12. Karaburun Bilim Kongresi’nin açılış oturumuna Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Doç. Dr. Murat Sevinç katıldı.

Oturumun ilk konuşmacısı olan Korkut Boratav konuşmasına, “Ekim Devrimi’nin insanlığa armağanı nedir” sorusuyla başladı. Geniş bir coğrafyada varlığını sürdüren Sovyetlerin yıkılış dönemi hariç 60 yıllık bir süreçte farklı bir toplum biçiminin daha sonraki kuşaklara örnek olabilecek özellikler taşıdığını vurgulayan Boratav, kapitalizmi besleyen üç temel hastalık olarak betimlediği, toprağın, paranın ve emeğin meta olarak kullanılmasının, Sovyetlerde ortadan kalktığını dile getirdi.

Sovyetlerde yaşamış bir vatandaşla yaptığı konuşmasında o dönemde herkesin bir işinin ve güvencesinin olduğunu söylediğini ifade eden Boratav, ancak Sovyetlerin yıkılmasıyla bu insanların işlerinden olduklarını, fabrikaların kapandığını ve yoksulluktan dolayı çocuklarını okuldan almak zorunda kaldıklarını aktardı. Boratav, bu örnekten de anlaşılacağı gibi aslında emekçi insanın güvencesinin sağlandığı bir toplum biçiminin mümkün olduğunu ve bugün geçmişteki örnekten yola çıkarak toplum biçiminin niteliğinin değiştirilebileceğini dile getirdi.

Boratav, bugün de bahsettiğimiz bu sosyalist toplum biçiminin gerçekleşebileceğini ancak bunun bilinçli bir müdahale ile siyasi örgütlerin, kendilerine Marksizmi rehber edinmiş işçi sınıfı partilerinin öncülüğünde yapılacağını dile getirdi.

17’DEN 17’YE İNSAN HAKLARI

“Yaşadıklarımızı bilmeden neyi değiştireceğimizi bilmenin imkânı yok” diyerek konuşmasına başlayan Şebnem Korur Fincancı ise 1934’ten günümüze yaşanan hak ihlallerine değindi.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi sonrası insan hakları mücadelesinin ortaya çıktığını ve '80 sonrası bu mücadelenin yoğunlaştığını dile getiren Fincancı, “Bugüne gelindiğinde hayatımızda ilk kez günlerce, haftalarca, aylarca sokağa çıkma yasağı ilan edildi, 500 bin insan göçe zorlandı” dedi.

Bölge'de yaşayan insanların "terörist" oldukları gerekçesiyle öldürüldüklerini söyleyenlere kendisinin Bölge'ye gittiğini ve orada çocuk çene kemikleri gördüğünü anlattığını dile getirdi.

“Devleti değiştirip dönüştürecek güç bizim ellerimizde” diyen Fincancı, şu an insan haklarının savunulması değil bunun için mücadele edilmesi gereken bir süreç yaşandığını dile getirdi.

Fincancı’nın ardından Sovyetler ve Anayasa konusuna değinen Murat Sevinç de bugün Türkiye’de  uygulanan kararların anayasaya, hukuka ve yasaya uygun olmadığını ve 1921 Anayasasının bugüne kadar Türkiye’de yapılan en demokratik anayasa olduğunu söyledi.

Evrensel- Nazlıcan Kızıltaş

Editör: Haber Merkezi