SEVAL DENİZ KARAHALİLOĞLU/ İZ GAZETE-  Bodrum aşığı, deniz tutkunu, Anadolu Mitolojisi ve tarihi hakkında yazdığı kitaplarla tanınan Halikarnas Balıkçısı’nın 17 Nisan’da doğum günüydü. Balıkçı olarak tanınmaktan büyük keyif alan Cevat Şakir Kabaağaçlı aynı zamanda ilk çevrecilerden biri olarak biliniyor. Bodrum ve İzmir’i yeşillendirmek için gösterdiği çabayla efsaneleşen Balıkçı hakkında önümüzdeki günlerde bir kitap çıkıyor. Yazar, Yürüyen Köşk Derneği Başkanı Metin Erdoğan’la neden Halikarnas Balıkçısı hakkında bir kitap yazdığını ve ‘2023 Halikarnas Yılı Olsun’ projesi üzerine konuşuyoruz.

2023 yılı Halikarnas Balıkçısının ölümünün 50’nci yıl dönümü. Bu nedenle, ‘2023 Yılı Halikarnas Yılı Olsun’ öneriniz hakkında yapılan çalışmalardan bahsedebilir misiniz?                       

Balıkçının çok özel bir insan olduğunu biliyoruz. Ama sadece biz biliyoruz. Bizim dışımızdaki toplumların bu güzel insandan haberleri yok. Maalesef ülkemizdeki gençlerin de bilgisi yok. Bu nedenle hazırladığım bir projeyi Bodrum Belediyesi’ne sundum. Proje, Balıkçının 50’nci Ölüm Yıl Dönümüne denk gelen 2023 yılında UNESCO’nun anma listesine girmeyi içeriyordu. Ayrıca, Balıkçı ile özdeşleşmiş ‘Merhaba’ sözcüğünden hareketle, insanlar arası diyaloga ve kültürlerarası barışa katkıda bulunmak amacıyla, Balıkçının doğum günü olan 17 Nisan günü ‘Dünya Merhaba Günü’ olarak ilan edilecekti. Bu önerilerim Bodrum Belediyesi tarafından kabul gördü ve 17 Nisan 2021 günü gerekli adımlar atıldı. Olumlu sonuçlar alacağımızı umuyorum ve Balıkçı adına çok seviniyorum.
Önümüzdeki günlerde, Halikarnas Balıkçısı için kaleme aldığınız bir kitap yayınlanıyor. Bu kitaptan biraz bahsedebilir misiniz?      
Balıkçı konusunda ‘Dört Efsane Çevreci’ isimli bir kitabım Cenova yayınlarından çıkmıştır. Bu kitabımda, ülkemiz topraklarından çıkmış dört büyük çevreci insanı ve onların ortak paydalarını anlatmaya çalıştım. Özetle belirtmek gerekirse; kitapta Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyanın en ilk çevreci devlet adamlarından biri olduğunu araştırıp yazdım. Aynı kitapta; Gazi Ahmet Bedevi (Manisa Tarzanı), Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ve Hayrettin Karaca (Toprak Dede) gibi ünlü çevrecilerimizin dünyanın en büyük çevrecileri arasında yer alıyorlar. Biri Cumhurbaşkanı, diğeri paşa çocuğu ve fabrika sahibi olan bu dört insanın oldukça çok benzer yönleri olduğunu ortaya koydum. Şimdi ise baskıda olan bir Halikarnas Balıkçısı kitabım var. Yazar Selen Cambazoğlu ile birlikte çalıştığımız bu kitapta Balıkçı geniş olarak anlatılıyor. Kitapta araştırmacıların işine yarayacak çok sayıda yeni bilgi ve belgeler bulunuyor. Buna ek olarak, Manisa Tarzanı isimli yeni kitabımı ise gelecek ay yayınlanıyor.

‘HALKTAN BİRİ VURGUSU’

Cevat Şakir Kabaağaçlı neden Halikarnas Balıkçısını adını alıyor? Bu adı ne zaman, nasıl kazanıyor?                                                                                          

Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sadrazam Cevat Paşa’nın tarihçi, ve vezir kardeşi Mehmet Şakir Paşa Girit’te sefirken 17 Nisan 1890 günü doğan çocuğudur. Annesinin rüyasında Musa Peygamberi görmesi nedeniyle ‘Musa’ amcasını ve babasının adlarından ötürü de ‘Cevat Şakir’ adları verilir. Şakir Paşa’nın ailesinde dünya çapında ünlü sanatçılar mevcuttur. Türkiye’nin ilk kazıma ve oyma gravür sanatçısı ressam Aliye Berger, ilk Türk kadın seramik sanatçımız Füreya Koral, ressam Nejad Melih Devrim, tiyatrocu Şirin Devrim Trainer ve ressam Cem Kabaağaç gibi. Gazeteci Cevat Şakir Kabaağaçlı 1925 yılında yazdığı ‘asker kaçakları’ konulu masum bir makalesi nedeniyle Bodrum’a sürgüne gönderilir. Orada önceleri geçimini temin için balıkçılık ve rehberlik yapar. Bodrum’da yazdıklarını ve çizdiklerini kendi özgür kararı ile Bodrum’un eski adından esinlenerek ‘Halikarnas Balıkçısı’ olarak imzalamaya başlar. Bu mahlas ile bir taraftan aşık olduğu Bodrum kasabasını ve diğer taraftan ise halktan biri olduğunu vurgulamak ister. Şu anda onu herkes Halikarnas Balıkçısı olarak tanımaktadır.

Halikarnas Balıkçısının adını duyduğunuzda aklınıza hangi kelimeler geliyor?                        

Merhaba, güzel insan, küllerinden doğmak, umut, çevre, ağaç, böcek, çiçek..

Aslında Şakir Paşa ailesinin bir ferdi olarak çok kültürlü ve mükemmel eğitim almış bir entelektüelden bahsediyoruz. Öyle değil mi?                        

Balıkçı çok kültürlü bir insan. İyi bir eğitim almış ve uluslararası bir yaşam sürmüştür. Girit’te ve İstanbul’da okula gitmiştir. Üniversite’yi İngiltere Oxford Üniversitesi’nde okumuş, arkasından İtalya, Fransa ve İspanya’da yaşamıştır. Yedi yabancı dil bilmekte ve daha 14 yaşından itibaren çeviriler yapmaya başlamıştır. En iyi bildiği konuların başında yakın çağlar tarihi ve mitoloji gelmektedir. Balıkçı; bir yazar, hümanist düşünür, şair, tasarımcı, gazeteci, grafikçi, turist rehberi, doğasever, çevreci, botanikçi, denizci, tezhip ustası, ressam, çevirmen, araştırmacı, denizci, bahçıvan ve çiftçidir. Yaptığı her işi mükemmel yapmıştır. Örneğin turist rehberliğinde öyle başarılıdır ki, devlet adamlarına rehber olarak görevlendirilmiştir. Bir defasında Fransız Cumhurbaşkanı G.Pompidou ‘Şayet Balıkçı gezdirecekse ben yine Türkiye’ye gelmek isterim’ ifadesinde bulunmuştur. Bu iltifat her kula nasip olmaz. Doğa tutkunudur. Cebinde tohumlar taşımış Bodrum ve İzmir’i yeşillendirmiştir. Diktiği çeşitli ağaçlar (okalüptüsler, bellasombra, greyfurt vs.) halen ayakta, yurtdışından getirdiği tohumlar Ege’ye yayılmıştır. Gökova-Marmaris arasındaki ağaçlı yol onun eseridir. İzmir’deki Kültür Park onun sayesinde yeşillenmiştir.

‘AYDINLARI DENİZLE TANIŞTIRDI’

Mavi Yolculuktan bahsetmeden geçemeyeceğim. Anadolu kültürünü, tarihini, öz değerlerimizi keşfetmeye yönelik adeta kendi içimize yaptığımız bu yolculuklardan biraz bahsedebilir miyiz? Halikarnas Balıkçısı da bu yolculukların başını çekiyordu değil mi?

Balıkçı dünyaca ünlü Mavi Yolculuk tekne gezintilerinin mucididir. Ünlü yazar ve düşünür dostlarına mektup yazarak, önce Bodrum koyları ve Gökova olmak üzere, tüm Ege sahillerini gezmeye henüz adı konulmamış (mavi) yolculuklara çıkmaya davet eden kişi Balıkçıdır. 1940’lar; Halikarnas Balıkçısı, ünlü yazarlarımızdan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Necati Cumalı, Sabahattin Ali, Erol Güney, Benya Rapaport, Fuat Ömer Keskinoğlu ve Paluko ile birlikte Gökova’ya ‘sessiz ve mavi’ yolculukların ilkini gerçekleştirmişlerdir. Bedri Rahmi Eyüboğlu ‘Mavi Yolculuk Defterleri’ni; Azra Erhat ‘Mavi Anadolu’ ve ‘Mavi Yolculuk’ kitaplarını, işte bu ‘inziva seyirleriyle’ birlikte tüm deniz insanlarına kazandırmışlardır. Balıkçı sayesinde Türk aydınları deniz kültürüyle tanışmıştır. Mütevazı teknelerde ve sessiz denizlerde Anadolu’nun tarihini ve kültürünü tartışmışlardır. Günümüzde mega yatların da dahil olduğu Mavi Yolculuklar, dünyanın çok çeşitli ülkelerinden insanların katıldığı kültür ağırlıklı özgün bir tatil şekli olmuştur.

Halikarnas Balıkçısının daha önce keşfedilmemiş olan Anadolu tarihi ve mitolojisi alanında yaptığı çalışmalardan bahsedebilir misiniz?            

Halikarnas Balıkçısı, halen kabul gören batılılığın, modernliğin, ilericiliğin, klasik Yunan kültürü ve uygarlığıyla temellendirilmesi ve taçlandırılması fikrinin aksine, uygarlığın beşiğinin Anadolu olduğunu savunmuştur. Balıkçının tezine göre, Klasik Helen (Yunan) kültürü ve uygarlığının beşiği Anadolu ve kaynağı da Anadolulu filozoflardır. Tarihin babası Bodrumlu Herodot, epik şiirin yaratıcısı İzmirli Homeros, bilim insanı Miletli Thales, coğrafyanın babası Amasyalı Strabon gibi önemli kişileri gerçek değerleriyle Balıkçı yeniden tanıtmıştır.  Balıkçı, Türk toplumuna ‘Anadolulu’ olmak kimliğini vurgulamıştır. Bu topraklarda yaşayan herkesin, din, dil, ırk ayırt etmeksizin ortak paydada buluşup kaynaştığını, ister önceden ister sonradan yerleşmiş olsun ortak mirası taşıyan kardeşler olduğunu sürekli savunan bir yazar olmuştur. Balıkçıyla beraber bu ‘hümanist’ ‘Anadoluculuk’ fikrini üreten ve paylaşan aydınlar ‘Mavi Anadolucular’ olarak adlandırılmıştır.

‘HAYATINI HİÇE SAYAN ÇILGIN’

Halikarnas Balıkçısı belki de ilk ciddi aktivistlerden biri olarak kabul edilebilir. İngiltere’ye mektup yazarak Bodrum’dan sökülerek, barbarca İngiltere’ye kaçırılan Mozolenin iadesi için gayet sert mektuplar yazmaktan çekinmemiştir. Öyle değil mi?                                 

Balıkçı, görmüş ve geçirmiş çok birikimli bir özel insandır. Zenginlik de yoksulluk da yaşamıştır. Çok farklı kültürlerle yoğrulmuştur. Üstün zekalıdır. Yetenekleri üst düzeydedir. Okuma, yazma ve çizme tutkunudur. Biraz aykırıdır, protestocudur, çapraz düşünmeyi seven ve haksızlıklara karşı duran bir isyankardır. Nerede bir haksızlık ve yanlış iş görürse üzerine gitmeyi görev sayan bir kişiliktir. Rahmetli efsane çevreci Hayrettin Karaca’nın bir gün sohbetimizde bana dediği bir söz tam da Balıkçıyı yansıtmaktadır: ‘Bireyler ne zaman üstlerine vazife olmayan konularla ilgilenirse, toplum o zaman kurtulur!’ Balıkçı, doğayı seven, karaya ve denize önem veren bir insandı. Çevre kirliliğine karşı savaşan ilk aktivistlerinden biriydi. Toplum ve ülke için kendi hayatını hiçe sayan bir çılgındı bazen. Örneğin korkmadan 20’li yıllarda asker kaçaklarının yargılanmasını eleştirme cesaretini gösteren tek gazeteci oldu ve idamla yargılandı. Bir defasında kendi kendine şöyle söylendiği bilinir: ‘Kısa ömründe iki kez idamla yargılanmayı nasıl yapar bir insan?’

‘TAKLİT ASLA DEĞİL’

Halikarnas Balıkçısı yazılarıyla kendisinden sonra gelen yazarları ve araştırmacıları nasıl etkilemiştir?                                                                                                                              
Balıkçı, her alanda olduğu gibi, yazarlıkta ve şairlikte de en üst düzeyde bir yetenekti. Üslubu kendine özgü bir edebiyatçıdır. Taklit asla değildir. Bazen balık, bazen bitki ve çokça insan ve deniz kokar. İnsanları okur, yazar ve çizer. Denizi okurken yüzersiniz, yeşili okurken huzur bulursunuz, bitkiyi okurken yeniden doğarsınız. Yaşadıklarından hareketle hayata yeniden tutunursunuz. Onu okuyunca yarınlara umutla bakarsınız. Hayat her sabah yeniden doğar. Onun literatüründe umutsuzluğa yer yoktur. Onun kitaplarını bir nefeste okursunuz. Balıkçının, çok sayıda roman, öykü, deneme ve çocuk kitapları bulunmaktadır. Genelde insanı, çevreyi ve doğayı konu alan eserleri için Nazım Hikmet ‘Şakir büyük şairdir, hiçbirimiz onun ayarındaki lirik anlayışla şair olamadık’ der. Yaşar Kemal ise onun için ‘Bizden Nobel’e aday düşünülse, Halikarnas Balıkçısı ilk aklıma gelen ad oluyor’ der. Balıkçının yazarken üslubu lirik ve coşkuludur. Dile olan ilgisi ve yeteneği, içindeki coşkuyla birleşince farklı kelimeler üretir ve gramer özellikleri geliştirir. Okurken bazen karşısında görür okuyucu. Efsane Çevreci Balıkçının, özellikle çevre konulu kitaplarıyla ve güçlü düz yazı sitiliyle çok sayıda yazarı etkilediğini söyleyebiliriz.

Editör: Haber Merkezi