Her yerde 2021’in en’leri ve derleme olayları yazılmaya devam ederken ben de 2021’in son İzlekler’ini bir derlemeye ayırdım. Ancak bu derleme sadece 2021’de yayımlanmış kitaplara ayrılmış bir derleme değil. Daha çok benim 2021’de okuduklarım ve bu sayfada daha önce bahsetmediklerim, biraz gizli saklı kalmış kitapları da içeren bir derleme…

Bugün “yeni” kavramından yola çıkıyorum. Kelimelerin İzinde kısmına bakarsanız orada “yeni” kelimesinin sözlük anlamlarını göreceksiniz. Hiç kullanılmamış olan yenidir; bir kitabı hiç okumadıysanız o bir klasik olsa bile sizin için yeni olacaktır. Çıkışının üzerinden çok zaman geçmeyen yenidir; sayfada olabildiğince yeni çıkan kitaplarla sizleri buluşturmaya çabalıyorum. Eskinin yerine gelen yenidir; belki eski okuma listemizi kendi değişimimizle birlikte yenilemenin zamanı gelmiştir. İşe henüz başlanmışsa o yenidir; bu haftanın sayfası gibi ya da henüz okumaya başladığınız kitaptır sizin için yeni olan. En son edindiğiniz de yenidir; sahi hangi kitabı edinmiştiniz en son? Kim bilir belki de daha öncekilerden farklı bir tarzda bir kitap seçmiştiniz? Öykü, roman, deneme? Ya da tanımadığınız bir yazar keşfetmiştiniz, yeni biri?

Ve “yeni” o güne değin görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş, söylenmemiş olan demek. İnsanın umuda sarınmasıyla birlikte iyi bir şey gibi görünse de belki de öncekinden kötü… Ama “yeni” her zaman keşif şansı veriyor bana göre insana. Keşfetmenin güzelliği; beğenmediğin, yerine oturmayan, olmayan yeniyi değiştirme fırsatı da sunuyor. O sebeple bu yıl “yeni” bir yıl olsun. Eskiyi daha iyisiyle değiştirdiğimiz; keşfetmeye ve yenilenmeye izin verdiğimiz…

Gelin bu bakışla bu hafta bu sayfada bu sene bahsetmediğimiz, sizin için “yeni”yi barındırmasını da umduğum kitaplara bakalım; yeni seneye, yeni kitaplara, yeniye yer açarken…

ÜÇ ROMAN

Bu yıl okuduklarım arasından sizler için seçtiğim üç romandan ilki Zeynep Kaçar’ın senenin ilk aylarında Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan Yalnız adlı romanı.

Roman çarpıcı bir cinayet sahnesiyle açılıyor. Daha ikinci sayfada kahramanımız Feray’ın 29 yıllık kocasını öldürmesine ve cesedi asitle eritip yok etmesine tanık oluyoruz. Romanın zamanında 2018’in Aralık ayına denk gelen ve temposu hızla başlayan hikâye, romanın sonuna kadar temposunu hiç düşürmeden ilerliyor. Kısa cümleler, etkileyici tespitler var içinde. Roman birinci tekil anlatıcıyla yazılmış ve iki ayrı zamandan ilerliyor. Olayların 2018’deki bu cinayete nasıl geldiğini 1989 yılından itibaren gelişen olaylar aracılığıyla anlıyoruz. 2019 Nisan’ında biten roman bu iki akış arasında kurgulanmış. Tabii bu süreçte ilişkinin değişimi, karakterlerin dönüşümü, ülkenin ve İstanbul’un dönüşümü iç acıtan haliyle karşımıza serilmiş.

Won-pyung Sohn’un Tayfun Kartav’ın çevirisiyle Peta Kitap’tan yayımlanan Badem adlı romanı ise diğer seçimim.

Romanın kahramanı Yunjae duyguları olmayan biri, aleksitimi adlı bir hastalığı var. Dolayısıyla hikâyeyi onun ağzından dinlerken ve onun gözlerinden olduğu gibi bir dünya görürken trajediyi yaşamak okura kalıyor bu kitapta. Aleksitimi yani duygusal sağırlık rahatsızlığıyla baş eden kahramanımız duyguları olmadığı gibi, özellikle korku duygusunu hissetmiyor. Korkuyu hissetmemek, başkaları gülerken gülmemek, şaşırmamak, üzülmemek onu sıradan ve “normal” insanların dünyasında bir ucubeye dönüştürüyor. Annesi ise onu eğitimle normal ve sıradan bir insan yapmaya çalışıyor ki oğlu yaşamına devam edebilsin. Korkmadığı için katlanabiliyor hayata, ama insan olmak için duygularını bulmak, olayları ve dünyayı anlayabilmek için karşısına çıkan Gon’u çözebilmek istiyor. Ve tabii Dora’yı da…

Son seçimim ise Ocean Vuong’un Yeryüzünde Bir An için Muhteşemiz adlı romanı.

Kitap Deniz Koç çevirisi ile Harfa Yayınları tarafından yayımlanmıştı. Roman, Küçük Köpek adlı Vietnam doğumlu bir oğlanın okuma yazma bilmeyen, şiddete meyilli annesine yazdığı mektup biçiminde kurgulanmış. Hikâye bize acı verici hakikatleri anlatırken lirik ve zengin dili, katmanlı yapısı ve farklı konulara açılmaya izin veren biçimi ile doyurucu bir okuma deneyimi sunuyor. Irkçılık, şiddet, erkeklik meselelerine cesur ve hakikatli bir biçimde giriyor.

ÜÇ ÖYKÜ

Okumalarım arasında öykü önemli bir yer tutuyor. Buraya aldığım üç kitap da bu sene benim için yeni keşifler oldu.

Aslı Akarsakarya adını bu sene Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanması vasıtasıyla duydum. Edebi Şeyler’den yayımlanan Buraya Kısıldık Sanırım adlı ikinci öykü kitabı 18 öyküden oluşuyor. Öyküler çok farklı karakterlerle kurulmuş olsa da karakterlerin yaşama hapsolmuşlukları değişmiyor. Hatta kitabın arka kapağında yazan “Yazar oyuna değil gerçeğe bakan, çoğu zaman da gerçeğe yenilen öykülerle karşımızda” cümlesi her öyküde kendini yeniden doğruluyor.

Samanta Schweblin bir süredir okuma listemdeydi; Türkçedeki ikinci kitabı yayımlanınca ilk kitabını artık okumanın vakti gelmişti.

Genç kuşak Arjantinli öykü ve roman yazarı Samanta Schweblin normallik kavramıyla meselesi olduğunu bize anlatan Ağızdaki Kuşlar adlı kitabındaki öykülerinde (Çev. Emrah İmre) bizi vahşi bir tekinsizlikle karşı karşıya bırakıyor. Bir söyleşisinde “En iyi bağları tasa, affedicilik ve ötekinin sizden tamamıyla farklı olduğu kabulü üzerinden kurarsınız. Normallik düşüncesi bizi birbirimizden ayırır” derken tekinsizliğin temelini gerçeklikten aldığını da ekliyor. O gerçekliğin birçoğumuzun “normal” diye tanımlayacağı şeyler olduğunu görüyoruz öyküleri okudukça.

Öykü kitapları arasından son seçimim ise bu sene adını sıkça duyduğunuzu düşündüğüm bir kitap. Lucia Berlin’in Aylin Ülçer çevirisiyle Siren Kitap’tan yayımlanan Temizlikçi Kadınlar için El Kitabı adlı kitabı. Lucia Berlin yaşadığı dönemde sadık bir okur kitlesine sahip olsa da adını çok fazla duyuramamış. Ancak ölümünden sonra, özellikle bu kitabın 2015 yılında yayımlanmasından sonra epey ses getirmiş. Öyküler kendi hayatından izler taşıyor ve Berlin Amerikan edebiyatının en iyi öykücüleri arasında sayılıyor.

ÜÇ KURGU DIŞI

Kurgu dışı seçkimi daha çok psikoloji ve kişisel gelişim alanından yaptım.

İlk kitap Epsilon Yayınevi’nin psikoloji serisinde Hayli Duyarlı Kişi – Hassas Ruhlar için Kılavuz adlı kitap. Kitabın yazarı yüksek lisansını klinik psikoloji, doktorasını ise klinik derinlik psikolojisi alanında yapmış Elaine N. Aron, kitabın çevirisini ise Özge Yılmaz yapmış. Aron, doktora sonrasında San Francisco’daki Carl G. Jung Enstitüsü’nde çalışmalarda bulunmuş biri. Kitapta “Hayli Duyarlı Kişi”leri (HDK) tanımlıyor ve farklı örneklerden ve en önemlisi kendi hayatından beslenerek bize HDK’ler hakkında bilgi, deneyim ve bu kişilerin ve bu kişilerle yaşayanların yaşamlarının kalitesini arttıracak öneriler paylaşıyor.

Bu alanda yer vereceğim ikinci kitap ise Filiz Telek’in Doğan Novus’tan yayımlanan Kadınlar Şifadır adlı kitabı. Epey kalın ama okuması son derece rahat bir kitap. Filiz Telek ataerkil düzen içinde kaybolan dişil özelliklerin peşine düşerek kadınların içlerindeki bu özellikleri ve bu enerjiyi aktive edebilmeleri için çalışıyor. Bu kitabı da adım adım, deneyiminden süzerek yazmış. İçinde çeşitli alıştırma ve günlük pratiklerin de bulunduğu kitap durup kişiyi kendini dinlemeye ve bedeniyle iletişim kurmaya çağırıyor.

Bu alandaki son kitap ise Fatih Elibol’un Edisyon Kitap tarafından yayımlanan Gelecek Bugün Başlar adlı kitabı. Bu kitabın editörlüğünü de yapmış olduğum için kitabın detaylarına ve yazım aşamasına epey aşinayım. Fatih Elibol dünyada ICF’in sayılı koçlarından biri. Pek çok kişinin koç olma yolculuğuna eşlik etmiş ve yine pek çok kişinin dönüşümünü gerçekleştirmesi için de onlara koçluk yapmış. Bu kitabında deneyimlerini paylaşıyor ve kişinin kendi kendine koçluk yapmasına imkân tanıyor. Ayrıca kitap boyunca verdiği alıştırmalarla kişinin kendisiyle ve çevresiyle ilişkisine bakmasına ve hayatını dönüştürmesine imkân veriyor. Koçluk mesleğini yapmak isteyenlerin de ilk olarak kendilerine koçluk yapabilmeleri gerektiğini söylüyor.

SIRASINI BEKLEYENLER

2022 yaklaşırken masamın üzerinde epey yeni kitap var. Bunların kimi edebiyat dünyasını takip etmek için okuyacağım kitaplar, kimi özel ilgi alanlarıma, kimi de ikinci kitabım için yapacağım araştırmalara dönük kitaplar. Bunlardan da üçünü bu hafta sırasını bekleyenler olarak buraya bırakıyorum. Okuduğumda belki daha uzun bahsetme alanımız da olur.

Aksu Bora’nın derlediği 2000’lerde Türkiye’de Kadınlar alt başlıklı İradenin İyimserliği İletişim Yayınları’ndan tekrar baskı olarak yayımlandı. Kitapta çeşitli yazarların ve araştırmacıların yazılarına yer verilmiş durumda. Kadın sanatçılardan edebiyata, spordan ülkü ocaklarına kadar pek çok alanda kadın olma haline dair makaleler bunlar.

Masada bekleyen romanlardan biri Jenny Offill’in Hava Durumu adlı romanı. Harfa Yayınları’ndan çıkan romanın çevirisini Aylin Ülçer yapmış. İklim krizinin artık kırmızı alarmlarını çaldığı bu zamanda küresel iklim değişikliğine odaklanmış bir karakterin hikâyesini ve konu ile ilgili zihnimde açacağı yeni kapıları merak ediyorum doğrusu.

Son olarak da bir öykü derlemesinden bahsedeceğim masamda duran. Metis Yayınları’ndan yayımlanan Murathan Mungan’ın seçtiklerinden derlenmiş hikâyeler bunlar: Erkekler Yalnızlıklar. Seçkideki öykülerin çoğu erkek yazarlara ait ancak az da olsa kadın yazarlar da katkı sağlamış. Bu öykülerin bazıları tamamen bu proje için yazılmış, çoğu ise Murathan Mungan’ın yayımlananlardan seçtikleriyle girmiş kitaba. Murathan Mungan, “… öyküler birbirine değdikçe çoğalıp hayat karışır” diyor. Ben de o öyküleri bir an önce okumayı istiyorum.

Hepinize yepyeni, sağlıklı ve keyifli bir yıl diliyorum.

KELİMELERİN İZİNDE

yeni

s.

1. hiç kullanılmamış olan.

2. oluşunun ya da çıkışının üzerinden çok zaman geçmemiş olan.

3. eskisinden sonra, onun yerine gelen.

4. işe henüz başlamış.

5. en son edinilen.

6. o güne değin görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş, söylenmemiş olan, değişik.

7. daha öncekilerden farklı olan.

8. en son olan.

9. tanınmayan, bilinmeyen.

10. be. çok zaman geçmeden, biraz önce, daha şimdi, az önce, henüz.

SATIRLARIN İZİNDE

Basitçe söylemek gerekirse bitki direnmez. Kırılgan olduğu için yalnızca teslim olur ve rüzgâr ona istediğini yapabilir. Delip geçebilir, yapraklarıyla oynayabilir, dalları arasından geçebilir, köpeğin deli havlamalarını da yanında taşıyarak onunla birlikte her tarafa fırlatabilir. Bir kere daha söyleyeyim; bir grup asker bir genç kızı esir alırlar, sonra da tecavüz edip katlederler. Ve bu olay, çeyrek yüzyıl önce doğum günüme denk gelir. Başkalarının hiç de dert etmeyeceği bu küçük ayrıntı, biliyorum ki ne kadar unutmaya çalışırsam çalışayım sonsuza değin benim peşimi bırakmayacak. Rastlantının gerçekliği, pencerenin camı ardındaki dikili ağaçları andıran kırılganlığımdan dolayı içimi kemirip duracak. Aslında olaya genç kızın perspektifinden bakmayı göz ardı eden makalenin eksik bıraktığı asıl gerçekliğe ulaşmak için belki de bu küçük ayrıntıdan daha önemli bir şey yoktur.

Adania Shibli – Küçük Bir Ayrıntı (Can Yayınları, çev. Mehmet Hakkı Suçin)

YAZARIN İZİNDE

ADANIA SHIBLI

1974 yılında Filistin’in Celile şehrinde doğdu.
Gazetecilik ve iletişim alanında lisans ve eğitimini Kudüs İbrani Üniversitesi’nde, doktorasını University of East London’da tamamladı.
İki defa Abdulmuhsin el-Kattan “genç yazar” ödülü aldı.
Yayımlanmış kurgusal eserleri şunlardır: Mesâs (Dokunuş, 2001), Kullunâ ba’îd bizât el-Kadr ani’l-Hubb (Hepimiz Aşktan Aynı Mesafede Uzağız, 2004), Keep Your Eye on the Wall (Duvara Göz Kulak Ol, 2013), Küçük Bir Ayrıntı (2017).
Kurgusal olmayan eserleri arasında Dispositions ve A Journey of Ideas Across: In Dialog with Edward Said yer almaktadır.
2001 ve 2003 yıllarında el-Kattân Genç Yazar Ödülü’nü aldı.
Küçük Bir Ayrıntı, 2020 National Book Award Translated Literature ve Booker International ödüllerinin kısa listesine girdi.
Adania Shibli, Filistin’in Birzeyt Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çalışıyor. Berlin’de yaşıyor.
(Kaynak: https://canyayinlari.com)

Yaşlı Kurtlar – Kingsley Amis (İletişim Yayınevi, Aralık 2021, Roman)

Komedi ile trajedinin aynı ipte ustaca kurgulandığı roman her an yoldan çıkmaya hazır bir arkadaş grubunu anlatıyor. Küçük bir Galler kasabasındaki tekdüze hayat, ünlü yazar Weaver’ın memleketine, bu kendi halinde kasabaya dönmesiyle değişmeye başlar. Yaşlılıklarını akla gelebilecek her konuda dırdır edip çene çalmaya, eski anılara dalıp sert kavgalara tutuşmaya ve sabahtan akşama kadar bardan bara dolaşıp içki içmeye adayan bir grup Gallinin hikâyesi dolambaçlı yollardan geçerek birbiriyle kesişir. Amis’e 1986’nın Booker Ödülü’nü kazandıran roman evlilik, alkolizm ve yaşlılık gibi konuların çetrefilliğini gözler önüne seriyor.

Transit Yolcular – Müge İplikçi (Can Yayınları, Aralık 2021, Öykü)

Çağdaş edebiyatımızın usta yazarlarından Müge İplikçi, Transit Yolcular’da gitme ve kalma eylemi, yolculuk ve dolayısıyla yaşam yolculuğu gibi asli konuları kurguyla harmanlıyor. Kadın karakterlerin ön planda olduğu bu öykülerde sıradanın sınırlarını aşan, yazgılarından kaçmaya çalışan kadınları ele alırken, aynı zamanda bu ortak mücadeleden doğan dayanışmayı anlatıyor.

Birbiriyle bağlantılı olan bu öyküler, mücadeleci kadınların kesişen ve iç içe geçen hayatlarını, tıpkı ayrılıp birleşen tren rayları gibi, kimi zaman birleştirip kimi zaman yan yana getirerek gözler önüne seriyor.

Yazınsal Metin Üstüne Araştırmalar – Mehmet Rifat (Sel Yayıncılık, Kasım 2021, Araştırma)

Metin odaklı eleştiri kuramının Türkçedeki ilk temel yapıtlarından biri olan Yazınsal Metin Üstüne Araştırmalar gözden geçirilmiş baskısıyla kırk beş yıl sonra yeniden okur karşısında...

Geleneksel Eleştiriden Yapı Kavramına – Yazınsal Göstergebilim ve Yazınsallık Sorunları – Metinsel Çözümleme ve Okuma Birimleri – Yazınsal Metinde Dil ve Çoğulanlamlama – Yazınsal Metinde Dış Gerçeği Arama Yüzeyselliği çevresinde biçimlenen çalışma göstergebilim terimleri açısından da yenilendi.

Türkiye’de Spiritüel Arayışlar – Deizm, Yoga, Budizm, Meditasyon, Reiki vb. – Önder Küçükural, Kurtuluş Cengiz, Hande Gür (İletişim Yayınevi, Kasım 2021, İnanç/Mitoloji)

Türkiye’de 2010’ların sonlarından itibaren, uzun süredir üzerinde durulan dindarlaşma-muhafazakârlaşma eğilimine paralel veya ona karşıt olarak, dinden uzaklaşma eğilimlerinden söz edilir oldu. Bu eğilimlerin bir yüzü, ateizme veya yine üzerine çok konuşulan deizme açılıyor. Bir yüzü ise alternatif manevi arayışlara açılıyor.

Araştırmacılar bu kitapta kapsamlı bir saha ve gözlem birikimine dayanarak bu arayışların rengârenk haritasını çıkartıyorlar. Bu arayışın arkasındaki bireysel, ruhsal, sınıfsal ve toplumsal cinsiyete ilişkin özgül dinamiklere hassasiyetle eğiliyorlar.

Editör: Haber Merkezi