MİHRİCAN CANDEMİR/ İZ GAZETE- İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncusu Poyraz Deniz Genç ile yaptığım bu röportajda tiyatronun onu iyileştirdiğini ve tutkudan ziyade bir aşk olduğunu öğrenmiş oldum. Oynadığı karakterlerle bütünleşen ve işini aşkla, saygıyla yapan birisiyle böyle bir sohbette bulunmak ve güzel enerjisini hissetmek benim için büyük bir zevkti.

Ülkemizde toplumun tiyatroya bakış açısı sizce nasıl?

Aslında bazı yerlerde iyi. Mesela İzmir’e baktığınız zaman tiyatroyu seviyor insanlar yoğun bir ilgi var. Biletlerimizin tamamı tükeniyor genelde. Bu aslında güzel bir şey tiyatro açısından… Eskiden insanların tiyatroya bakış açısı daha kısıtlıydı şimdi belki de bazı duvarlar yıkılmaya başladı. İyi oyunların da yapılması, nitelikli oyunların da devreye girmesiyle seyircinin tiyatroya olan ilgisi büyüyor. Sonuçta baktığınız zaman Türkiye’de dizi piyasası, televizyon piyasası top seviyede, yukarlarda ama insanlar bunlardan da kopmaya başladı, tiyatroya olan ilgi artmaya başladı. Aslında ‘tiyatroya olan ilgi azaldı, tiyatroya artık insanlar eskisi kadar ilgi göstermiyor’ diyorlar ya aslında öyle bir şey yok. Gelip izlediğiniz zaman salonlarımız dolu oluyor. Mesela Bornova Sahnesi 450 kişilik 400 kişi geliyor genelde. Pandemiye rağmen salonlar dolmaya devam ediyor. İnsanların tiyatroya bakış açısı çok iyi. Bunun da bizim en iyi şekilde temsil etmemiz gerekiyor. Yaptığımız iş ile, oynadığımız nitelikli oyunlarla, oyunculuklarla, yönetmen rejileriyle beraber bence bunları topluma bir şekilde entegre ettik ve güzel bir şekilde devam ediyor. Alternatif tiyatroları da devlet tiyatroları da bu şekilde.

‘SABIR DİLİYORUM’

İşsiz meslektaşlarınız için ne düşünüyorsunuz?

Aslında pandemiyle beraber biz de tiyatrodan uzak kaldık 1.5, 2 yıl boyunca ama tabii ki devlet desteği ile ayakta kalan tiyatrolar farklı. Alternatif tiyatrolarda oynayan arkadaşlarımız için çok zorlu günler geçti. Çünkü onlar alternatif tiyatro yaptığı için oynadıkları oyunlar üzerinden para kazanıyorlar ve bu da onlar açısından çok büyük bir sıkıntı. Devlet desteği bu süreçte onlara verildi ama tabii ki bunun sürekli devam etmesi çok daha güzel olur. Çünkü sonuçta birçok insan tiyatroyla uğraşıyor ve o kadar çok mezun ve okul var ki tiyatroyla alakalı onlar da sıkıntı çekiyor. Tiyatro rehavet gören bir şey evet ama yaptığınız oyunlarla siz o kitleyi çekiyorsunuz. Kötü oyunlar yapıyorsanız tabii ki kazancınız o derecede oluyor ve bu da oyuncular açısından sıkıntı oluşturuyor. Devlet bu işe gönül veren tiyatrocu arkadaşlarımıza destek vermeli. Tabii ki ben de bir dönem alternatif tiyatro yaptım çok sıkıntı çektim parasız kaldığım günler oldu bu iyi bir şey değil tiyatro açısından. Yurtdışına baktığınız zaman devlet, tiyatrocuları sonuna kadar destekliyor, hibe veriyor, burs veriyor, ödenek sağlıyor. Tiyatronun gelişmesi açısından da çok önemli bir şey. Yani onlara sabırlar diliyorum, bu işi yapmaya devam etsinler umarım istedikleri gibi olur her şey.

Sahnelenecek olan Medea oyununda rolünüze nasıl hazırlandınız?

Medea Euripides’in yazdığı çok önemli eserlerden birisi. Yönetmenimiz de yabancı bir yönetmen. Arnavut Adonis Filipi. Aslında oyun bir kadın sorununu ele alıyor ve oyun yarı modernize ve yarı klasik bir biçimde yönetmenimiz tarafından rejilendiği için haberci rolü de yani benim oynadığım rol de klasik habercinin çok dışında bir rol oldu. Aslında oyunun çözülmesini sağlayan ve oyun hakkında sonucu getiren bir karakter. Normal karakterin dışında çok dinamik bir karakter oldu. Yani sahneye geldiğimde Medea’nın kafasının içindeki düşünceler, sadist ve mazoşist eğilimleri benim karakterimle ortaya çıkıyor. Aslında Medea’nın kafasının içindeki haberci konuşuyor. Yönetmen de bunu öyle ele almak istedi. Yani normal bir insan dışında sürreal bir karakter olarak onu sahneye uyarladı ve haberci sahneye girdiği an dinamizm yükseliyor ve oyun hakkındaki Medea’nın yaptığı planlar hakkındaki süreç vuku buluyor orda. Bu anlatı başlarken aslında dördüncü duvar adı altında bir perde oluşuyor seyirciye karşı ve Medea’nın kafasındaki karakter işte o zaman konuşmaya başlıyor. Medea’nın kafasının içindeki haberci konuştuğu için bu çok dinamik bir biçimde yavaştan hızlıya bir devinim olarak hızlanarak giderek artan bir anlatı biçiminde yükselerek tabi beden, ses kullanımı biçiminde ele aldığı için yönetmen, haberci biraz asker tarzında oldu ve anlattığı olaylar gitgide büyüdükçe askerin vücut dilindeki o devinim de hızlanıyor, artıyor. Bir çığ gibi sona doğru ilerliyor. Haberci görevini yapıp bir anda gitmek istiyor ve seyirciyi burada aslında yönetmen yabancılaştırmak istiyor. Yani açıkçası role baya zor hazırlandım. Normal bir oyunculukta gidip ezber yaparsınız, oyunculuk çalışırsınız benim rolüm biraz boksör gibi oldu yani ip atlayarak, kondisyon tutarak, koşarak, plank yaparak çalıştım. Defalarca tekrarladım, günde 4-5 saat çalıştım. Günde iki saat ip atlayarak tiradımı okuyarak çalıştım. Bir boksör nasıl maça çıkıp hazırlanıyorsa aynı o şekilde hazırlandım.

‘BOKSÖRLERİ İZLEDİM’

Peki en zorlandığınız kısım neresi?

Baştan sona kadar olan kısım. En zorlayıcı süreç o. Çünkü rüzgâr gibi geldi geçti diyor seyirci. Yani ‘keşke daha çok devam etseydin de seni izleseydik’ gibi çok yorum geliyor. Her şey dört dakika içinde oluyor. Gelişimle gidişim bir oluyor zaten ama her şey dozajında, etkileyici bir şekilde seyirciye geçiyor. Bunun geri dönüşlerini de alıyoruz.

Rolünüze hazırlanırken etkilendiğiniz birisi var mı?

Kesinlikle var. Az önce bahsettiğim gibi boksörler. Oyunculukla bağdaşmayan şeyler ama dediğim gibi çok kondisyona dayalı olduğu için boks videoları izledim, onların motivasyonlarıyla hazırlandım. Çünkü gerçekten sahnede çılgın bir şekilde hareket ederek konuşmak, oyunculuk yapmak çok zor bir şey. Yerinizde durduğunuzda herkes konuşabiliyor ama bunu inanılmaz bir kondisyonla, hareket devinimiyle sahnede yaptığınız zaman bu gerçekten vücut sınırlarınızı, ciğerlerinizi zorluyor. O yüzden boksörlerden ilham aldım. İp atlamalarından, plank yapmalarından… Yani oyunculukla sporu biraz birleştirdim. Çünkü bizim ülkemizde performatif şeyler eksik. Yani yurtdışına baktığınız zaman inanılmaz performatif şeyler var. Türkiye’de insanlar oyunculuğu durup yerinde konuşup içeriye girmek zannediyor. Aslında böyle bir şey olmamalı. Bu yüzden performatif şeyler çok vücut sınırlarını zorlayan şeyler. İnanılmaz zor bir şekilde çalıştım. Bol bol spor yaptım, koşarak tiradımı çalıştım, ip atlayarak, nefesimi tutarak tiradımı çalıştım. Uzun lafın kısası spordan yararlandım.

EN ETKİLEYİCİ SAHNE..

Oyunda sizi en çok etkileyen kısım neresi oldu?

Biraz yanlı bakıyormuş gibi olacak ama Medea ve haberci sahnesi. Çünkü o sahne en önemli sahnelerden birisi. Hatta en önemli sahnesi. Oyunun çözüldüğü ve finale gittiği yer. O yüzden Medea’nın kafasının içinde gördüğümüz dehşet verici anların bir kez daha seyirciyle buluşması, habercinin de bununla beraber bu anlatıyla ikisinin uyumu en önemli sahnelerden birisi. Çünkü haberci bu sahneleri anlatırken Medea da o anda sahnede kendinden geçiyor. Yani aslında haberci bunları anlatırken Medea orda büyük bir zevk yaşıyor ve dans ediyor. Onun anlatısıyla o da kendine göre bir vücut devinimine giriyor ve bunu bir armağan olarak görüyor kendine. Bu yüzden izlenirlik açısından seyircide büyük bir şok etkisi yaratırken büyük de bir yabancılaştırma unsuruna şahit oluyor ve yüksek bir sahne oluyor. Yüksek bir sahne olduğu için seyirciler de büyük bir zevkle izliyor. Bir yandan Medea’nın dehşet verici zevk dansını izlerken bir yandan da habercinin dehşetle anlattıklarını bir çırpıda seyirci izlediği için seyirci büyük bir keyif alıyor o sahneden. Bu yüzden bence en etkileyici sahne bu çünkü dediğim gibi oyunun en dinamik, en önemli sahnesi ve finali diyebiliriz. Ayrıca yönetmenimiz klasik metne bağlı kalmadı. Onu biraz uyarladı. Yani haberci geldikten sonra oyun direkt finale gidiyor.

‘KADININ GÜCÜNÜ SİMGELİYOR’

Oynadığınız bu oyunda izleyiciye vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Tabii ki vermek istediğimiz mesaj var. Aslında birçok mesaj var. Oyun aslında bir kadın sorununu anlatıyor. Genel olarak bakarsak bir insanın yaptığı hatalardan dolayı kendi trajik sonunu hazırlamasının nedenini zaten oyundaki o bölümlerin hepsi veriyor. Yani trajik son zaten gelmek üzere. Aslında yaptığınız bütün eylemler sizin trajik sonunuzu hazırlıyor. Yaptığınız her şeyden kendiniz mesulsünüz. Oyunda zaten birçok mesaj var; insanlara, kadınlara, erkeklere… Yani erkek kendi açısından kendini sorgulamalı, kadın kendi açısından kendini sorgulamalı. Evet Medea bir kadın oyunu, kadının gücünü simgeleyen bir oyun ama dediğim gibi yönetmenimiz biraz da oyunu uyarladığı için bunu her açıdan ele alabilirsiniz. Medea kendi çocuklarının katili olmak üzere olan bir anne ve bunu eyleme döküyor. Eyleme döktüğü için de kendi trajik sonunu kendi hazırlıyor yani ailesinden, kocasından ayrılıyor. Bu durum onu mutsuzluğa sürüklüyor ve yaptığı bütün eylemler onun başının altından çıktığı için seyirciye verilen en büyük mesajlardan birisi bu; yaptığınız her şeyden kendiniz mesulsünüz.

Peki bu mesleğe gönül veren ve icra etmek isteyen gençlere önerileriniz neler?

Öneri yapmak bana düşmez ama ben de genç olduğum ve o yollardan geçtiğim için çalışmak, çalışmak, çalışmak diyorum. Yani yetenek bu işin yüzde biri derdi hocamız. Yüzde doksan dokuzu çalışmaktır. Zaten yüzde doksan dokuzu yakaladığınız zaman yeteneğe artık yüzde bir yakınsınızdır. O yüzden çalışmak, okumak gerekiyor. Türkiye’de özellikle benim gözlemlediğim kadarıyla tiyatrocular, tiyatro izlemiyor. O yüzden tiyatrocular tiyatroları izlemeli ve takip etmeli. Birçok arkadaşım mesela çok az tiyatro izliyor ve onlara mutlaka tiyatro izlemelerini ve çok çalışmalarını tavsiye ediyorum. Bedene çok önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dediğim gibi beden bir bütün yani kendinize çok iyi bakmanız lazım.

Editör: Haber Merkezi