GÖKSU ÇAĞLAR - Efes Selçuk, Türkiye’nin en büyük festivali “Gezgin Fest İzmir"e ev sahipliği yaptı. 16-18 Ağustos tarihlerinde düzenlenen festival birbirinden özel isimleri ağırladı. Efes Selçuk’un fahri hemşehrisi “Hayko Cepkin” de festivale renk katan isimler arasındaydı. Smyrna Haber’in sorularını yanıtlayan Hayko Cepkin birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Gezgin Fest hakkında neler söyleyeceksin? 
Gezgin Fest Türkiye’de önemli bir noktaya ulaşmak üzere. Festival adından ziyade, oluşum açısından çok önemli. İnterrailciler, otostopçular, doğaseverler, hayvan- severler, maceracılar, gezginler, alt kademedeki gruplaşması çok özel bir topluluk. Gezgin Fest adı altında yapılmış işler olduğunda bu gruplar organize oluyor. Diğer organizasyonlardaki gibi bir reklama ihtiyaç duymadan aile içinde toplaşıyorlar. Enternasyonal bir bakış açısı var. Doğru ve istikrarlı yönetilebilirse bu hedefe ulaşılabilir. Umutluyum. Seviyorum tayfayı. 

Boney M ile aynı sahneyi paylaşmak nasıl? 
Boney M bir döneme damga vurmuş bir isim ve onunla sahneyi paylaşmak çok özel. Ben Moğollarla, Erkan Oğurlarla büyüdüm. Cem Karaca’yı yaşarken tanıyamadım ama oğluyla birlikteyim. Yeni Türkü ile Kurtalan Ekspres’le sahne paylaştım. Erkin Koray’dan, o dönem çok yoğun olmasaydım, klavyecisi olmam için teklif alan bir adamım. O dönemin insanlarıyla kanım çok kaynaşıyor, yolum kesişiyor. Böyle tarihî insanlarla birlikte olmaktan ruhen faydalanan bir insan oldum. 

'MÜZİSYENLERİN DE OMURGALI OLMASI LAZIM'

Müzik festivallerinin tekelleşmesi konusunda ne düşünüyorsun?

Tane tane anlatayım. Festivallerin yapımında ve oluşturulmasında hassas dengeler vardır. Zor ve meşakkatli bir iştir. Yeni yapılanmakta olan her festival yeterli ve gerekli sponsor desteğini bulamaz. Bütçesi kısıtlıdır. Yine de bu riski göze alan bir organizatör sahne almasını istediği gruplardan hem maddi hem manevi destek ister. Kişisel bağlantılar, dostluklar ve ilişkiler vesilesi ile el birliği ile bir festivalin ayaklanabilmesi için emek verilir. Misal 5/6 yıl sessizliğe gömülmüş Zeytinli gibi bir oluşumun tekrar filizlenmesi gibi. Kimisi ayakta durmayı başarır, kimisi tek işte voleyi vurup zengin olmaya çalışır, kimisi deneyimsizdir devam edemez, kimisi de yayılmak büyümek için her yolu dener. 
Her festival bir kapasite ve oran hedefler. Bu sebep ile ticari stratejiler uygulamak durumundadırlar. Kendi festivalinde yer vermeyi düşündüğü gurubun, bilet satışlarını kesmemesi, adet üzerinden fire vermemesi için kendi festivallerinin yapılacağı alanın belirli bir kilometre çapında ve 1 aylık süre zarfında çıkmasını istemez. Bunu da sözleşmeye madde olarak koyup sunabilir. Bunu imzalayan imzalar, böyle bir durumu kabul etmeyen de etmez. Bu müzisyenin ya da grubun artık kendi insiyatifine ya da 'fırsat bu fırsat' cinsinden değerlendirmesine kalmıştır. 

Şimdi sıkıntı nereden çıkıyor o halde? Festival yapılası kaç ay var?

Haziran, temmuz ,ağustos, eylül, ekim desek 5 ya da 6 aylık bir dilim var. Bir organizasyon bu aylar içinde ortalama 10 konser yapma hedefi sunsa. Her ay 2 festivaliniz cepte dese. Hazır sürüm 10 iş teklifi ile gelse. Ticarî strateji bazında sözleşmede yer alan ya da sadece söz mahiyetinde bu tarihler arasında yakın festivallerde yer alınmamasının garantisi alınınca ne oluyor. Bu 6 aylık süre zarfında ola ki yakın bölgeli bir başka festival yapılacak olsa sahne alması için grup bulmak neredeyse imkansızlaşıyor. Köşe kapmaca oynanıyor adeta. Hele ki festival yapılması imkanı ihtimali olan yerleri de 5/10 yıllığına kiralayıp kapatınca, başka bir organizatörün ya da markanın festival düzenleme ihtimali olan yerleri elinizde tutmuş oluyorsunuz. Artık buna serbest piyasa mı dersiniz, kapitalist denklem mi dersiniz ne derseniz diyin size kalmış. 
Organizatörler camiasında da bu sebeplerden kaynaklı bir kaynama söz konusu. Kendi aralarında mutlak bir yol yordam bulacaklardır. 
Sadece organizatörler değil nice gruplar da sırf kendi günlerinde daha iyi anılmak için kendi çıkacakları günlerde 'yok benim günümde o olmasın şu çıkmasın' yapıyor ki bu da akıl sır erdirilemeyecek etik dışı bir durum. Böyle şeyler eskiden olmazdı yeni türedi bu kafalar. Müzisyenin de omurgalı olması gerek. Destek verdiği, çıktığı her sahnenin kendisine ve seyircisine katacağı anlamları düşünmelidir. 
Benim şu aralar organizatörler arasında tekel olarak anılmakta olan festival serisinden uzaklaşma sebebim ise tamamen kişiseldir. 

'SELÇUK’U COŞTURACAĞIZ'

Bu sene ilki yapılacak olan Selçuk Efes Festivali (efest) ile ne hedefleniyor?

Selçuk Belediye Başkanımız Filiz Ceritoğlu Sengel’i fikirleriyle, duruşuyla çok seviyoruz. Olanaksızlıkları olabilir yapmaya çalışan biri, geldiğinden beri zaten pek çok şeyi değiştirdi. Burada Filiz Başkanımızın Selçuk için mucize olduğu konuşuluyor. Bu başkanlık seçimi süresi içerisinde Filiz Başkan’a elimizden geldiğince destek olduk. Kazandıktan sonra da desteğimiz her zaman yanında… Kültür, sanat konusunda fikir olarak elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Zaten bana fahri hemşehrilik verdiler. Bu sorumlulukla elimden gelen desteği vermeye çalışıyorum. Geçmiş zamanlarda bu bölgede çok önemli etkinlikler düzenlenmiş. Ama arada geçen kayıp bir zaman var. Yine koskocaman bir tarihi olan bu bölgenin tekrar ilgi görmesi ve hak ettiği değeri bulması için 6-7-8 Eylül tarihlerinde eFest düzenlenecek. Festivali komple bir kasaba festivali hâlinde yapmayı hedefliyoruz. Sabahtan akşama kadar aktivite olsun, bisiklet turları, tırmanışlar gastronomi konserler etkinlikler tarihi geziler gibi… 

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile projeleriniz olacak mı? 
Büyükşehir Belediyesi ile bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir destek sistemi ile ortaklaşa çalışıyor başkanımız . Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, başkanımızın Efes ve Selçuk için hedeflediği planlamalara özenli bir şekilde yaklaşıyor. Fikir anlamında Selçuk ve Büyükşehir için biz de elimizden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyoruz.

'GÜÇ SAHİBİ OLMAK HUZUR GETİRMEZ' 

Ekonomik kriz ve gençlik için neler söylersin? 
İlk önce düzelmesi gereken ekonomidir. Ekonomisi düzgün insan ortaya hedefler ve umutlar koyar. Bu oranda azalma olmaya başladığı için mutsuz ve agresif gençler. Gücün yanında olmak çok fazla şey istemek anlamına geliyor. Ben sadece huzurlu olmak istiyorum. Güç sahibi olmak insana huzur getirmez. Çok para sahibi olmak, çok büyük şirketlere sahip olmak demek aynı zamanda kazandığın çok büyük paralar kadar harcadığın ve borçlandığın çok büyük para anlamına geliyor. Yani ne kadar çok büyürsen o kadar çok borçlanırsın. Benim büyümek gibi bir derdim yok. Aza tamah eden biriyim. Kimsenin yapmak istediğim işte bana baskı uygulamasını istemeyen biriyim. Bir etkinliğe katıldım diye bana yaptırım gelmeye başlarsa ben buna itiraz ederim. Özgür irademle karar alıyorum İstemediğim yerden elimi eteğimi çekiyorum. 

Siyasî baskı var mı?

17 yıllık parti devleti sistemi var, ve bu sistemin oturmuş bir sistem matematiği söz konusu. Bugüne kadar bu düzende aşıp da muhalif bazda başarıya ulaşan bir isim çıktı karşımıza, o da Ekrem İmamoğlu. Yaşadığı süreci kelime kelime insanlarla paylaştı. Çok büyük bir sabır gösterdi. İnsanlar hiçbir şeye hayran kalmasa sabrına hayran kaldı. Önemli bir liderlik örneği gösterdi, aslında sadece bir belediye başkanlığı seçimiydi, ama bir belediye seçiminde fazlasını kazandı. Geldiği nokta ile umudunu kaybedenlere umut oldu. İnsanı küçük umutlar bile hayatta tutuyor. Önemli olan bu başarının sürekli olması. Başkan’ın işi zor, kendisine başarılar diliyorum.

Editör: Haber Merkezi