, Cemil Özbayer, Erkan Alpago gibi isimler de yüksek lisans tezimde araştırmama yardımcı oldu. Yıllara dayanan bu dostlukları kazandığım için ne kadar şanslıyım.

Editör: Haber Merkezi