Bundan birkaç yıl önce İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ‘Kadın ile Memur’ oyunu tüm zamanların en mükemmel ve unutulmaz oyunlarından biri oldu. Rus kökenli İtalyan Komünist yazar Aldo Nicolai’nin kaleme aldığı ve Muhittin Yılmaz’ın dilimize kazandırdığı oyunu, Devlet Tiyatrosunun en iyi yönetmenlerinden biri olan Bülent Arın sahneye koydu. Başrollerini Ümit Bakış (Memur) ve Melike Aslı Kılan’ın (Kadın) paylaştığı oyun, İtalyan Temiz Eller Operasyonu sonrasında yazılmıştır. Nicolai’nin güçlü kaleminden sahneye aktarılan oyun tüm zamanlarda, dünyanın bütün ülkelerinden her an oynanabilecek bir evrenselliğe sahiptir. Bu hiç eskimeyen ve sanki şimdi yazılmışçasına her daim taze kalan oyunu yönetmeni Bülent Arın ile konuşuyoruz.

‘BİR KARA MİZAH!’

Kadın ile Memur oyunu neden bu kadar önemli?

Kadın ile Memur oyunu yapısı gereği kara mizaha çok hakim. Oyunun yazarı Aldo Nicolai esprisi, dudağının kenarıyla güldüren, düşündüren, ironisi kuvvetli bir yazar. Oyunun sahnelenmesi Türkiye’deki temizlik hareketine denk geldi. Devletin kendi içindeki yapılanması, paralel yapılanması, İtalyan devletinin ‘temiz eller’ operasyonunun kendi içinde ayıkladığı döneme rastlıyor. Derin devlet bürokrasisinin temizlenmesi aşamasında yazılmış bir oyun. Beş altı yıllık bir süreçte İtalyan Gladyosu görünürde temizlenmiş oldu.

‘MEMURLAR KORKAR!’

Yazar neden olayı bir memur ve bir kadın üzerinden anlatmış?

bürokrasisi içinde memurlar en çok korkan kesimdir. Memurlar haklarında bir soruşturma açılmasından çok korkarlar. Hepsinin başında her an başlarını kesebilecek bir giyotin bıçağı sallanıyordur. Bu duyguyu ilk anda, ilk sahnenin açılışında algılıyoruz. Memur kapıdan girer hiç tanımadığı bir kadın kendisinden çok emin bir şekilde, çok rahat bir tarzda oturmuş onu beklemektedir. Kadının kim olduğu belli değildir. Kadın saatine bakar, sonra hesap soran bir tavırla memura bakar. Memurun kafasında o anda 50 tane düşünce geçer. Bu kadın kim? Beni soruşturmak için mi geldi? Kendine çok güvenen, cabbar görünüşlü, dominant bir kadındır. Kadında tam bir dominant teyze tavrı vardır. Özgüveni yüksek, hesap soran, sorgulayan kadın tavrıyla oyunda Melike Aslı Kılan kadını çok büyük bir başarıyla canlandırdı. Burada kadın bir soruşturmacı profili çiziyor. Ümit Bakış’ın canlandırdığı memur da bu görünüş karşısında ürküyor. Memurun çekingenliği buradan kaynaklanıyor. Ümit Bakış oyunda gösterdiği performansla unutulmaz bir memur karakteri çiziyor. Her iki oyuncu da rollerinin hakkını verdiler ve ortaya çok iyi bir oyun çıktı.

Oyunda çok sayıda kavramdan bahsediliyor. Bunlardan en önemlisi sizce hangisi ve bu neden memuru direkt olarak etkiliyor?

‘Düşünce Özgürlüğü’ nedir? Düşünceyi özgürce ifade etmektir ama oyunda “İstediğini düşün ama asla söyleme” fikri üzerinden gidiliyor. Oyunda ihtilal ve devrim sözcükleri çok geçer. Derin devlet öyle bir kavramdır ki memur derin devlete karşı bir tavır geliştirse ya da ifade etse gladyo onu yiyecektir.

‘ARADA KALMIŞTIR!’

Memur hiçbir yerde konuşamaz ama kadınla konuşuyor. Neden?

Memur sürekli dinleniyor olma korkusundan doğru dürüst konuşamaz. Lehte ya da aleyhte hiçbir şey söyleyemez. Tıkanmıştır. Kabız vaziyettedir. Ancak “mış” diye konuşabilir, yani dedikodu mahiyetinde konuşabilir. Öte yandan devrim gerçekleşirse, temiz eller operasyonu gerçekleşirse, derin devlet tasfiye olursa bu sefer yeni sistem ondan hesap soracaktır. İki arada bir derede kalmıştır. Ne yapacağını bilemez haldedir. Hiçbir şey konuşamaz ama kadının bir tavrı onu konuşmaya mecbur bırakır. Kadın bir telefon beklemektedir. Hem de onun odasından hem de onun telefonundan. Bu çok önemlidir çünkü kadın resmiyet kazanır. Memurun kafasında kadın, temiz eller operasyonu için görev yapan biri gibi algılanır. Memur o noktada dökülmeye başlar.

Memur kadına neler anlatır?

Mesela, Bakan Bey şunu yapmıştır. Makamında kadınları ağırlıyordur. Meslektaşlarını, tanıdığı herkesi gözünü kırpmadan satar. Başta Bakan olmak üzere cümleye hep “benden duymuş olmayın ama…” diye başlar. Ne de olsa o beşinci dereceden bir memurdur. Bulunduğu makamı elinde tutabilmek için cambazlıklar yapmaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle, arkadaşlarını çok kolay satar. Çünkü kişisel çıkarları vardır.

Oyun baştan sona çok sürükleyici ve enerjisi çok yüksek bir oyun. Oyunda can alıcı sahnelerden hangisi oyunun akışında bir kırılma noktası oluşturur?

Ayakkabı çıkarma sahnesi çok önemli. Kadın ayakkabılar ayağımı çok vuruyor diyerek ayakkabılarını çıkarıp, ayaklarını sehpaya uzatır. Kadının bu rahat ve teşhirci tavrı memura bir anda bir sürü şeyi düşündürür. Kadın acaba derin devlet tarafından ya da diğer taraftan memuru tuzağa düşürmek için gönderilmiş biri olabilir mi? Çünkü bu tip olayların bakanlıkta yaşandığını, bazı üst düzey görevlilerin odalarına kadın aldıklarına dair iddiaları ve dedikoduları, memurun ağzından oyunun ilerleyen bölümlerinde öğreniriz. Bu nedenle, oyunun ilk dönemindeki bacak hareketi memur üzerinde çok etkili olmuştur.

‘EVRENSEL BİR OYUN’

Oyunu izlediğinizde hiç eskimeyen, zamansız bir oyun olduğunu görüyoruz. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?

Oyun yeniden güncel söyleme uyarlandı. Türkiye’nin gündeminde var olan yeni dile oturtularak güncellendi. Oyunda özellikle isim kullanılmıyor. Sadece kadın ve memur kullanılır. Olay kültür bakanlığında geçer. Dünyanın herhangi bir hükümetinde herhangi bir kültür bakanlığında geçebilir. Yani oyun evrenseldir. Değişik bir dönemde olmakla birlikte dünyanın dört bir yanında bu olay gerçekleşebilir. Bu oyun, derin devlet gladyosunun farkına varıp bununla mücadele eden toplumlar için geçerlidir. O nedenle, bu oyun İtalya’da temiz eller operasyonunun geçtiği dönemde yazıldı.

Memur kendi odasında ve makamında olduğu halde neden sürekli savunma halinde?

Kadın, memuru sürekli savunma pozisyonunda bırakıyor. Adamın yüreğine korku salıyor. Kadının müfettiş gibi bir tavrı var. Saatine bakarken hareketleriyle hesap soruyor. Kadın hangi taraftan gelmiştir? Memur bu sorunun sıkıntısı içinde kıvranır. “Bu saate kadar neredeydin?” tavrını ancak bir sorgucu gösterebilir. Oyunun çıkış noktası budur. Memurun kafasındaki korkulardan yola çıkarak oyun şekillenir. Korkak, ezik, sıkıntılı, düşüncesini ifade edemeyen, ifade ederse nereye gideceğini bilemeyen bir adamdır.

‘İÇ DİNAMİĞİ YÜKSEK RİTİMDE!’

Oyunu dikkatimiz dağılmadan neredeyse nefes almadan izliyoruz. Oyunun bu kadar ilgi çekici olmasını neye bağlıyorsunuz?

Oyunun iç dinamiği çok yüksek tenis maçı izler gibi izliyoruz. Dekorsuz bir oyun. Bütün dekor bir masa, bir askılık, iki koltuk ve bir sehpadan oluşuyor. Seyirciyi bir buçuk saat boyunca esir almak, ilgisini canlı tutmak için iç dinamiği yüksek bir ritme ihtiyaç vardı. Oyunun komedi olmasından kaynaklanan bir dinamizmi vardır ve sahneye konması en zor oyunlardan biridir. Oyunda karakterler sürekli hep yeni ve ilginç şeyler söylüyorlar. Mesela Tanrı’ya inanır mısın? diyor. Günlük, sıradan adamın diliyle, sokağın ağzıyla konuşuyorlar. Sokaktaki insanın bildiği, konuştuğu, ilgilendiği gündelik olaylardan bahsediyorlar. Çok hayatın içinden bir oyun. Toplumsal gerçeklikle siyasal akış dramatik yapıda o kadar bütünleşmiş ki nerede geçtiğini bilemiyoruz. Oyun dramatik estetik bir bütünlükle sunuluyor.

Özellikle, çok komik sahneler de var değil mi?

Kadın an gelir, sorularını sanki karşı taraftanmış gibi sormaya başlar. Memur şoka girer. Kadın “Sağcı mısınız? Solcu musunuz?” diye sorar. Memur ilk önce sağ yumruğunu havaya kaldırır. Kadının gözünün içine bakar. İstediği tepkiyi alamayınca son sürat sağ yumruğunu indirir, sol yumruğunu havaya kaldırır. Ondan da tepki göremeyince, iki yumruğunu birden havaya kaldırır. Jimnastik yapan çocuklar gibidir. Kekeler, cümleleri ağzında geveler, söyleyeceklerini söyleyemez, kadın ne derse onaylar, “evet, ondanım” deyip kıvranır durur.

‘GÜÇLÜ İRONİ VAR’

Oyunun can alıcı noktası nedir?

Oyunun finalinde; memurun tam rahatlayacağı sırada kadın vedalaşıp, “Haydi, hoşça kalın” deyip giderken, dışarıdan birden patlayan top sesleri duyulur. Memur kendini masanın altına atar. Darbe oldu zannetmiştir. Ödü patlamıştır. Bütün bu konuşmaların üzerine dışarıdan gelen bu patlama sesleri memuru bitirir. Kadın kapıdan çıkarken “Korkma korkma bu Cumhuriyet’in 100. Yıl Kutlama şenliklerinde havai fişek sesleridir” der. Askeri darbelerin, gladyonun hiçbir millete fayda sağlamayacağını oyun boyunca konuşmuşlardır. Memur içini döküp arınma noktasına gelmiştir. Bütün sorular sorulmuş cevapları alınmıştır. Burada güçlü bir ironi, muhteşem bir alaycılık var. 

Editör: Haber Merkezi