NEVRA UÇKAÇ - Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan 1998'de emekli olan Gülcelal Yılmaz, uzun yıllar sahnedeki sanatçıların aksesuarlarını hazırladıktan sonra kağıt heykel sanatına ilgi duymaya başladı. Devlet tiyatroları butaforu iken yaptığı maskların üzerini Amerikan bezlerle kapladığını anlatan Yılmaz, kağıt sanatında çok özgür olduğunu dile getirdi. Polyester yada plastik malzeme kullanılarak hazırlanan kalıpları kullandığını söyleyen Yılmaz, "Islak kağıtlar ile parça parça kalıbın üzerini kaplıyorum. Daha sonra tutkal sürerek kalınlaştırıyorum. Kalıptan ayırdıktan sonra içine gazete dolduruyorum. Tamamı geri dönüşüm malzemeleri kullanılarak hazırlanmış bir eser çıkıyor ortaya. Her figürün bir kalıbı yok. Bazen de yaratıcılığımızı kullanarak heykel tasarlıyoruz" dedi. Her dönemde en az 20'şer öğrencisi bulunduğunu ve talebin giderek arttığını belirten Yılmaz, eser sayısının giderek arttığını söyleyerek, evini bir müzeye benzetti. Yaklaşık 100 heykeli bulunduğunu ve satmaya kıyamadığını anlatan Yılmaz şöyle konuştu:

"Ben bir heykeli ortalama 1 haftada bitiriyorum. Ama kursiyerler haftada bir iki gün çalışarak en az 3 ay zaman ayırıyor. Hepimiz aslında bir çöpçüyüz. Örneğin bir cam kavanozu yada deterjan plastiğini asla çöpe atmam. O kavanoz benim için bir gece lambası, deterjan kutusu ise bir noel baba olabilir. İnsanlar gazeteyi okuduktan sonra çöpe atarlar ama ben çöpün yanından geçerken işe yarayan bişey bulur muyum diye bakıyorum."

 



'BURASI TERAPİ MERKEZİ'

Kağıt heykel sanatıyla 1.5 yıl önce tanıştığını anlatan Süheyla Akar, eskiden kapalı bir ortamda 1 saatten fazla oturamadığını belirterek "Buraya gelmeden önce, sıkılırsam çıkarım, diye pazarlık yaparak başladım. Olur dedikleri için geldim. Ama daha sonra şaşkınlıkla gazetelerin nasıl bu hale gelebildiğini izledim. İşin içine bir girdim öğlen olunca yemek yemeği unuttum. Panik atağımı yendim. Bir oturuyorum akşama kadar keyifle çalışıp bütün stresimi atıyorum. Burası benim için bir terapi merkezi" dedi.

Daha önce 3 boyutlu heykel sanatıyla ilgilendiğini belirten Nurcan Özdemir kağıt heykele yeni başladığını ve 16 Temmuz'da Alaçatı'daki karma sergiye hazırlandığını söyledi. Kursa Manisa'dan gelen emekli bankacı Deniz Hız ise "Eylülde başladım. Haftada birkaç gün burdayım. Burda herşeyi unutuyorum. Tüm sıkıntılar kapının dışında kalıyor" diye konuştu. Tutkal ve kağıda hayat verdiği için çok mutlu olduğunu anlatan Ayşe Sağlam da "Emekli olduktan sonra bu işe başladım. Çevremden gazete topluyorum. Havlu kağıt ve tuvalet kağıdı içindeki rulolar, simit ekmek kağıdı gibi bütün atık malzemeleri burda kullanıyorum. Su bazlı boyaları cüzi miktardaki paralarla temin ediyorum. Ortaya çıkan eseri görünce büyük bir haz yaşıyorum. Zenci kız heykelleri yaptım, hepsinin bir adı var" dedi.

DHA

Editör: Haber Merkezi